Aradan tam bir yıl geçmişti. "Alya ve Cihan" fırtınası, dizinin ikinci sezonuyla beraber artık bir kült hâline gelmişti. Ülke her hafta büyük bir merakla yeni bölümü bekliyor, sosyal medyada sahne analizleri dönüyor, her replik binlerce kez paylaşılıyordu. Fakat ekranın büyüsünün ardında, kimsenin bilmediği daha sessiz, daha karmaşık bir şey filizleniyordu - Ozan ve Sinem'in gerçek hayattaki kimyasını yavaşça ele veren bir yakınlık.

İÇERİYE GİRERKEN YÜZ BİN KEZ DÜŞÜN +18 +25 BDSM

Havalimanı dönüşü birbirlerine aşklarını itiraf etseler dahi hala belli sınırları aşamayan Alya ve Cihan, Kaya'nın düğününden sonra Alya'nın Cihan'a "artık ayrı uyumak istemiyorum" demesiyle neler yaşarlar?

idk man

It all started in a bar-one reckless decision, one heated moment that neither of them could take back. Alya hadn't planned on betraying Boran, but when Cihan looked at her like that, with all the hunger he'd been swallowing for years, she let herself fall. she never expected to find herself here-pressed against Cihan, tangled in his sheets, and questioning everything she thought she knew about herself. She was supposed to be Boran's wife, the woman who fit neatly into the life she chose. And yet, with Cihan, she feels something she hasn't in years-wanted, worshipped, and completely undone.

TW : mine ⚠️ (Cihan has his own house, while Alya and Boran live in the konak.)

Bu hikaye, birbirinin evreninde yaşayıp birbirine çok geç kalmış iki ruhun, Ozan ve Sinem'in hikayesidir. Onlar, aynı gökyüzünün altında yıllarca birbirlerinden habersiz yaşamış; aynı şarkılarda, aynı yağmurda, aynı hüzünlerde buluşmuş ama hiç fark etmemiş iki yarımdır. Ozan, kelimelerin adamıdır. Yazdığı her satırda Sinem'i aramış, her dizenin arasında onun eksikliğini taşımıştır. Sinem ise sessizdir; içinde bir rüzgâr gibi Ozan'ın sesini duyar ama adını koyamaz. Kader, onları hep yakın tutmuş ama asla birleştirmemiştir. Bir şehir arası, bir zaman aralığı, bir bakışlık mesafe hep aralarına girmiştir. Yıllar sonra, bir akşamüstü... Bir tesadüf, bir mesaj, belki de bir yanlış dokunuşla yolları kesişir. Fakat geçmişin yükü, yarım kalmış cümleler ve zamana yenilmiş umutlar hâlâ omuzlarındadır. Ozan hâlâ "öyle uzaktan" sevmektedir onu... Yanaklarından süzülen iki yaşa dokunmadan, kahkahalarına ortak olmadan, yalnızca kalbinde bir yer ayırarak. Bu hikaye; zamana geç kalmış bir aşkın, Cemal Süreya'nın dizeleriyle yoğrulmuş bir sevdanın hikayesidir. Ne tam bir kavuşma vardır, ne de tam bir kopuş... Sadece kalbin bir yerinde sessizce yaşatılan, "Öyle uzaktan seviyorum seni, Sinem..." diye başlayan bir hikaye.

Birbirlerinin adını bile bilmeden tutkulu bir gece yaşayan Cihan ve Alya'nın yolları, kaderin beklenmedik bir biçimde yeniden kesişmesiyle, hikayeleri kanla yazılmaya başlamıştı