ygforjm
- Reads 447
- Votes 94
- Parts 70
Özlemek buysa eğer inan bana çok özledim canımın içi. Hissetmekten aciz olan, duygulardan yoksun benliğim uzak düşmüş bu hisse o kadar yabancı ki ne olduğunu anlamlandıramıyor. Belirli bir acı var, ince bir sızı her zamanki yerinde duruyor ama yanında yabancılaşmış bir şeyler daha var ki bu seferki çok farklı canımın içi. Birini özlemek nasıl bir duygu olsa gerek? O biri kim olmalı ki bütün duygular onunla böylesine dolup taşsın? Gökyüzü gibi uçsuz bucaksız mı olmalı, yıldızlar gibi parlak, yoksa ceset gibi cansız mı olmalı dipdiri toprak? Varlığı mı en çok yüreğe dokunmalı, yoksa yokluğu mu yüreği avuçları arasına alıp parçalamalı? Menekşeler gibi olmayan kokusu mu yadsınmalı, lavinia gibi ölümsüzlüğü mü dilenmeli? Ateş gibi yakıp yıkmalı mı, barut gibi ateşi harlayan, yoksa su gibi sonu mu olmalı hala alevlenmek için yanıp tutuşan közün? Bir damla göz yaşı mı olmalı pınarlardan yanaklara doğru süzülen, yoksa oluk oluk akan kan mı olmalı yaradan? Sen ki gökyüzü gibi uçsuz bucaksız oldun yıldızların gözkapaklarıma asıldığı o gece, yıldızlar gibi parlaksın gökyüzümde. O dipdiri toprağın altında cesetsin yapayalnız, varlığın yüreğime dokunan en saf his ki yokluğun yüreğimi parçalayan o derin acı. Menekşelerin olmayan kokusu gibi her yanıma sinmiş güzel kokun, lavinia gibi ölümün ta kendisiyken şimdi yine de yaşa, der gibi bakıyorum göz kapaklarınla örtülmüş harelerine. Ateştin sen her yanı yakıp yıkacak kadar güçlü, barut gibiydin ateş olan beni harlayacak kadar kuvvetli ve közlerime kadar sevgini adayabileceğin su gibi duru. Varlığın bir damla gözyaşı kadar saf bir sevgi, yokluğun ise yaradan akan oluk oluk kan gibi acımasız. Özlem bir his değil ki zamana kalsın. Özlem sensin, en güzel zamanlarımda senin gibi toprağın altında kalsın.
|15 Şubat 2024 - 13 Ocak 2025|