Beatrica...genç yaşta kötü olaylar yaşamış yorgun kız. Ve onu kurtaran en yakın arkadaşının sevgilisi Louis Tomlinson. Louis gittikten sonra yıkılan Beatrica Niall ile güçleniyor. Peki sonra? Kapıyı suratımda ki kocaman gülümsemeyle açtım, yerdeki çantama uzandım. ''Evet tatlım nereye gidiyor-'' Kelimelerim boğazıma dizilmişti. Karşımda gördüğüm kişi o olamazdı. Değil mi? Çantam bedenimden önce yerle buluştu. Sonra kulaklarımda yine o ses. ''Sen iyi misin?'' İtiraf ediyorum..... Buraya yazacak düzgün bir şey bulamadım. Ama okuyun pişman olmazsınız. Larry Shipper sözü! Bunu neden yazdım bilmiyorum sadece saçmalıyorum. İyi okumalar! Louis Tomlinson hikayesi. Beatrica Mckey.

Kendimi bile bilmez halde giderken sakin ama bir o kadar sert bir şekilde kolumda bir el hissettim.Yüzünü yüzüme doğru yaklaştırıp aynen şöyle dedi ''Aklımdasın''.Ben ise keşke yüreğinde olabilseydim diye düşündüm.

Gözlerini açtı ve benim gözlerime kenetledi. O mavi gözleri... Beni öldürüyordu. Sadece bana bakmasıyla içimde büyük bir huzur oluşuyordu ve bu çok güzel bir histi. Kendimi onun kollarına bırakmak istedim ama bunu yapmayacaktım. Ondan olabildiğince uzak duracaktım. Çünkü.. Çünkü o bana zarar vermişti. Her yönden... Yıpranmamı sağladı ve kalbimi parçaladı. Ama o parçalanan kalbim, sadece bir bakışıyla sonsuza dek parçalanmayacakmış gibi düzeliyordu. O, beni büyülüyordu. Ama buna bir son vermeliydik. Son sözümüz 'Elveda.' olmalıydı. 'Seni seviyorum.' değil....

Bu bir armağandı.Kendimi bilmeden iki dünya arasında bir adamın kollarında bulmuştum.Bizim aşkımız araftaydı.Ne soğuktu ne sıcak.Ne tam anlamıyla vardık ne de yok.O ne tam anlamıyla bana aitti ne bir başkasına.Tek bildiğim şey onun için ölmeyi göze alabileceğimdi.Bir ölü için ölümü göze almak.Bizim hikayemiz tam olarak burada başlıyor,hiçliğin ve gerçeğin arafında.