The Red river pack was the second most strongest packs alive. All of their wolves were strong, but little did they know Cassie, the wolf they abused verbally, physically, and emotionally, will escape. It would be a difficult task but when she leaves she quickly regrets it to be met with the most beautiful, man ever. Soon she discovered he was the alpha of the highest pack in the country, the Black Forest pack, and her mate. 'Unloved Mate' Copy Right© 2014 - All Rights Reserved Copy Right: This story. "Unloved Mate" , is copyrighted under Copy Right, Designs and Patents Act 1988. This includes all chapters, prologues/epilogues and associated content. Any unauthorized copying, broadcasting, manipulation, distribution, or selling of this work constitutes as an infringement of copyright. Any infringement of this copyright is punishable by law. Any links, images, brand names or otherwise copyrighted material, and is not covered by my copyright. No copyright ©

I've been tortured and beaten down my whole life. Every time I fall asleep the Nightmares will follow me, haunting me till my death. Scars and pains covers my body and my heart but can I escape for their so place called prison? Can I survive outside these walls which is basically all I know. I open my eyes to see a big hole in my rags not like there weren't more. Note Sarcasm. He howls loudly in fact...I must be in his territory. "Mate" He growls shifting to his human form.

When the 18 year old run-away stumbles upon one of the strongest Alpha's in the country after mere days of independance, she isn't the happiest person in the world. Striving for her own independace whilst hiding from her family under an Alpha's roof wasn't excactly what she planned. But, when people begin to catch up to her she finally finds herself happy to be under the Alpha's protection. ¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤ Author's note: I'm not the best at summaries, but I hope you give my story a try :) Highest Ranking: #12 in werewolf Thank You :)

non-au. evren üç defa harry’ye louis konusunda şans tanıyor ve bir defa, şansa falan ihtiyacı olmuyor.

au. louis daha önce aşık oldu ama asla skinny jeanlerine, fazla büyük kazaklarına ve cage the elephant albümlerine olduğu kadar değil. daha önce bir şeylerden nefret etti ama asla, youtube’da birkaç defa tıklanmış olan favori indie gruplarını aptal radyo programına çıkarıp ünlü eden harry styles angutundan ettiği kadar değil. tüm bunlar garip değil çünkü merhaba, louis hiç de hipster değil.

“parabolün tepe noktasını bulmak için türev aldığımda hep aklıma geliyorsunuz, bay styles. sizin de maksimum ve minimum noktalarınız var mı? hangi kritik noktalarda kırılıyorsunuz, kaç defa yapıyorsunuz bunu? maksimum sertliğiniz ne kadar bay styles? -louis xxx” ya da; au. louis, harry ve diğerleri daha doğmadan ruh eşlerinin belirlendiği bir dünyada yaşıyorlar. ve bazen ruh eşi olmak bile dramayı uzak tutmaya yetmiyor. özellikle bu ruh eşi fazla gıcık ve fazla seksi matematik öğretmeni bay styles’dan başkası değilse.

“Ben Zayn,” dedi sonunda. Gözlerimi irice açarak bana uzattığı ele baktım. Ne yapmak istiyor olabilirdi? Boğazımı temizleyip, bir şekilde ona iyi görünmeye çalıştım. “Ben de, Effie.” Anlam veremediğim elini boşta bekletmek yerine uzanıp, kucağımda birleşmiş ellerimden tekini tuttu. “Seninle oynayabilir miyim?”

“Kendimi öldürmek istiyorum,” ses Louis’yi önemsemeden tekrarladı. “Çünkü onun kendisini öldürmek istemesine sebep oluyorum.” “Öyle bir şarkı var.” dedi Louis alayla. “Ne yapacağım?” “Kendini öldür.” diye cevapladı Louis, tereddütsüzce. Ya da; Highschool!AU. Louis asla seksle ilgili telefonlar almayan bir telefon seksi operatörü ve aynı zamanda ona hayatı cehennem etmeye kararlı zorbasıyla başı belada bir lise öğrencisi, Harry o zorba ve aslında sadece Louis’nin ondan bahsederken kullandığı bir sürü şey daha.

Harry yürüyebilen her şeyi düzmüyor. Louis en yakın arkadaşı söz konusu olduğunda umutsuz ve platonik değil. Hem de hiç.

İlk defa nerede, ne zaman tam bir karşılaşma-tanışma yaşayacağımızı çoktan belirledim. İkincisini. Ve üçüncüsünü. İlk randevumuzu binlerce defa prova ettim, elbette aylar önce satın aldığım kıyafetlerle. Onun ilk sevgililer günü hediyesini çoktan aldım. İrlanda aksanını konuştuğumda kimse bana dönüp; “Hey sen, aptal İngiliz!” diye bağırmıyor ve yemekler başta olmak üzere onun diyarı hakkında her şeyi biliyorum. Tıpkı onun gibi.