NarminMalik
- Reads 1,315
- Votes 221
- Parts 4
Karadeniz'in sisinden doğan iki köy vardı: Aydınlıktepe ve Karanlıkdere.
Biri alın terinin, diğeri kanın hüküm sürdüğü topraklardı.
Yıllar önce kimsenin tam hatırlamadığı bir olay, iki köyün kaderine nefret diye bir mühür vurmuştu.
O mühür, nesilden nesile taşınan bir lanet gibi hâlâ yaşamaya devam ediyordu.
Rüzgar Yıldıran, Aydınlıktepe'nin genç ama sert mizaclı muhtarıydı.
Köyünü korumak için yağmurda dağ tepe gezen, sözü kadar namlusu da keskin bir kadındı...
Onun için düşman belliydi, sınır belliydi - ta ki bir gece, o sınırın öte yanından gelen bir ses bütün ezberini bozuncaya dek.
Açelya Altınsoy, Karanlıkdere'nin karanlık ticaretine zincirlenmiş bir beyin kızıydı.
Kendi evinde tutsak, kendi soyadında kaybolmuştu.
Ve o gece, ormanın ortasında, kaçarken bir çift gözle çarpıştı yolu - düşman köyün rüzgârı, nefesini kestiği an kaderini de elinden aldı.
Yağmurun altında başlayan o karşılaşma, iki köyün de kader defterini yeniden açacaktı.
Çünkü bazı hikâyeler kanla başlar,
ve bazı aşklar, barış değil; savaş sebebidir.