Gulay_13
- Reads 548
- Votes 203
- Parts 7
"Ne istiyorsun benden?" dedim kısık bir sesle.
Dudaklarının kenarı kıvrıldı.
"İstediğim şeyi zaten aldım."
Yutkundum. "Ne... ne demek istiyorsun?"
Giray doğruldu, eldivenlerini yavaşça çıkardı.
"Bir insanı yok etmek için onu öldürmene gerek yoktur," dedi alaycı bir tonda. "Senin gibileri, yavaş yavaş kırmak daha güzel."
Bir adım geri çekildi, loş ışığın altından gölgelerin içine geçti.
"Neden ben?" diye sordum. Sesim çatladı.
Giray sustu. Sonra alayla güldü.
"Bilmiyorsun, değil mi? O gece o bara gitmeseydin... belki başka birisi olurdu. Ama sen girdin o kapıdan. Şanssızsın sadece."
Sözleri bıçak gibiydi.
Yani bu kadar mıydı?
Ne özel bir neden, ne büyük bir sebep... sadece şanssızlık.
Kahkaha attı. "bir avukat, dans pistinde dikkat çekmemeyi öğrenmeli. O kelebek dövmeni gördüğüm anda, seni seçtim." ne kadar saçma bi nedendi,
Bir adım attı bana doğru, yüzü karanlıktan çıkıp göründü.
"Ve inan bana... seçtiğim hiçbir şeyden pişman olmam."
Elini uzattı, parmaklarıyla boğazımdaki zinciri tuttu. Soğuk metalin sesi yankılandı.
"Biliyor musun Lina," dedi fısıldayarak, "bazı insanlar kaderine kurban olur. Seninki benim ellerimde bitti."
Gözlerimi kapattım.O an korkmadım,sadece içimde bir söz yankılandı:
Eğer bir gün buradan çıkarsam, seni aynı zincirlerle bağlayacağım.
Girayın gülümsedi, sanki düşünacemi okumuş gibi.
"Diren Lina," dedi. "Çünkü kırılmadan önce insan en güzel halini gösterir."......