Tek bağlantısı cinayetin sadeliği olan üç cinayeti araştıran polislerimiz dava üzerinde çalışamadan ilginç bir şekilde açığa alınırlar. Cinayetin baş şüphelisinin eski bir tanıdığı olduğunu fark eden baş karakterimiz onun kim olduğunu hatırlamak için uğraşırken ölümle burun buruna olduğu bir oyunun içine zorla çekilir. Dış dünya ile bağlantısı kopan karakterlerimiz oyunda sağ kalmaya çalışırken suçluyu da bulmaya çalışır. "Hedefler biziz. Aynı avcıların da biz olduğumuz gibi..."

Suç örgütleri ile mücadele veren gizli bir teşkilatın büyük bir operasyon sonucunda eleman açıkları olur. Onların yerine ise amirlerinin verdiği karar doğrultusunda başarılı ve genç polisler alınır. Teklif sunulan gençlerin içinde olan Zerda'nın biriminde kimlerle ve nasıl olaylar ile karşılaşacak? Bu kitap Kelebeğin Yemi kitabının ikincisidir. İlk kitap okunmadan da okunabilecek olan bu kitabı önceki kitabı okuyarak başlamanızı tavsiye ederim. Bazı sahneler böylece daha anlamlı gelir.

Bir zamanlar insanlar yalnızca tek bir duyuya sahipti. Her duyu, bir elementin kapısını aralardı. Sonra çoğaldılar... Beş duyuya eriştiler ve elementlere hükmetmeye başladılar. Ama her çağın gölgesi olur. Gücü olmayanlara Boşluğun Çocukları dediler. Nara, onların arasında doğdu. Yirmi yaşına geldiğinde bile hiçbir element ona boyun eğmedi. Sürgün edildi, unutturuldu, yok sayıldı. Fakat boşluğun derinliklerinde, unutulmuş olan her şeyin geri dönmek için beklediği söylenir. Şimdi Nara'nın kaderi, insanlığın hatırlamaya korktuğu hakikatle yüzleşmektir. Çünkü boşluk, hiçbir zaman tamamen sessiz değildir.