Jusstilaheee's Reading List
52 stories
Mayhem by lurbaletto
lurbaletto
  • WpView
    Reads 11,168
  • WpVote
    Votes 626
  • WpPart
    Parts 16
❝Sırlar kancadır, atılır ve seni çenenden yakalar. Mecbur kalırsın o sırrı yaşamaya da, saklamaya da.❞ 𓃹𓃥 'Krallar' serisinin 'Çakallar' kitabıdır. Hangi kitaptan başlarsanız başlayın hikaye işleyişi farklıdır. Ve spoiler yiyeceksiniz.
AYKIRI KIYILAR by izgocean
izgocean
  • WpView
    Reads 955,552
  • WpVote
    Votes 69,390
  • WpPart
    Parts 22
En fazla ne kadar ileri gidebilirsin ki? İstediğin şeyi almak konusunda... belki de, en çok bunun için; neleri göze alabilirsin? Hayat bu; seçimlerinin ne kadar aykırı olduğunun önemi yok. Bir gün, kendini hiç anlaşamadığın bir adamla anlaşma yaparken bile bulabilirsin... dedik ya, hayat bu ve kimin aykırı olduğunu düşünmek için vaktin de yok. En azından, Tamay için her şey böyle. Birbirlerini beklenmedik bir evliliğin içinde bulan ikili, belirli bir süre geçtikten sonra boşanmak konusunda anlaşırlar. Yine de, her şey planlandığı gibi gitmez; aralarındaki ilişki beklenmedik bir şekilde değişmeye başlar.
ULAŞILMAZ [KİTAP OLDU] by Smyrnaa
Smyrnaa
  • WpView
    Reads 7,920,547
  • WpVote
    Votes 212,272
  • WpPart
    Parts 69
ŞİMDİ EPSİLON YAYINEVİ KATKILARIYLA TÜM KİTAPÇILARDA... ------- "Biz, aynı rengin iki farklı tonuyduk. Bir yanda soğuk bir gecenin üzerine dökülen ay ışığı, diğer yanda kar yağarken bile parıldayan bir güneş... O ve ben, birbirinden uzak ama aslında bir o kadar yakın iki kişiydik. O ateş, ben baruttum. Temasımız son derece yakıcı olabilirdi ve birbirimizden uzak durma ihtimalimiz, bir buzulun ortasında can çekişen kıvılcım kadar yetersizdi. Kimisi buna kader diyebilirdi, kimisi tesadüf... Ne söylendiğinin önemi yoktu; şu noktada önemli olan tek şey ateşin kuvvetiydi."
Lafügüzaf  by selinelizben
selinelizben
  • WpView
    Reads 559,444
  • WpVote
    Votes 21,955
  • WpPart
    Parts 36
Aşk suçtu. Senin olmayan birisi için beslediğin duygular bir cellat gibi dikilirdi karşına. Sonra kollarına iki asker girerdi, o askerler başını bir kütüğün üstüne bastırırken boynuna inecek baltayı büyük bir sabırla beklerdi insan beklerdi ki, cellat alacak onun kellesini. Ama o balta inmeden önce, dururdu zaman. Sabır kanatırdı insanın her bir zerresini, bir işkenceden farksız akardı saniyeler, bir sudan sessiz, bir dalgadan daha hırçın. Aşk cellattı, ve o balta aşkın ellerinden inerdi insanın boynuna. Sevda cehennemdi, seni sevemeyen birinin aşkı ateşdi. Kendi kalbini yakan, kendi kanını akıtan bir kılıçtı. İnsan nasıl saplardı kendi sırtına bıçağı? İnsan ancak aşık olsa ihanet ederdi kendisine. Aşk ihanetdi, aşk en büyük oyun ve insanın kendine yaptığı ihanetdi. O Yavuz Payidar'dı, kendine en büyük ihaneti yapmış sırtına bir bıçak saplamış, boynunu bir cellatın önüne uzatmıştı. O Payidar'dı, sevdalanmıştı. Ve sevda, onun ihanetiydi. (Kitapta smut içerik yoktur. Yetişkin içerikli olması küfürlü sahneler ve küçük yakınlaşmalar içerdiği içindir.)
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 9,090,127
  • WpVote
    Votes 719,715
  • WpPart
    Parts 72
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.
İS KOKAN ZEYTİN AĞACI by sulisindunyasi
sulisindunyasi
  • WpView
    Reads 2,487,945
  • WpVote
    Votes 220,703
  • WpPart
    Parts 47
"Benim topraklarımda ölmek için özel bir nedene gerek yok." Mihra Elnurova, Türkiye'nin güneyinde yer alan, ufak bir Türkmen ülkesi olan Karahan'da yaşamaktadır. Sıcacık bir ailede büyüyen Mihra, hayatın sert ve acımasız yüzüyle henüz tanışmamıştır. Ta ki ülkesinde baş gösteren iç savaşa kadar. Ülkenin çeşitli bölgelerinden ayaklanma, silahlanma haberleri gelirken hiçbir sorun olmadığına inanarak yaşayan genç kız, bir sabah bulundukları kasabaya ülkesini ve kendi topraklarını korumak için Türkiye'den askerlerin gönderildiğini öğrenir. Bu askerlerin arasında hayatının aşkının da olacağından bihaberdir. Yağmurlu bir günde şarkı söyleyip kendi kendine eğlenirken çitlerin arkasından kendini izleyen Türk askeri Yusuf Agâh Demiral'ı görünce Mihra'nın kalbi o zamana dek hiç atmadığı kadar kuvvetli atmaya başlar.
Siyah Leke (+18) by Jessy_izs
Jessy_izs
  • WpView
    Reads 648,602
  • WpVote
    Votes 17,172
  • WpPart
    Parts 97
Hayatınızda değiştirmeyeceğiniz üç şey vardır bunları biliyor musunuz? Ölüm... Kader ve Geçmiş... Bunların üçünü asla değiştiremezsin. Ne olursa olsun bir şekilde ölümün belirlenir, kaderin belirlenir ve geçmişin belirlenir. Geçmişinden ne kadar pişman duyarsan duy değiştirebiliyor musun? İçinden keşke diye geçirdiğini biliyorum. Ama geçirme aksine geçmiş hatandan ders çıkar. Geçmişin yarınını oluşturur... Tabi bazılarımızın geçmişi baya derindir ne kadar geçerse geçin gün gelir yüzüne birden tokat gibi çarpar, bir şey görürsün, duyarsın aklına o zaman gelir. Sanki zaman durur ve sen o geçmişinde ki hatanda takılır kalırsın. Zaman sanki sana düşmanmış gibi seni o zamana takılı bırakır ve gerçeklikten soyutlaştırır...Geçmişi parlak olmayan ve narsis bir baba tarafından büyütülen Kıraç Akıncı. Aile sorunları ile büyüyen ve kendin pembe dünyasında yaşayan Alya Karamaça... "Geçmişin siyah lekelerini bu günüme taşıyacağını bilseydim asla onlarla o çardaklar tanışmazdı." Yazılma Tarihi : 30.12.2019 Tekrar Yayınlanma Tarihi : 23. 07.2023
LEZÂ ÇUKURU by burcinsaridogan
burcinsaridogan
  • WpView
    Reads 1,739,551
  • WpVote
    Votes 107,403
  • WpPart
    Parts 30
''Ahu Dila Tanin.'' Sesi şehrime düşen yıldırım gibiydi, sesi şehrime düşmekle kalmayıp evimi viran ederdi. Dehşetle kapattığım gözlerim, adım yabancı sesin dudaklarından döküldüğünde aynı dehşeti yaşarcasına tekrar açıldı. ''Lezâ Çukuru... Cehennemin yedinci kapısının önüne gelmekle kalmayıp, alevli ateşe dokunan ellerinle kapıyı açtın ve o çukura düştün.'' Birkaç adım attı, sıcak nefesi soğuktan çatlamış olan dudaklarıma değdi. ''Cehenneme hoş geldin diyemeyeceğim, sen zaten çok uzun zamandır burada yaşıyorsun.'' 🕸🕷
VURGUN by burcinsaridogan
burcinsaridogan
  • WpView
    Reads 1,915,263
  • WpVote
    Votes 116,945
  • WpPart
    Parts 43
VURGUN I, Kelebek Çiçekler çok yakında Lapis Yayınları ile raflarda!.. Geçmiş; yazılmayı bekleyen bir romanın ilk cümlelerini kulağıma fısıldadığında kurtarıcım olan adamın rahesinde ağzımdan akan kan vardı. ''Seni bulduğum gün kollarıma almasaydım, bunca kan durmazdı,'' dedi, sesi çığ düşüren dağların aşınmaz karlarını taşıyordu. Dağlar onun yuvasıydı, sinesine sakladığı yalnızlık ise bendim. Ondan ağabeyini alan acımasızlar benden de zihnimde taşıdığım hatıraları almıştı. ''Seni bulduğum günden sağ kurtulurdum ama affet, Leylifer. Sadece enkaz altında kalırım sanırken, sana bakarken titreyen sol yanımdan vuruldum.'' Bir eşikten öbürüne atlarken anladım; kanatları siyah benekli, kırmızı zehirli kelebek, ben senin dağlanan yarana vurgundum. Eğer bir gün ümit etmekten vazgeçecek olursan hatırla; göğsünün içindeki ağrılar seni bulduğum uçurumun kalbinde sızlamaya başlar. 🌨
SERÇEYİ ÖLDÜRMEK by bosverdilan
bosverdilan
  • WpView
    Reads 9,288,614
  • WpVote
    Votes 538,297
  • WpPart
    Parts 83
Efsun Zorlu; atandığı Urfa'da mecburi hizmetini yapan tıp fakültesinden yeni mezun, çiçeği burnunda bir hekimdir. Daha mesleğinin ilk günlerinde, henüz on sekizine yeni girmiş bir hastanın intihar vakasıyla karşı karşıya kalır. Hastasının vücuduna bırakılan izler onu adım adım kendi geçmişine götürürken, geleceğini aniden tanımadığı insanların dudakları arasında bulur. Asla geçmemiş geçmiş, verilmiş sözler, kurtarılan hayatlar, doğrultulan namlular, yalanlar, fermanlar ve aşk. Devrim gibi bir kadın, Urfa'nın göbeğinde destan gibi bir sevdanın koynunda bulur kendini. Koca düzene baş kaldırıp o düzenin minnet ettiğine yenilmekse ne aklının ne de kalbinin kabulüdür. *** "Ağlarsam ölürüm." derken sesim düz, çoktan kabullendiğim bu gerçeği ilk defa dile getirişime rağmen sakindi. Çoktan. Saatlere dökülürdü ama bana şehirler aştıracak kadar çok gelen o vakit. Vücudumun ağrısı ruhumun sancısının çok altındaydı. Onun gözleri bende olsa da ben boşluğa odaklanmıştım. Üzerimde olan bakışlarının ağırlaştığını hissettim. Fetih bana çok ağır bakıyordu. Sırtıma yüklenen çuvallar biraz daha bel bükmeme sebep oldu. "Neden," dediğinde ne dediğimi çok iyi anlamış da yersiz bir sorgulayışa bürünmüş gibiydi. "serçe misin sen?" Kaşlarım hafifçe havalandı, başımın ağrısı belirginleşti. Uzun süreden sonra ona bakan ben oldum. Söylediği şeyin altındaki anlamı yakalamaya çalışıyordum ama buna çok uzaktım. Bunu anladı ve dudakları kıvrılacak sandım. Halbuki gülümsemeye çok uzaktık. "Serçeler," yüzünü hafifçe yüzüme yaklaştırdı. "Ağlayınca ölürlermiş. Bu yüzden mi bunca zamandır gözlerinin kuruluğu?" Bu konuşmadan sonra onun serçesi olacağımı, hatta olduğumu bilemezdim. Tıpkı bu topraklarda serçeyi öldürmenin kadını ağlatmak olduğunu bilmediğim gibi.