ilyadaRaev
Tanrı, insanlığa sırt çevirdi. İnsanlığın gittikçe kendini yok etme evresini gözlemekten sıkılan Tanrı, artık onların yaptıklarına dayanamadı ve gitti. Tanrı'nın yokluğunu fırsat bilen Samael, dünyaya iblis ordularını gönderdi. İnsanlar iblis ırkı tarafından canice işkencelere maruz kalıyor ve öldürülüyordu. İblislerle savaşa giren insan ırkını cennetten izleyen Mikail ise kardeşine dünyaya hükmetme zevkini yaşatmayacağına karar verdi ve kendi krallığını kurmak üzere melek ordusuyla beraber dünyaya indi.
Melekler, iblisler ve insanlar arasında bir kaos çıktı. Tanrı ise gitmeden önce insanlara son bir şans vermeye karar verdi ve dünyaya bir kehanet bıraktı...
Birbirinden nefret eden iki oğlunun da birer evladı olacaktı. Bu çocuklardan biri dünyaya kıyameti, diğeri ise yeniden doğuşu getirecekti.
Tanrı dünyaya son şansını verdi, son bir kez oğullarına ve ne büyük umutlarla yarattığı insan ırkına baktı ve sonra arkasını dönüp sessizce gitti...
Natharia, Melek Krallığında melez kanını Cennet'in Gözcülerinden gizleyerek geçirdiği ömründe bir hayli zorlanıyordu. İşlemek zorunda olduğu cinayetler yüksek rütbelilerin dikkatini çekerken bir yandan açlıktan ölmemeye çalışıyordu. Ama hayat yeterince zor değilmiş gibi karşısına beklenmedik bir adam çıkarmıştı.
Kain, uzun zamandır izini sürdüğü seri katili sonunda bulduğunda kadının sırları, onu tutuklayıp cehenneme göndermesindense kadına daha da çekilmesine sebep oluyordu. Görevlerini yerine getirmeli ve sorumlu olduğu insanlara karşı yapması gerekeni yapmalıydı. Ama gel gör ki bu göreve çıkarken başına bu kadar bela olabileceğini düşünmemişti.
Tanrı'nın kehaneti ağlarını örmüş ve birbirlerinden ne kadar uzak durmaya çalışsalar da kıyamet yaklaşırken birlikte çalışmak zorunda kalan bu ikili, birbirlerine ne kadar karşı koyabilecekti?