+18 sahneler vardır. Rahatsız olanlar varsa lütfen okumadınız... Bağlantı hatası. Lütfen yeniden deneyin." Bu cümleyi beş yıldır bin kere gördüm... ama bu kez farklıydı. Çünkü artık gerçekten kopmuştu. Oyun kapanmıştı. Ve ben, beş yıldır aynı evrende tanıdığım tek insandan - ondan, geriye yalnızca bir kullanıcı adıyla kaldım: Wolf91... Beş yıl boyunca sadece bir ses, bir gülüş, bir oyun karakteriydi belki. Ama o ses, benim en gerçek yanımdı. Şimdi Çin'e dönüyorum. Yeni bir okul, yeni bir hayat... Ve geçmişte bıraktığımı sandığım o ses, yeniden yankılanıyor kulaklarımda. Bağlantı koptu sanmıştım. Oysa sadece ağ değişmişti.

+18 sahneler vardır lütfen rahatsız olanlar varsa okumayınız :) Birbirleri için yaratılmış iki ruh Tanrı tarafından cezalandırılırsa ne olur . &&& Sevdiği adam kollarında ölürken son bir kez daha Tanrıya yalvardı ondan bir şans daha istedi bir daha aynı hatayı yapmayacağını dair defalarca yeminler etti . Asla o kitabı açamayacağını ve kullanmayacağını hatta o kitabı yok edeceğini söyledi . Yaptığı hatanın farkındaydı ve bedel olarak sevdiği adamı kaybetmişti . Tanrı yaptığı hatanın bedelini ondan sevdiği adamı alarak ödetmişti . Onu durudurmanın başka yolu yoktu ancak sevdiği adamı kaybederse duracaktı . Onun sesini duyan Baş Melek aşağıya indi . Yerde yatan bedene baktı ve acı içinde gülümsedi. " Sana bir şans daha verilecek Kral Jeon ama olur da bu hatayı tekrarlarsan bu sefer geri dönüşü olmayan bir yola gireceksin sadece sen değil tüm Krallığın lanetlencek . " Gülümseyerek başını olumluca salladı ve birden adamın gözleri kapandı . O da sevdiği adamın üzerinde dünyaya gözlerini yumdu . Tanrı bu iki ruha bir şans daha verdi ve onları tekrar bu dünya da yarattı ama birbirlerinden farklı yerlerde ve farklı kusurlarla yarattı . Onlara bir şans vermek istiyordu çünkü ikisinin ruhunda ki saflığı ve temizliği görüyordu . Ama Kral bir kez daha aynı hatayı yaparsa asla bir şansları daha olmayacak . Birbirlerine bağlı iki ruh acaba bu sefer başarabilecekler mi, Kral verdiği sözü tutacak mı? Birbirlerine olan aşkları bu sefer başarabilecek mı en önemlisi bu büyük savaşı kazanabilecekler miydi?

+18 sahneler vardır lütfen rahatsız olan varsa okumayınız :) Saniyeler kovalarken kollarımdan ayrılışının , tek şahidi zamandı ... {Sarawat} Üniversite hayali olan bir genç ve ona deli gibi aşık olan bir mafyanın aşk hikayesini anlatan bir peri masalı... En büyük hayali Kore'de üniversite okumak olan Tine bir nedenden dolayı kendi ülkesine geri döner ve dönüşünün ona ne getireceğine dair en ufak bir fikri yoktur sadece evine gitmek ve ailesini görmek istiyordu fakat gelecek onun normal bir hayat yaşamasına izin verecek miydi ? Sarawat ise yıllarca sevdiği adamı bekleyen sadece onu görmek ve sesini duymak için herşeyi göze alacak kadar gözü kara biriydi. Korkusuz , acımasız , korkulan , gözü kara kimsenin gözlerinin içine bakmaya cesaret dahi edemeyeceği biriydi tüm kızların hatta erkeklerin bile hayalini kurduğu biriyidi . İstediğini elde eden istediği olan tutuğunu koparan gözü kara bir mafya fakat bir şey vardı ki onu elde edemiyordu . Onu istiyordu ama o gelmiyordu evet bu gözü kara mafya o , o imkansıza aşıktı. Herkesin önünde diz çöktüğü adam onun önünde diz çökmüştü. İmkansız bir aşktı biliyordu ama gene de vazgeçemiyordu umudu vardı bir gün sevdiğine kavuşacaktı biliyordu hissediyordu hayal ediyordu ve hayali gerçek olucaktı. Bu imkansız aşkın gerçek olması sadece bir mucizeye bakardı. Sarawat'ın sadece bir mucizeye ihtiyacı vardı acaba bu mucizeyi bulabilecek miydi ki ? Hadi buldu diyelim hayat bu iki insana gülecek miydi ? BAŞ BELAM 30/07/2021 Başladı 04/08/2022 Tamamlandı~ 🏳️‍🌈

+18 sahneler vardır lütfen rahatsız olanlar veya olucaklar varsa okumayınız :) Jungkook aşırı tatlı ve sempatik buz patenciydi. Madamın biricik öğrencisi ve tek gözdesi olan bir buz patenci. Diğer yandan ise Taehyung adında bir mafya vardı ona deli gibi aşık bir mafyaydı ne olursa olsun her zaman onu elde etmeye çalışacaktı . Çünkü seviyordu onu heryerde aradığı aşkı hiç görmediği yüzünde kusursuz duran maskesinin ardında ki kişiyle bulmuştu, kişiliğini sevmişti onun. İmkansızlıktan doğan fırtınalı bir aşk hikâyesi... Yazarlar iyi okumalar diler :) ~♡~ 14/10/2022 🏳️‍🌈 Tamamlanmıştır..

Elçi ve Koruyucuları geçmişten geleceğe kalan bir efsaneydi ona göre, dilden dile anlatılan mitlere ve efsanelere konu olmuş bir hikayeden başka birşey değildi. Taşlar, Ruhlar, İlahi Güçler saçma geliyordu ona ve bu hikayeye ilgi duymuyordu ama aslında bu hikayenin onun geçmişi olduğunu bilseydi herşey aynı olur muydu? Elçi ve Koruyucular efsanesi gerçekte sadece bir efsane değildi bundan çok daha fazlasıydı. Bu gerçekti, bu geçmişti, geçmişiydi, onun saklı geçmişi... Geçmiş zamanın ruhunda saklı bir gölge gibidir. Peki geçmiş tam olarak nedir?

Biz kendi okulunu kurtarmak için bir araya gelmiş 4 basit kızdan başka birşey değildik, basit hayatlar yaşarken bir gecede Dünya'nın konuştuğu bir idol grubu olduk. Keşke hayatım sadece bu kadarlık kalsaydı... Geçmişimde saklı olan sırlar gün yüzüne çıkınca hayatım tamamen değişmişti. Yıllarca bildiğim herşey bir yalanmış ve hayatım tamamen yalan üzerine kurulu olduğunu öğrendiğim zaman işler benim için çok değişmişti. İşte asıl herşey o zaman benim için başlamıştı... Küçük Hye Su : Lütfen abi beni bırakma... Bilinmeyen: Üzgünüm güzelim söz veriyorum geri gelip seni bulacağım ama şimdilik gitmem gerekiyor, ikimiz için savaş Hye Su... Ve hatırladığım son şey onun süliyetinin karanlik geceye karışıp yok olmasıydı. Üzgün ve ağlamaktan kızarmış gözlerlerimle onun geceye karışmasını izlemiş ve arkasından bakakalmıştım... Sol gözümden akan yaş ile gök yüzüne baktım, kap karanlık bir gece vardı, bu geceyi aydınlatan parlak dolunaya bakarak bir söz verdim. Ne olursa olsun onu bulacaktım bekle beni abi , güçlü bir şekilde döneceğim ikimiz için savaşacağım o zamana kadar güçlü kal... Min sözü... ~Sevgilerimle Hye Su~ Hem eğlenceli, hem hüzünlü, hemde gizem dolu olan Queen Of Fire kitabına hoşgeldiniz (⁠◕⁠ᴗ⁠◕⁠✿⁠)

Bir varmış bir yokmuş çok uzak diyarlarda bir krallık varmış, bu krallık o kadar güçlüymüş ki her yere gücüyle nam salmış. Güçlü bir askeri donanma, güçlü ticaret gemileri, zeki halkı ve oldukça kurnaz bir Kralı varmış. Bu kral o kadar zekiymiş ki bir çok Krallık onun önünde diz çökermiş. Ama bir kusuru varmış ki o da güce olan açlığıymış... Güce olan açlığı ileride onun başına ne tür bir soruna sebep olabilir ki? Ya da bu sorun tüm ailenin hatta tüm Krallığın sonunu getiren bir felakete dönüş olabilir mi? Bu laneti de ancak ve ancak kendi soyundan gelen birinin bozabileceğini bilmek onu biraz rahatsız edıyordu. İlk defa aç gözlü olduğu için çok pişman olmuştu. Ama kim bilir belki de lanetini bozacak kişi biricik Torunu Velihat Prens, Prens Jungkooktur...

Zorla yapılan bir evlilik, dört küçük mucizeyle taçlanmıştı. Ama bir trafik kazası, her şeyin sonunu getirdi. Yu-Jia, ölmek üzereyken çocuklarını hiç tanımadığı birine, genç bir asistan doktora emanet etti: Wang Yibo. Yibo, kalp hastalığıyla boğuşmasına rağmen hayatını riske atarak Yu-Jia'yı ve çocuklarını kurtarmaya çalıştı. Ama kader, bambaşka bir oyun oynadı: Yu-Jia, kalbini Yibo'ya bıraktı. Artık o kalp Yibo'nun içinde atarken, dört çocuk ona "anne" diye sarılıyordu. Entrikalarla çevrili güçlü ailelerin gölgesinde, Yibo hem kendi kalbiyle savaşmak hem de kendisine emanet edilen sevgiyi ve masumiyeti korumak zorundaydı. Ama yıllar içinde gizli sırlar açığa çıkacak, ihanetler kanıtlanacak ve bu fırtınanın ortasında doğan bir aşk her şeyi yeniden yazacaktı... Bir kadın ölürken kalbini ona bıraktı. Dört çocuk "anne" diye ona sarıldı. Ve şimdi, en büyük sırların açığa çıkacağı bu savaşta tek koruyucuları... kalbinde başka bir hayat taşıyan genç bir adam. Ama o kalp, sadece yaşatmak için değil... sevmek için de atmaya başladı.

+18 sahneler vardır. Rahatsız olan kişiler varsa lütfen okumasın 🤍 "Onlar sadece DNA ile değil, bir lanetle birbirine bağlandılar." Yüzyıl önce, ölüm döşeğindeki bir adamın çaresizliği, bilimin sınırlarını zorladı. Yarasa DNA'sı ile insan genetik kodunu birleştirmeyi başardılar. Proje, tıbbi bir umut olarak doğdu - ama doğan şey umut değil, vampir ırkıydı. Bu yeni nesil yaratıklar, kanla besleniyor, hızla evrimleşiyor ve her biri birer biyolojik silah gibi çalışıyordu. Onlara liderlik eden kişi, artık bir bilim insanı değil; soğukkanlı bir Vampir Lordu olmuştu. Ama bir kişi, bu felaketin önüne geçmek için her şeyini feda etti. Bay Wang, eski dostuna, belki de sevdiğine, son bir uyarı olarak, onun kanına genetik bir lanet yerleştirdi. "Bu kan, sadece seni değil... senden doğacak herkesi zehirleyecek." Ve kader şimdi iki torunda yeniden yazılıyor. Zhan... Vampir genleriyle doğdu, ama damarlarında ölümle yarışan bir zehir taşıyor. Yibo... Kanında, insanlıkla vampirlik arasında bir bağışıklık mucizesi saklı. İkisi birbirinden habersiz büyüdü, ama kanları onları birbirine çekmekle kalmadı, birbirlerine mahkûm etti. Eski bir laboratuvar günlüğü, kayıp bir antikor ve lanetin son izleri... Zhan ölümle yarışırken, Yibo geçmişin sırlarıyla yüzleşmek zorunda kalacak. Bu yalnızca bir türün yok oluş savaşı değil; Aynı zamanda bir kalbin ne kadar karanlığı taşıyabileceğinin sınavı. "Aşk, bazen bir antikor gibidir... Sessizce savaşır, ama her şeyi değiştirir."