Sıradan bir gün, sıradan bir kaldırımda... Lara, yere yığılmış bir yabancıya yardım eli uzattığında, hayatının ritminin tamamen değişeceğinden habersizdi. Masum bir dokunuşla başlayan o an, genç kadının kalbinde daha önce hiç tatmadığı bir fırtınayı başlattı. Ona her dokunduğunda kalbi, acıyla karışık tarifsiz bir hızla çarpıyordu. Bu dokunuş, hem cenneti hem de dayanılmaz bir bedeli beraberinde getiriyordu. Bu adam, Aras, Lara'nın kalbinin tek bir ritimde atmasını sağlayan, hayatının en tehlikeli ve en bağımlılık yapıcı bağı haline gelmişti. Yıllar süren bir mücadele, tutku ve fedakarlık dolu bir ömür... Ela ve Can, kalplerinin kendilerine dayattığı bu benzersiz kurala rağmen aşklarını korumaya çalıştılar. Ancak Ela, kalbini hayatta tutan bu mucizevi bağın, günün birinde o son dokunuşla kesileceğini biliyordu. "Onunla atan bir kalbin sessizliğe büründüğü o an, her şeyin sonu olacaktı." Aşkın fiziksel bir bedeli olsaydı, ödemeyi göze alır mıydın?

Geçmişin gölgesi üzerimizde. Ve bu kez, gölgeyi yaratanlar sadece kurbanlar değil. Sara, onu hayatının en büyük tehlikesine sürükleyecek bir sırrı taşıyordu. O sır, bir gölge gibi peşini bırakmıyordu, ta ki o gölgeyi görmezden gelen tek adamla, Ayhan'la tanışana kadar. Ayhan, acımasız ve zekiydi; bağlanmaya karşı yeminli, karanlık bir sırla çevriliydi. Sara'nın karmaşık dünyası, Ayhan'ı kendi tehlikeli oyununa çekiyor, iki yaralı ruhu, kimsenin bilmediği bir tehlikenin ortasına sürüklüyordu. İkisinin arasındaki bağ, sınırları zorlayan, şiddetli ve karşı konulamaz bir bağımlılıktı. Ama Sara'nın karanlığı ve Ayhan'ın sert sınırları, onları bekleyen gizemin sadece başlangıcıydı. Bu hikaye, hayatta kalma arzusu ile tehlikeli bir aşka duyulan çekim arasında sıkışıp kalmış bir kadının öyküsü. Gerçeğe dokunmaya cesaretin var mı?