milenam88 adlı kullanıcının Okuma Listesi
11 stories
KUTLU OLSUN (KİTAP OLDU) by darknesscrescent
darknesscrescent
  • WpView
    Reads 9,822,221
  • WpVote
    Votes 236,020
  • WpPart
    Parts 24
PUKKA YAYINLARI ARACILIĞIYLA KİTAP OLMUŞTUR. 3 KİTAPLIK BİR SERİ OLUP, 1. KİTAP BURADA YAYINLANACAKTIR. Doğduğu ilk gün yetimhaneye bırakılan Rüzgar, hayatı boyunca bir şeylere ve birilerine bağlanmaktan kaçınan, soğuk bir tiptir. Aynı yetimhanede büyüdüğü yaramaz bir kız çocuğu dışında da bağ kurduğu kimse yoktur. Yaşı dolduğu için yetimhaneden ayrılmak zorunda kalan Rüzgar, her seferinde beraber kurtulmaya söz verdiği kız için geri döner. Yine rutin ziyaretlerinden birinde kızın ailesi tarafından yetimhaneden alındığını öğrenir ve bir daha ondan haber alamaz. Senelerini ondan bir iz bulmak için araştırarak geçirirken bir gün, gizemli bir numara doğum gününü kutlar. Çok geçmeden Rüzgar, bu numaranın yetimhanede beraber büyüdüğü kız olduğunu anlar ve kızın içinde bulunduğu zor durumu öğrendiğinde onu kurtarmak için anlaşmalı bir evlilik yapmayı teklif eder. İkisi, aynı soyadını paylaşan, evli ev arkadaşları olacaktır. "Seni seviyorum. Hep sevdim."
SANA EV DİYE BAKMAK  by alonebirey
alonebirey
  • WpView
    Reads 214,380
  • WpVote
    Votes 9,436
  • WpPart
    Parts 30
Uyarı: Yetişkin içerikli sahneler mevcuttur! Kanser hastası olan babasının hatırı için onu ilk gördüğü andan beri aklından çıkaramayan Yavuz ile evlenen Ela, bu evliliğe ayak uydurabilecek midir? ______ "Şimdi de ben sinirliyim," dedim. Tek kaşı havalandı. Sinirli halim ona komik mi geliyordu da gülümsüyordu? Ellerini tezgaha yaslayıp üzerime biraz daha eğildi. "Ne olmuş sinirliysen?" Yine benim mi uydurmamdı yoksa beni daha da sinirlendirmeye mi çalışıyordu? Saçmalıyor olmalıydım. Hem amacı buysa başarılı olmuştu. Resmen benimle alay ediyordu. "Dalga mı geçiyorsun benimle? Gel dediğinde geleceğim, git dediğinde de gidecek miyim ben Yavuz?" Dişlerini alt dudağına geçirmişti. Etkileniyor muydu? Ciddi miydi bu adam? Benim yüzüm sinirden kıpkırmızı olmuşken o nasıl bu kadar sakindi?! Gözleri ıslatma ihtiyacı duyduğum için dilimle ıslattığım dudaklarımda takılı kalınca "Cevap versene!" dedim hırsla. Yeniden gözlerime baktı. Çok, çok yakındık. "Sinirlenince bu kadar ateşli bir hatun olduğunu bilmiyordum,"
PAMUK ŞEKER  by 1scintilla
1scintilla
  • WpView
    Reads 483,333
  • WpVote
    Votes 29,978
  • WpPart
    Parts 78
Bu kitap 1985 yılında geçen naif bir aşkı anlatıyor.🍀 Bir heves uğruna ailemi kaybettiğimde kendi evimde kül kedisine dönüşeceğimi bilmiyordum. Dahası yengelerimin baskılarına, kendimi hapse attırmak isteyecek kadar tahammül edememiştim. Her şey ben parmaklıklar ardındayken değişti. Kader çarkımın yeniden döndüğü yer, kara kaşlı, kara gözlü ve bıyıklı bir memurdan sonrası oldu.
NAZENİN by GulsumBlgn
GulsumBlgn
  • WpView
    Reads 62,210
  • WpVote
    Votes 8,847
  • WpPart
    Parts 15
Sarmaşık çiçeği, aşkın ve sarsılmaz bağlılığın sembolüdür. Kendini sardığı nesneye öylesine tutunur ki, kopmak bir yana, onunla bütünleşir; dayanıklılığıyla hayranlık uyandırır; zarif görünüşünün ardında, sarsılmaz bir güç taşırmış. Zarif ama dirençli, sessiz ama kararlı. Tıpkı o, iki çift sarmaşık yeşili gözler gibi... Nazenin'in yüreğine sessizlik içinde çöreklenen, en derin yerine sıkıca tutunan o bakışlar... Öylesine kuvvetli, öylesine samimi bir bağ vardı ki aralarında, sözcüklere ihtiyaç duymadan, kalpten kalbe kurulan o görünmez köprüde bulmuşlardı birbirlerini.
KIZILCA by sudenazkynr
sudenazkynr
  • WpView
    Reads 270,618
  • WpVote
    Votes 13,386
  • WpPart
    Parts 36
1980 yıllarında bir köyde yaşanmış sıcacık aşk hikayesi.... "Eklemedir koca konak ekleme aman aman Nazlı da yârim yine yine geldi aklıma Nazlı da yârim yine yine geldi aklıma Nasıl Nasıl edeyim başımdaki sevdaya? Aman aman dostlar yoldan geldim, yorgunum Kara da gözlü bir yiğide vurgunum..."
KIRMIZI GÜLLER ÇABUK SOLAR by ceyzabel
ceyzabel
  • WpView
    Reads 875,242
  • WpVote
    Votes 63,669
  • WpPart
    Parts 54
"Ve unutma Zümrüt; tüm çiçekler yavaş yavaş, kırmızı güller çabuk solar." *** 1980 yılının Mayıs ayında, Dilektaşı Mahallesi'ndeki aylardır boş olan daireye genç bir adam taşındı. Tek başınaydı, bir karısı veya çocukları yoktu. Kimseyle konuşmazdı ve soğuk çehresi, tenindeki yanığa benzer farklı renkte izleri, şüpheli hareketleri nedeniyle kimsenin de onunla konuşmaya niyeti pek yoktu. Mahalleli, bu suskun ve gizemli adamın dönemin şartlarını da göz önünde bulundurarak bir Amerikan ajanı olduğuna karar vermişti ve adama kendi aralarında 'Dilsiz Ajan' diye sesleniyorlardı. Zümrüt Ayten Özsoy ise henüz yirmisine yeni basmıştı. Altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuydu. Hayat hakkında bilgisi bu aileyle ve bu mahalleyle sınırlıydı. Liseyi yarıda bırakmak zorunda kalmıştı, hayata en büyük kızgınlığı da buydu. Hayallerini baltalayan şey yoksulluk ve yoksulluğunun sebebi ise başlarındaki sorumsuz babalarıydı. Çoğunlukla bu kalabalık mahallenin cıvıltısında ömrünün çürüyeceğini ve ailesine rağmen yapayalnız öleceğini düşünürdü. Onun için hayat, ışıltılı bir oyun sahnesiydi ve bu sahne, akşam babası eve geldikten sonra perdelerini kapatarak karanlığa bürünürdü. Ve bir gün Dilsiz Ajan nihayet konuştu. Zümrüt Ayten Özsoy ise hayallerine çok yakın olduğunun henüz farkında değildi. (30.03.2021)
VALİNİN OĞLU (TAMAMLANDI) by servestizm
servestizm
  • WpView
    Reads 3,198,864
  • WpVote
    Votes 167,330
  • WpPart
    Parts 33
Valinin Oğlu| TAMAMLANDI Odunculuk işi yapan Veysel bir gün küçük kızının ısrarlarına dayanamayarak onu da yanında götürür ve askerlerin önünü kesip Vali'nin kaybolduğunu söylemesiyle tedirgin bir güne başlar.. Günün devamında odun için gittiği yerde Vali'yi bulur ve onu evine götürerek iyileştirir.. Hesapta olmayan bir şekilde Vali kendisinin bir oğlu olduğunu söyler ve oduncunun küçük kızı Nazlı'yı büyüyünce gelini olması için ister.. Oduncu ise bu teklifi kabul eder... Bu olaydan yıllar sonra Nazlı ve Ali Merdan kim olduklarından habersiz bir çeşme başında karşılaşırlar... Hikaye 1600-1700 yıllarında Osmanlı' da geçer. Gerçek kişiler, isimler ve olaylarla bir bağlantısı yoktur.. #Yetişkin içerik barındırır.
TAMİRCİ by servestizm
servestizm
  • WpView
    Reads 1,060,263
  • WpVote
    Votes 60,558
  • WpPart
    Parts 23
Sakin bir aşk hikayesi... Üniversite için farklı şehirlerden gelen ve arkadaş olan iki kız yurt hayatından hoşlanmaz ve ayrı bir eve çıkmaya karar verirler.. Ailelerinin onayını zar zor alıp taşındıkları mahallede tamirci kardeşlerle tanışırlar vee hikayemiz de böylece başlar.. ****** Genç kız ellerini üzerindeki kıyafete sürterek gergince durdu tamirci adamın karşısında, nasıl söze başlayacağını bilemedi, "Biz yeni taşındık da buraya." Eliyle sanki görünüyormuş gibi kaldıkları öğrenci evini işaret etti, "Kaloriferlerden birinde sorun var." nedensizce ekledi sonra, "Fıs fıs edip duruyor." Tahir karşısında derdini anlatmaya çalışan kızın önce rahatsız haline güldü, sonra da dediğine, "Fıs fıs mı ediyor?" ******* "Alo Esma.." Karşı taraftan yanıt gelince hevesle konuşmaya devam etti Eslem, elindeki bıçağa ve az önce binbir uğraşla söktüğü gider borusuna sırıtarak bakıyordu, "Şey ya, ben bulaşık yıkıyordum az önce... Bu gider sağlam değilmiş herhalde durup dururken patladı çıktı, bir şeyler oldu yani buna.." Genç kızın telefonun diğer ucunda yalancı bir hayretle söylediklerini dinledi gülmemek için dudaklarını bastırarak, sonra dile getirdi asıl istediğini, "İşte şey diye aradım seni..." dudağının kenarını kaşıyıp tavana doğru baktı oturduğu yerde, "Ben Mahir'in arayamam şimdi sen arasana gelsin de baksın.."
KÖYGÖÇÜREN by servestizm
servestizm
  • WpView
    Reads 5,385,768
  • WpVote
    Votes 435,446
  • WpPart
    Parts 80
Hasret köyden uzakta bir dere kenarındaki küçücük evinde hem hayatla hem de annesiyle mücadele eden başı dik, dili sivri bir kızdır. Yaşadığı yerin yazı kurak, kışı çorak, baharı biraz rahattır. Ama babası olmadığından evin direği sürekli gıcırdar. Annesinin zoruyla gittiği bir düğünde gözü bir Külhanbeyine çarpar, ama başı diktir, pek yüz vermek istemez. Düğün boyu bakışırlar, tek kelime etmezler. Adam da pek bir hoşuna gitse de Hasret bunca bakışı hayra yormaz, yine de içi kıpraşır. Beyaz gömleğine, yanık tenine, kara kaşına, üstünden ayrılmayan kara gözüne... Sonra nasıl olduysa düğünün gecesinde evine gitmiş, saçılmış dökünmüşken penceresinden bir ses işitir, akşamki adamı daha görmeden tanır. Penceresinin köşesine siner, perdesinin arkasına saklanır. Sesini duyar adamın, sonra sesini duyurur. Onca yıllık Hasret bir toz olur bir duman. Sonrası dere kenarı, dut ağaçları, üzüm bağları.. Geçmişten gelen bir Köygöçüren lafı, Hamza'nın Görgülü belası... ..... Tarihi bir hikayedir.
GİRAY by servestizm
servestizm
  • WpView
    Reads 1,871,029
  • WpVote
    Votes 122,909
  • WpPart
    Parts 53
"Saçların uzunmuş.." dedi ama tereddütü epey açıktı adamın. Ama bugün denilenden sonra yanlış anladı kız, adamın bundan rahatsız olduğunu düşündü nedense, daha yeni görüyordu Giray saçının hepsini. Tam olarak olmasa da düğünleri bile olmuşken saçını açmaktan çekinmemesi gerektiğini düşünmüştü, helaldi artık sonuçta... Aynadan onunla göz göze gelince sordu aynı tereddütle, "Keseyim mi yani?" Giray kaşlarını çattı kızın tavrıyla, ilk tanıştıklarında her lafıyla bir kasırga koparacak kadar kesin olan Dilrûba artık her daim kırılgandı.. Artık evli olduklarında, kocası sıfatı taşıdığından mıydı bu tavrı? Bazen düşünüyordu, ona yardım edeyim derken bastırmış, ya da ezmiş miydi hiç? Boyun eğmeye mahkum mu hissettirmişti? Düşündüğüyle kendine olan öfkesini atamadan sordu kıza, "Niye kesecekmişsin?" "Dökülür belki. Aynı odada olacağız ya.." yutkundu, boğazını tazeledi ama sözlerini tazeleyemedi, ne diyecekti ki? Bilemedi Dilrûba.. "Dağılır her yere." Giray rahatsız olurdu belki kendisinden parçaları her yerde görürse.. Onun konuyu açmamasını uzun bir süre aynı odada kalacaklarına yormuştu çünkü.. Gözlerini kızdan ayırmadan yaklaştı Giray. Bakışları onun uzun saçlarını okşasa da eli çekindi, mahrum kaldı bu tatlı zevkten, "Dökülsün.." dedi yumuşakça, Ben toplarım senin ardından.' dedi içinden, 'Bir de saklarım, kimseler göremez, benim mahremim olur..' 'Senin gibi...' Saçlarını tutarak hafifçe tebessüm etti Dilrûba, "Salık gezmem o zaman, fazla dökülmez.." dedi ama saç değildi tam olarak kastettiği. Hayatında bana dair pek bir iz bırakmam, rahatsız, olmazsın diyordu.. Şu akşamdan itibaren herkes biliyordu evli olduklarını... O yüzden sanki iki gün önce değil de şimdi kıyılmış gibiydi nikâhları.. Öyle hissediyordu. "İstediğin gibi gez, nasıl rahat eder, nasıl istersen.."