"Biz bir soygunla başladık. Bir ölümle bitecektik." Yangının ortasındaydık. Alev alan dolarlar etrafımızı sarmıştı. Ancak bu durum ne benim ne de onun umrundaydı. Sadece gözleri vardı... Sarmaşık misali sardığı bedenimi, bırakmaya niyeti yoktu. Dudakları, dudaklarımın üzerindeydi. Tıpkı ruhunun da ruhumun üzerinde olduğu gibi... Bir soygun, bin ölümü doğurmuştu. Bir aşkın bin savaşı doğurduğu gibi...

"Gerçeklerle yüzleşmek mi daha korkunç, yoksa onları hiç öğrenmemek mi?" Merza, sıradan bir öğrenci gibi yeni okuluna adım attığında, tek derdi alışmak ve kendine yeni bir başlangıç yaratmaktı. Ancak bu yatılı okul, sıradanlıktan çok uzaktı. Duvarları suskun, koridorları gölgelerle doluydu. Ve bazı öğrenciler... sanki her şeyi en başından beri biliyordu. Okulun bir çete tarafından ele geçirilmesiyle birlikte, Merza kendini ölümle dans edilen bir oyunun içinde bulur: Katil Kim? Ama bu oyun sadece eğlencelik bir oyun değildir. Her turda birinin maskesi düşer, her ipucu bir başka karanlığı ortaya çıkarır. Güven kelimesi anlamını yitirirken, dostluklar çözülür, düşmanlıklar derinleşir. Merza hem hayatta kalmak hem de sevdiği kişiyi bu kabusun içinden çekip çıkarmak zorundadır. Fakat karşılaştığı sırlar, yalnızca okula değil, onun geçmişine ve kim olduğuna da dokunmaya başladığında... asıl savaşın kendi içinde olduğunu fark eder. Silüet, insan zihninin sınırlarını zorlayan, gerçeklik ile hayal arasındaki çizgiyi bulanıklaştıran bir psikolojik gerilim. Kime güvenebilirsin? Ya en karanlık silüet... sende saklıysa?