Bir yazar düşünün ki tek hedefi intikam...Bunun için yazdığı kitabın gerçekleşmesiyle ise tek hedefi sonsuz güç... Bir genç düşünün tek hedefi annesini durdurmak yeni bir karakterler yaratmış olsa bile... İki koruyucu düşünün tek hedefleri kralı durdurmak... Savaşlarla,düşmanlıklarla,akla almayacak olayların arasında aşkı için savaşan üç çift düşünün Doğa & Ayaz :birbirleri için aşkları için birbirinden vazgeçebilecek olan iki kişi Güneş & Gökalp :Aşk acısı çeken bir kız,sevdiği kızı geri kazanmaya çalışan bir erkek.Birbirini seven iki kişi Azra & Umut :Uzaklığa rağmen aşkından vazgeçmeyen iki kişi düşünün... Kötü sonlu gerçekleşmek üzere yazılmış bir kitap sihirli bir dokunuşla değiştirilir.Ancak sonunu kimse bilmiyor.Peki bundan sonra ne olacak?

"Selim" "Sadem." "Neyi anlamış oldum biliyor musun?" "Neyi?" "Dünyaya bir daha gelseymişim, yine seni severmişim." × 🍓 × Unutmaya mahkûmdu Sadem.Beynine yerleşmiş olan tümör acımasızca yutuyordu tüm anılarını.Unutmak istemiyordu.Anılarını,ailesini,evini,arkadaşlarını...En önemlisi de uzaktan sevdiği adamı. Unutmak istemediklerini kağıtlara sığdırdı kendini hatırlamak için.Aklında yoktu defterin sevdiği adamın ellerine,yüreğine değeceğini. Ve sıfırdan başlama zamanıydı Sadem için. -Dikkat! Bu bir yürek sancısıdır, benim yürek sancım

Özgür(Toprak) sadece toprak ve kum zeminde görünebilen bir gençtir. Hayatın ona verdiği bu farklı özelliğe alışmaya çalışır. Farklı bir hayat çoğu insana çekici gelse de o normal, sıradan bir yaşam arzusuyla yanar tutuşur. Ve bir gün normal bir insana aşık olur... Toprak Adam'dan: Hoş geldin hikayemize sevdiğim. Korkma, korkma benim Toprak, arala artık şu sayfaları da geçmişimize bakalım seninle . Hemen üzülme öyle geçmişe geç-miş dedim diye. Alıngaçlarını açmadan beni bir dinle, kalbine demir kaplı zırhları da bürünmeden ama olur mu? Ben sana burada geçmişi bildiklerini ve bilmediklerini üşenmedim sayfalarca anlattım. Sen de üşenme oku beni. Gözlerin yorulur başka bir diyara dalar, kanlanır ya da yaşlanırsa usulca kaldır beni, bir kenara koy inan sana alınmam. Ama sonra yine oku hikayemizi okudukça öğren gerçek beni ve senin bende uyandırdığın hisleri.

Kaybetmeyi göze alanlar, işte onlar daima kazanırlar. Evren onları bir araya getirdi. Ve onlar kendi hikayelerini yazıyorlar.

Her hayat, bir yoldur. Her yol bir seçim, kaderdir. O, ailesi ve mafyalar tarafından henüz iki yaşında karanlık yolu seçmek zorunda bırakıldı. Savaş, mafyanın önderi Polat'ı babası, kızı Tutku'yu da kardeşi bilirken bunların hepsinin palavradan ibaret olduğunu öğrendiğinde acı bir gerçekle başbaşa kalır. O, yıllar sonra mafyaların yanında büyümesinin altında yatan, on beş yılın üzeri kanla örtülü sırlarını bir bir öğrenince, mafyayı çökertme planları kurar. Üstelik tesadüfen tanıştığı kız, Dolunay, önce başına bela açar, daha sonra Savaş'a mıknatıs gibi yapışır. Savaş, sizce Dolunay'ı umursamayıp ondan uzaklaşacak mı? Peki ya Dolunay'ın ona geçmişini anlatmasıyla her şey farklı bir hâl alırsa? İntikam çanları ikisi için çalarsa?   Hayatını intikam almaya adamış bir gencin hikayesi...

''Küçükken etrafında ki herşey büyük olduğu için söylediğin o cümlelerde kocamandır. ''Senin için dünyayı yakarım'' der, aslında kibrit bile çakamaz. ''Senin için canımı veririm'' der , çünkü o zamanlar ölüm bile oyundur. Eğer hala küçüksen hala büyümediysen küçükken söylemiş olduğun o lafların altında ezilirsin, bazen öyle olur. Ama bir gün bi arkadaş çıkar karşına öleceğim der ölür. Çünkü oda senin gibidir , hala küçüktür. Kardeşlik cezadır bazen , borçtur, yüktür, mecburiyettir, vefadır. Kardeşlik zordur...'' Aşkın ve nefretin, dostluğun ve düşmanlığın, iyiliğin ve kötülüğün en uçlarda yaşandığı bir hikaye...

Çocukluklarından beri ayrılmayan ikili Su ve Kumsal Hep kendi hallerinde takılan sıradan kızlardır... Okullarına yeni gelen öğrenciler sayesinde Hayatlarına bir renk gelecek ve sakin olan hayatlarının aksine Her gün yeni macera ve entrikalara şahit olacaklardır. Bunun yanı sıra gerçek aşkta kapıya dayandı sanırım! ******* -SERRABASGEDİK7-

Mısra, erkeklerin dünyasında bir çiçek... Güç dengeleri arasında her şeyden habersiz bir kurban. Yaşadığı korkunç bir olayın, tüm hayatını değiştireceğini bilmeden ayakta kalmaya çalışan güçlü bir yürek... Aşk onu takip ediyordu tıpkı günahlar ve günahkarlar gibi... Her kaçış bir yakalanış ve her yakalanış bir kaçıştı artık onun için... Mısra aşkın ve korkunun satırlarıydı artık...

Kirpikleri ıslak bir kadını sevdim ben; yaralı, yıpranmış bir kadını. Başkası gibi masum ve saf bir kız çocuğunu değil, acılarının altında ezilse bile ıssız bir sokakta başı dik yürüyen kadını sevdim. Ben bir kadının kalbinde yara açtıktan sonra merhem sürmedim; yaralarına merhem oldum, yaralarını yinelemek için değil, sevgimi yinelemek için yanında oldum. Sokakta yürürken kendi halinde, siyahlara bürünmüş, dışarıdan yanına yaklaşılmasına izin vermeyen ama en çok da yabancılara ihtiyaç duyan kadını sevdim; cıvıl cıvıl renklere bürünmüş, gülümseyen bir kadını değil. Bedenime değil, varlığıma ihtiyaç duyan bir kadını; sırtında taşıdığı yüklere rağmen dik yürüyebilmesiyle sevdim. "Ve okyanustan bir adam, karanlığın kadınına aşık oldu."

Babasının küçük yaşta nedensiz bir şekilde terk ettiği kızı Azra, babasının terk edişinden sonra bundan baya etkilenmiştir ve mesleğini buna göre seçmiştir. Kendisini annesine bakmakla sorumlu hisseder. En olmadık zamanda karşısına yakışıklı bir adam çıkar. Onun da annesi küçük yaşında bir araba kazasından sonra komaya girmiştir ve bir daha uyanamamıştır, ama o hiçbir zaman umudunu kaybetmemiştir. Babası onun suçu olduğunu düşünür ve çocuğuna hiç yaklaşmaz. Demir bundan çok etkilenir ve kaç sene boyunca hayatına kimsenin girmesine izin vermemiştir. Azra, Demir'e iyi gelmeye başlar ve ayrılmaları zorlaşır. Azra ondan ne kadar uzaklaşmak istese de bunda başarısız olur. İki seçeneği vardır: Ya Demir'i seçecek ya da annesi için hayalindeki işi için başka şehire gidecek. Azra&Demir Demir mi yoksa annesi için yapacağı hayalindeki iş mi?