Peki, kimim ben? New York'ta gökdelenlerin arasında parlayan, disiplinli, soğuk bir cerrahı mı? Yoksa Karadeniz'in hırçın bir mafya babasına yağsız yoğurt yedirmeye çalışan, vegan deri pantolonlu, inatçı bir deli mi? Nereden geldim? Neden o parlak kariyeri, o mükemmel hayatı bıraktım? Niye gitmek zorunda kaldım? Buraya mı aitim? Neden buradayım? Eğer o gün bir saat, hatta bir dakika erken geçseydim oradan... Bütün bunları yaşar mıydım? Peki, ben bunu istiyor muyum? Hayatımı altüst eden o tehlikeli anı kaçırmayı gerçekten istiyor muyum? Hayatımın altüst olmasını ben kendim mi istedim? Bütün bunların başıma geleceğini bilseydim, yine de yapar mıydım bunu? BİLMİYORUM. Ama bildiğim tek şey var: Bazen hayatın alt-üst olması iyidir. Eskiden birinden duymuştum: "Nereden bileceksin ki, hayatının altının, üstünden daha iyi olmadığını?" Peki şimdi karar vakti. Benim hayatım... Üst mü? Yoksa bu Kaos Operasyonu'nun getirdiği Alt mı? Bu Karadere karmaşası, benim hayatımın en iyi operasyonu olabilir mi?