en sonlar
4 stories
ÜZÜM BUĞUSU by bosverdilan
bosverdilan
  • WpView
    Reads 1,733,633
  • WpVote
    Votes 109,875
  • WpPart
    Parts 31
Sene 1992, ülke sağ ve sol çatışmasının izlerini hâlâ taşıyorken henüz yoluna girmiş bir düzen yoktur. Bu çatışmanın içerisinde aynı evde doğup büyümüş olan Firuze ve Ecevit birbirlerinin tek ve en sevdiği oyun arkadaşıdır. Yetişkinlerin kavgalarının ötesinde, boya kalemleri ve oyunlarıyla büyüyen iki çocuğun doğarken beraber yazılan hikayeleri; bir doğum gününde sert bir silgiyle silinir, hiç var olmamış gibi koparlar birbirlerinden. Silgi yazıyı siler, kağıdı hırpalar ve Ecevit bir ailenin avucunun içinde yok edilir. Suçlar ve cezalar. Cezaları yalnızca suçlular mı çeker? Silgi yazıyı siler, leke bırakır ve Firuze en sevdiği oyun arkadaşını kaybeder. Suçlananlar ve cezalandırılanlar. Suçlular sadece yetişkinlerden mi çıkar? Firuze Akın ellerinde fırçalar, karşısında tablolarla yıllardır oyun arkadaşını beklemektedir. Seneler sonra aynı sayfa açılır, silgi de kalem de tek kişinin eline düşer. Ali Ecevit Tarhan, yazıp silmek için yok edildiği o yere geri döner. *** "Firuze sen benim çocukluğumsun," Gözleri derin bir şefkatle bana bakıyordu. Konuşan Ecevit'ti. Onu evvelden tanıyordum. Gözlerindeki şefkat avucunun içine düştü, un ufak edildi. "Firuze sen benim çocukluğumun katilisin," dedi acıyla, nefesini keskin bir bıçak kesti, o bıçağı ben tuttum sandım. Konuşan Ali Ecevit Tarhan'dı. Onu yeni tanıyordum.
Fernweh | jikook by isminemyg
isminemyg
  • WpView
    Reads 33,898
  • WpVote
    Votes 3,649
  • WpPart
    Parts 21
O kanlı savaşın ortasında vurdu beni kurşunlar, gözleri bildim; kaç yürek burkuldu içimde, kaç kez o inci gôzlere yenildim. 12\9\20 25\3\21 (angst değildir!)
fifty shades of blood, kookmin by obsesseok
obsesseok
  • WpView
    Reads 142,342
  • WpVote
    Votes 12,452
  • WpPart
    Parts 20
tamamlandı ✔️ Kızıl güneş doğdu dünyaya, dökülen kanların imgesi. Ve bir bebek düştü dünyaya, ihanetin son bekçisi. jjk+pjm
₲OD ØF ₣İRE ♰ Jikook by Jk_luv_Jm
Jk_luv_Jm
  • WpView
    Reads 3,202
  • WpVote
    Votes 639
  • WpPart
    Parts 18
Kısa bir adımla yaklaştığında, pantolon kemerinin tokası bel omurlarımın olduğu kısıma temas etti. "Kural bir, vedîam." Verdiği nefesleri enseme temas ediyordu. "Öfke kontrol problemi yaşayan birini öfkelendirme teşebüsünde bulunma asla." Avucunun içiyle çenemi kavrayıp kendine doğru çevirdi. "Yetkin varlıkların da bir noksanlığı vardır." Değişken harelerine bakındım. "Bilmem anlatabildim mi?" Yüzüm boyunca gezindi obsidyenden birer çift küreyi andıran irisleri. "Tanrılar kusursuz değil mi?" Diye sordum aldırışsız bir ifadeyle. Aramızdaki yakınlıktan sebep, kafamın içinde mühim bir münakaşa vardı. "Noksan sıfatlardan münezzeh olan yalnızca Tanrı'dır. Yarattığı hebes tanrıları değil." Yoğun bakışları altında daha fazla dayanamayıp önüme doğru çevirdim kafamı. Gökyüzünde dans eden sitta villosalar bir süre dikkatimi dağıttı. "Peki seni görebilir miyim? Yani gerçek bedeninde. Mümkün mü?" Sırtımı tamamen gövdesine yaslayıp kafamı omzuna yasladım. Vücudundan benimkine doğru yayılan sıcaklık hissi mayıştırıyordu beni. "Mümkün olacağını sanmıyorum." Kısılan gözlerimi sıkıca yumup kendime gelmeye çalıştım. "Neden?" "Dünya gözüyle görmen imkânsız." Belime sarılı kolunun üzerine yasladım elimi. "Neden imkânsız ki?" Sırtımı göğsüne sürttüm. Bunu yaparken sıcaklığı çok daha fazla artıyordu ve bu çok daha fazla hoşuma gidiyordu. "Bedenim azıcık büyük olduğu için." Daha fazla kıpırdamamak için belimdeki kolunu sıkılaştırdı. "Ne kadar büyük?" Uyumamak adına gözlerimi belertip duruyordum. Yavaş yavaş tepeye doğru çıkan güneşin ışınları artık doğrudan yüzüme vuruyordu. Arkamdaki sıcaklık gibi değildi önümdeki. İçinde ihtiras yoktu misal. "Belki..." İşaret parmağını, göremekte zorluk çektiğim yoğun ışığın kaynağına doğrulttu. "Bir güneş kadardır."