My Space
7 stories
İkinci Tekil by antided
antided
  • WpView
    Reads 97,692
  • WpVote
    Votes 7,917
  • WpPart
    Parts 61
İdil, çok küçük yaşta ailesi tarafından terk edilmiş bir kızdı. Verildiği yurtta da, yurttan ayrıldıktan sonraki hayatında da bu terk edilmişlik onun hayata bakış açısını değiştirmişti. On dokuz yaşına geldiğinde İdil hala hayata karşı sert bariyerler koyan, yaşamaya çalışırken aslında yaşamanın ne olduğunu unutan bir vaziyetteydi. Ancak hayatına girecek olan mucizelerden habersizdi. Çünkü o mucize, Toprak ve sevdiklerinin ta kendisiydi. İdil, Toprak adında bir gençle tanıştığında onun hayatını şekillendireceğini bilemezdi. Çünkü Toprak genç kız için sadece kendi yaşayamadığı mutlu aile tablosunun bir parçasıydı. İdil'in ise o tabloda bir yeri yoktu. Ancak işler Toprak için öyle değildi. Çünkü o, İdil'i de çoktan ailesinden biri yapmıştı ve sadece kendisi değil, arkadaşları da onu bu ailenin bütünleyicisi kabul etmişti. Her şey güzeldi. Ancak hiçbir şey daima güzel süremezdi. Her şeyin başında İdil bir 'tek'ti. Ta ki bir 'ikinci'ye rastlayana dek. Hikayenin sonundaysa İdil, artık hiç kimse değildi. İdil bile değildi. Yine de emin olduğu tek bir şey vardı. O sıradan biriydi. Bir gece ansızın ona çarpan adam da öyle. Fakat hikayeleri, hiç sıradan olmayacaktı. * Her insan bir hazinedir. Yalnızca o hazineye ulaşmak için kalbi kazmak ve ruhun derinliklerine ulaşmak gerekir. 26.06.2019
İki Sıfır Sonsuz Eder by antided
antided
  • WpView
    Reads 36,675
  • WpVote
    Votes 3,458
  • WpPart
    Parts 58
Atlas'ın çok sevdiği dostlarıyla sürdürdüğü yaşantısı aşkın hayatına toslamasıyla değişir ve güzelleşir. Her biri kendi halinle yaşayan ve birbirlerine derin bağlarla bağlı beş arkadaş kendilerini bir anda aşkın çemberinde, gençliğin sarhoşluğunda bulur ve bulutlar üstünde yürümeye başlar. Genç, dünyaya umutlu gözlerle bakmakta olan Atlas ve dostları başta bu aşkın sarhoşluğunu yaşasa da kaderin kendileri için başka planları vardır. Bundan on sene sonraki Atlas ise kendini geliştirmiş bir iş adamıdır ama bir parçasını geçmişte unutmuştur. Artık onun hayatında umutlara değil gerçeklere yer olsa da bir yanı geçmişte bıraktığı insanlar yüzünden daima eksiktir ve günün birinde terk ettiği şehre tekrar yolu düşer. O şehre gittiğinde ise geçmişi bir tokat gibi yüzüne çarpacaktır. Üstelik o ve arkadaşları kendilerini bir anda geçmişi arkasına almış bir oyunun perdesinde bulacak ve kendilerine notlar gönderip geçmişi eşeleyen gizemli birinin aydınlattığı yolda saklı kalanlara ulaşacaktır. Tüm bunlar olurken ise fırtına gibi gelip geçen bir sevgilinin hayaleti Atlas'ın ensesinde olacaktır. * Bazen en büyük intikamlar öldürmeden ve ölmeden alınanlardır.
Belirsiz Sonsuzluk by antided
antided
  • WpView
    Reads 15,111
  • WpVote
    Votes 1,578
  • WpPart
    Parts 61
Duru, sıradan bir yaşantıyı sürdüren kendi halinde bir doktordu. Kendisinden uzakta yaşasalar da çok sevdiği bir ailesi, evlenmek üzere olduğu bir nişanlısı ve birkaç tane de arkadaşı vardı. Bazen hayatın tekdüzeliğinden yakınsa da genel olarak bu işleyişten memnundu. Fakat günün birinde çalıştığı hastaneye yaralı olarak getirilen bir akıl hastası, onun tüm hayatını değiştirecekti. Çünkü Duru bu hastasıyla tanıştığında aslında hiç tanımadığı diğer benlikleriyle de tanışmış olacaktı. O artık sadece Duru değildi. O Hazan'dı, Okyanus, Evren, Su ve Aden'di. Duru olmaya dönmek içinse tüm bu benliklerini içindeki asıl kendini bulması gerekecekti.
Birinci Tekil by antided
antided
  • WpView
    Reads 369,922
  • WpVote
    Votes 24,949
  • WpPart
    Parts 65
Dora'nın hayatı on sekizinci yaş gününde, tek dayanağı olarak gördüğü ağabeyi Doruk'un aniden ortadan kayboluşuyla geri dönülmez bir şekilde değişir. Doruk arkasında hiçbir iz bırakmadan yok olurken ondan geriye kalan tek şey kağıda aceleyle yazıldığı belli olan bir nottur. Doruk bu notta bir adres yazmış ve kız kardeşinin bir an önce oraya gitmesini istemiştir. Dora onu bulmak umuduyla o adrese gittiğinde karşısında ağabeyini bulamaz ama gördüğü ona tamamen yabancı insanlar, tüm hayatını Dora'nın habersiz olduğu ortak geçmişleriyle değiştirecektir. Çünkü Dora, yıllardır olduğunu sandığı kişi olmadığını öğrendiğinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Gerçek kimliğini ararken, benliğini bulmaya çalışırken yaşadıklarıysa onun en büyük imtihanı olacaktır. Zira Dora, olmaması gereken birine aşık olacak ve ondan saklamak zorunda olduklarının ağırlığıyla mücadele ederken bir darbe de sevdiği insanlardan yiyecektir. O herkes için artık bir mücevherdir ama her mücevherin ışıltısı bir gün sönebilir. * Bazen insanın kendini bulması için çok şey kaybetmesi gerekir. Hatta kendini bile.
Zamanın Üçüncü Tekili by antided
antided
  • WpView
    Reads 215,546
  • WpVote
    Votes 16,619
  • WpPart
    Parts 69
Batı için hayatındaki en değerli varlık, ikizi Doğu'ydu. Doğu, ikizine en az ismi kadar zıt bir karaktere sahipti ama onun deyimiyle diğer yarısıydı ve o olmadıkça bir yanı hep buruktu. Ancak beraber verildikleri yurtta bir gece çıkan yangın her şeyi altüst etmişti. Çünkü büyük yangından sonra Doğu ve Batı'nın yolları ayrılmış, kader ikisini farklı yörüngelere savurmuştu. Bundan seneler sonra, Doğu evlat edinildiği mükemmel aile tarafından iyi yetiştirilmiş bir delikanlı olmuş; hep hayatın güzel tarafını görmüştü. Ancak Batı için aynı şeyler söz konusu değildi. O, yangından sonra evlatlık verilen ikizini bulmak için kaçmış, kaçarken belanın ta kendisi olan huysuz bir adama rastlamıştı. Böylece Batı, günah çukurunun ortasına daha on yaşındayken batmıştı. Zamanla kendisini büyüten adamı ustası olarak kabullendiğindeyse hayatın kötü yüzüyle tanışmaya istemeden de olsa boyun eğmişti. Zira o, Doğu kadar şanslı değildi. Hiç olmamıştı. Fakat kader yeniden buluşmaları gereken vakti yazdığında roller değişmişti. Doğu; Batı'nın yönettiği bir hırsızlık çetesine dahil olmuş, Batı gücü avuçlarının arasına almıştı. Şimdi sıra, intikamındaydı. Bu yolda öğrendiği gerçekler ve yaşayacaklarıysa onun için ölüme biletti. Batı artık cehennemin ta kendisiydi, Doğu ise cehenneme kendi ayaklarıyla gidecekti. Bu, onların hikayesiydi. Peki sevgi, her şeyi yener miydi? * İntikam en çok sahibinin canını acıtır.
SOĞUK GİZ by antided
antided
  • WpView
    Reads 182,556
  • WpVote
    Votes 13,792
  • WpPart
    Parts 59
Mira Çağan sıradan bir hayata sahip, sıradan bir genç kızdı. En azından; bir gece, kim tarafından çıkarıldığı veya nasıl çıktığı bilinmeyen bir yangında yüzünü kaybedene kadar öyleydi. Her şey bir yangında kaybolmadan önce Mira huzurlu ve mutluydu. Çünkü hayatında çok sevdiği bir babası, yakın arkadaşları ve aşık olduğu bir sevgilisi vardı. Aylar sonra, göz dağı vermek amacıyla yangın gecesi kendisini şuursuzca kilitleyen Rüya'dan intikam almak için Derin ismiyle farklı biri olarak döndüğündeyse birkaç ay ömrü kaldığından Mira'ya yakışmayan acımasız oyunlara yeltenmek üzereydi. Ancak hiçbir şey, planladığı gibi gitmeyecekti. Eski sevgilisinin yanarak öldüğünü bir türlü kabullenemeyen Giray, o bambaşka biri olarak tekrar hayatına girdiğinde Rüya ile sevgiliydi, Onur aylar önce gitmişti. En yakın arkadaşı Duru, geçmişte Mira'dan bile sakladığı gerçekleri Derin'e anlatmış, yangının olduğu gece kendisine yardım eden gizemli arkadaşı Sarp yalancı kimliğiyle işleri karıştırmıştı. Ayrıca bir gün telefonuna tanımadığı bir numaradan gelen tuhaf mesajın sahibi onun kurmaca hayatını gün geçtikçe daha da batırmıştı. İşler, onun için kelimenin tam anlamıyla bir çıkmazdaydı. En kötüsü; Derin, Mira'yı gömüp kendisini doğuran o yangının yalnızca bir kaza olduğundan artık o kadar da emin değildi. Peki katili peşindeki adam mıydı? Sahip olduğu yeni yüz aslında kime aitti? Seneler önce kendisini terk eden annesi neredeydi? Sığındığı Sarp, gerçekten de tanıdığı gibi biri miydi? Ve son olarak; giriştiği gizli ve tehlikeli oyununda, Giray'dan vazgeçmek bilmeyen kalbine her şeye rağmen hakim olabilecek miydi? Hiçbir şey, sanıldığı kadar basit değildir. * 09.03.2016
SAHTE SİYAH by antided
antided
  • WpView
    Reads 740,506
  • WpVote
    Votes 38,901
  • WpPart
    Parts 66
01.12.2015 Yankı Sonat, sıradan bir kızdı. Mükemmel değildi, hiçbir zaman olmamıştı. Yankı'ya göre hayat toz pembe bir masal sayılmasa da o hep kalbinin ilkelerine göre hareket etmiş ve sert bir rüzgara kapılmıştı. Belki de sadece böyle olsun istemişti. Çünkü o yalnızdı, daima hor görülmüş ve birileri tarafından kırılmıştı. Yaşama tutunmak için tırnaklarını geçirdiği duygular onu bambaşka limanlara savurduğundaysa Yankı, hayatına dokunan ve gerçeklerini tepetaklak eden biriyle alabora olma riskine rağmen değişmek istemişti. Değişmişti de. O artık eskisi gibi iyi kalpli değildi. Uğruna göze aldığı her şey, sevdiği adamın günahıyla katrana bulanmış ve Yankı'yı siyaha adamıştı. Oysa bilmediği bir şey vardı: Tüm renkler, gökkuşağının karanlık yüzündeydi ve onun siyahı sahteydi. Hayatı gibi. Bora Aren Ateş de kötü bir adam değildi. Esip gürlemeyi, kırıp geçmeyi hiç sevmemişti. O geçmişinden kaçmaya çalışırken kaybolmuştu yalnızca. Gülmek istediğinde ağlatılmış, yaşamak istediği her an biraz daha öldürülmüştü. Zamanla çığlıklarını duyan olmadığını fark ettiğindeyse o da kalbini sağırlaştırmıştı herkese. Çocukken annesinin daima iyi biri olması gerektiği hakkındaki nasihatlerinden başka hiçbir şeyi yoktu belki ama o, tüm yaşadıklarından sonra iyi biri olamayacağına inanmayı seçmişti. İntikam almak istemişti. Kendi kalbine bile kulak tıkayıp almıştı intikamını aslında. Ancak sandığı gibi mutlu olamamıştı. Çünkü o nefretinin ucuyla tutuşturduğu kıza çoktan aşık olmuştu. Bunu anladığındaysa onu çoktan kaybetmişti. * Paletlerdeki tüm renkler siyah artık. Yankı'nın istediği, Bora'nın kirlettiği gibi. Onların artık bir rengi yok. Belki de sonunda renkler bile onları terk etti. O halde, şimdi sıra ölmelerde. * "O ve ben vardık. O gitti. Ve biz yarım kaldık."