aşağıya bakmadan, uç da gel / kaisoo
Aman yarabbi, dedim içimden, işte şimdi sıçtık.
Aman yarabbi, dedim içimden, işte şimdi sıçtık.
''Biz niye evleniyoruz o zaman?'' Tahmin ediyordu aslında akışı da nereden bilsin bir yol bulur öyle gelir alırlar onu sandı. Yurtdışına kaçırırlar belki? İllegal bir yöntem önerirler? Jongin iç çekiyor. Sıkıldı. ''Çünkü ısırdık ya birbirimizi'' diyor.
Enemies to lovers, Slow burn, LGBT+, Drama ve türlü türlü entrika... - Goryeo yarım adasında gün geçtikçe hayat koşulları zorlaşıyordu. İki imparatorluğun hükmettiği bu toprak parçası yakında milyarlarca insanın mezarı olacaktı. Bunun için, acilen önlem alınmalı ve bir şekilde yaklaşan kanlı gelecek değiştirilmeliydi...
Chanyeol, özlemini duyduğu denizlere kavuşmuş, kardeşleri olarak gördüğü bir tayfanın parçası olmuş ve hayatının aşkıyla tanışmıştı. Onun için her şey yolunda gidiyor gibi gözüküyordu ama gerçekten öyle miydi? *Bu hikaye treasured hikayesinin devamıdır.
Chanyeol hayatı boyunca korsan olma hayalleri ile yaşamıştı. Sonunda fırsat bulup hayallerini gerçekleştirmek için adımlar atmaya başladığında kendisini koca bir maceranın ortasında bulacaktı. Bu ona orta boylu minik bir kaptan tarafından kılıcının ucunda sunulmuştu. "Ne yani? Ben..." Kaptan omzunun üstünden Chanyeol...
''Kandrakar'ın kalbi. Kandrakar'ın kalbini bul, Sevgili Kyungsoo. Ancak Kandrakar'ın kalbi sana bilmediğin sözler söyleyebilir, ancak o, Sevgili Kyungsoo, ancak o; bir ömür, vakitli ve vakitsiz, dokunaklı ve bayağı, yokluğunun ıstırabını şah damarında duyumsadığın ruhu çok sevgili dudaklarından üfleyebilir. Söz kendin...
''Siktirsin oradan.'' Sinir bozucu bir gülüş bırakırken derince solumuştum. ''Büyücüyüm ben.'' ''Eee?'' demişti o da bana, gözlerinde ukala bir bakış vardı, yumurta kırmaya dönmeden hemen öncesiydi. ''Herif de tanrı, ne olmuş yani?''
Venüs'ün kitabıdır, o dönene kadar bu hesapta geçici olarak bulunmaktadır.
İkimiz de dengesizdik, hırçındık, birbirimizi yaralamaktan başka bir şey yapmıyor, öpmekten başka iyileştirme yolu bilmiyorduk. Jongin benim ilk şiirimdi, ilk şarkımdı, ilk kavgamdı, en büyük yaramdı. Kırk dikiş gerekirken gözüm gibi sakladığım yaramdı. Sağımız solumuz belli değildi. Jongin benim sol yanımdı. *** //ka...
kımıl kımılım. çünkü kımıl kımılım ben.
kederli bir akşamdı. biraz içmiştik, biraz da sarhoştuk. hepsi buydu. /me earl and dying girl filminden uyarlama fikriyle yola çıkıp esinlenme olarak yolunu tamamlamış bir fictiondır, tamamen bağımsız olsa da bazı bazı hatırlatma hissi yaşatması bundandır./
gitmek mi yitmektir kalmak mı artık bilmiyorum yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirdiğine. bilemem, belki bu yüzden ben sana yanlış bir yerden edilmiş bir büyük yemin gibiydim. beni hep aynı yerimden yaralayan o eve yine de döneyim döneyim istedim. ah benim sesimle söyle...
"umarım birgün yollarımız kesişir ve bir kutu yoğurdu paylaşabiliriz." //mary and max//
''Neden ağladığımı biliyor musun?'' der tatlı tatlı, o hep tatlı tatlı konuşur sevgilim. ''Çünkü ereksiyon olamıyorsun.''
''bu ay çöreği çok çirkin'' ''kaderi bu sana benzettim'' ''aya yani'' ''gece güneşini tercih ederim''