"Özür dilerim." "Dileme.Ben özür diliyor muyum? Sana köpek gibi aşık olduğum için senden özür diliyor muyum?" *** O benim öğretmenimdi, bana nasıl güzel sevilir o öğretti.

Küçük kız ağlıyordu. adı Annaydı. Bir fısıltı duyar gibi oldu. aldığı darbeyle yere yığıldı. gözlerini açtığında kendini bir odada buldu...

İkiz kardeşinin, en yakın arkadaşına aşık olan, onunla uzun süreli bir birlikteliğin ardından terkedilen ve hayatı alt üst olan bir kızın hikayesi. Hayat her zaman iyi şeyler sunmaz karşımıza. Bazen ağlamamız gerekir, bazen gülmemiz. Ve işin garip yanı siz birilerine ağlarken yardım edersiniz fakat onlar gülerken unuturlar sizi. Ama elinizden gelen bir şey yoktur, çünkü zaman size; sizi unutanı unutmanız gerektiğini öğretir. Zaman gerçekten herşeyin ilacıdır. Ve öyle hafiftir ki eli, yaralarınız sarılırken farkına bile varmazsınız. Ta ki yaralarınıza sebep olan kişileri görünceye kadar. Artık onların hayatınızda yeri olmadığını anlarsınız. Eğer hala zamanın bir ilaç olduğuna inanmıyorsanız, buyrun derim, bu kitapta uzun bir yolculuğa ne dersiniz ?

Her gün ona karşı demir zincirlerle bağlanırken elimden hiçbir şey gelmiyordu. Hayatım bana bir tür oyun oynuyordu ve ben buna engel olamıyordum. Herşeyden habersiz içimde büyüyen bu bağa anlam veremezken onun hem hastalığım hem ilacım olduğunu farkettim. Başıma gelenlerden sorumlu olan ne o ne bendik ama tek bir gerçek vardı. Her ne olursa olsun Emir benim kaderimdi... Hiçbir zaman kopamayacağım tek seçeneğim...

Aşk hiç bu kadar karanlık olmamıştı... Bir tarafta zenginlik ve lüks içinde yaşayan Buket, bir tarafta herkesin korktuğu, tehlikeli ve insafsız Kağan! Buket'in hayatı babasının iflasıyla değişir ve eski kusursuz günlerini İzmir'de bırakarak zorlu bir yaşam süreceği Ankara'ya taşınmak zorunda kalır. Buket, çevresine ve yeni başladığı liseye uyum sağlamaya çalışırken öyle büyük bir hata yapar ki her tavrıyla belayı temsil eden Kağan'ın tüm dikkatini üzerine çeker. Hiçbir sınır tanımayan Kağan, Buket'e olan öfkesini göstermekten geri durmaz. İkisi de birbirinden ölesiye nefret ederken, kaçınılmaz sona doğru adım adım yaklaşıp kendilerini imkânsız bir aşkın içinde bulurlar. Tehlike, bir gölge misali Buket'in üzerine çöktüğünde, Kağan'ın ürkütücü karanlığını aşkıyla aydınlatabilecek mi? Yoksa etrafını saran karanlığa yenilerek ruhunu siyaha kaptırıp yok olup gidecek mi?

Kendisini kaçıran adama bağlanan mal bir kız, ve kaçırdığı kıza aşık olan bir gerizekalının hikayesi.

Çaresizlik vardı üstümde. Yanlızlığın dibine batmıştım adeta. Bir yandan anne ve babamın yokluğu, Bir yandan dostumun kazığıyla kaybettiğim yiğitin yalvarışları. Tek dayanağım kardeşlerim Ve Poyrazdı. Sahi Poyraz Beni Ayakta Tutanlardandı Dimi ? Peki Ya Şimdi Nerdeydi ? Karanlığa bulanmıştı Gökyüzü. Bulutlar Bile Anlamış Ağlıyorlardı Halime.

Şarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters dönüyor. Hep ters mi döneceksin Dünya, yoksa bir güneş batımında hayatıma yeni bir yön verebilecek misin? Rotayı sen mi çizeceksin, elçin mi çizecek? ••• 'Ağlayınca gözlerin kızarıyor, gün batıyor. Yine de ağlama. Gerekirse yakarım dünyayı. Hiçbir şey senin gözlerinden daha güzel batıramaz güneşi.'