Paris'in karanlık, acımasız yeraltı dünyasında, güç genellikle erkeklerin elindeyken, Léontine sıradışı bir kadın olarak bu düzenin tam ortasında yer alır. Babasından devraldığı mirası ve liderlik koltuğunu tek başına üstlenen Léontine, erkek egemen mafya dünyasında "tek kadın mafya lideri" olmanın bütün zorluklarıyla yüzleşir. Lüks içinde büyüyen ama karanlık entrikilerle çevrili bu hayatta, Léontine sadece hayatta kalmakla kalmaz; kendi kurallarını yazmak, eski düzene meydan okumak zorundadır. İhanetlerin, kan ve intikamın bol olduğu bir ortamda, dostluk ve sadakat kavramları sorgulanır, sınanır. "Kadın Mafya", erkeklerin hâkim olduğu bir dünyada tek kadın olarak yükselen, gözü pek, zeki ve soğukkanlı Léontine'in hikâyesini anlatır. Bu roman güç, yalnızlık, mücadele ve kadın dayanıklılığının benzersiz bir portresi olarak, mafya edebiyatına yeni ve özgün bir soluk getiriyor.

Şanghay'ın parıltılı ışıkları altında, ülkenin en popüler oyuncuları Lin Yue ve Jian Chen, gündüzleri milyonların gözdesi, geceleri ise yeraltı dünyasının efsanevi liderleri "Slayer" ve "Fang" olarak yaşıyor. Kimlikleri, maskeler ardında saklı; gerçek yüzlerini kimse bilmiyor, hatta birbirlerini bile tanımıyorlar. Bir gün, aynı dizide başrolü paylaşmaya başladıklarında, hem sahne ışıkları altında hem de şehrin karanlık sokaklarında kaderleri kesişiyor. Gündüzleri tutkulu bir aşk ve rekabet, geceleri ise ölümcül bir güç savaşı... Gerçekler ortaya çıktığında, aşk mı yoksa intikam mı galip gelecek?

Zaria... Kan kırmızısı lotus çiçeğinin sihirli gücünü taşıyan, dünyanın en güzel ve en acımasız kadını. Geçmişinin karanlık izleriyle şekillenen bu kadın, güzelliğiyle büyülerken, soğuk ve ölümcül gücüyle düşmanlarını yok ediyor. Kırmızı lotusun gizemi ve gücüyle donanmış Zaria, hem dünyayı hem de kendi içindeki karanlığı yenmek için savaşacak. En büyük zafer, kendiyle yaptığı savaşta kazanılacaktır. İlk Bölümden Kısa Bir Parça Gece, şehrin üzerini ağır bir karanlıkla kaplamıştı. Sokak lambalarının titrek ışıkları, Zaria'nın adımlarını uzun gölgeler halinde yansıtıyordu. Kan kırmızısı lotus çiçeğinin sihirli enerjisi damarlarında akıyor, ona hem büyüleyici bir güzellik hem de ölümcül bir güç veriyordu. O, hem korkulan hem de hayranlık duyulan bir efsaneydi.