serkankuyu
Aydınlık yüzünü karanlığa teslim ederken sokak lambaları yeni yanıyordu. Etrafı sis kaplamış, gökyüzünden yer yüzüne firar edercesine tüm nesnelerin üzerine çöküvermişti bir anda. Aras sokağın başına baktığında ne gelen vardı ne giden. Az önce top koşturan çocukların sesinden de eser yoktu. Sisle beraber bir sessizlik hakim olmuştu. Cebinden bir sigara çıkardı. Uzun süredir pantolonunda kalan sigaranın kırıldığını fark etti, izmaritinden koparıp tütünü boşattı sağlam kalan tarafını monte edip hava alan bir tarafının olup olmadığını kontrol etti. İki fırtlık içimi olan sigarayı ağzına götürdüğünde arka cebinde dünden kalan bir kibrit kutusu olması gerektiğini hatırladı. Yokladı ama bulamadı. Ağzında sigara, cebinde asılı kalan eliyle tekrar baktı sokağın diğer ucuna. Acilen yakılması gereken nikotin ihtiyacına karşılık birkaç derinden nefes alınca sağ omzundaki kurşun yarasının canını yaktığını fark etti. Kanlar ise parmaklarının arasından akıp giderken yere düşen damlaları sayıyordu. Her saydıkça kini, öfkesi artıyor, sigarasını yakamadığı için kendisine kızıyordu.
"Sana çakmak taşı diye kaç defa söylemeliyim ahmak herif. Şimdi nereden bulacağım ateşi?"