"Bütün bunlar çok saçma. Kral öldü. Fakat biz hala yaşıyoruz. Tanrının ölümünü izlemiş kullarıyız." * Sıra dışı hiçbir güçten etkilenmeyen, hayatını kendini tanımaya adayan bir kız, Aklını sadece kendi çıkarlarına kullanan bir hava büken, Kalbi çocukluğunda paramparça hale gelmiş bir kanın efendisi, İntikam için yakıp kavuran, her gün acıya uyanan bir ateş yaratan, Başkalarının kuklası olmaktan bıkmış bir su saçan, Adaleti arayan ancak hiç bulamayacağını çok geç fark eden bir toprağa hükmeden, Gerçekleri zihninin derinliklerinde unutmuş, herkesin önünde titrediği bir ruh savaşçısı. Ve tüm bunların ortasında ise tanrı sayılan bin yıl hüküm sürmüş bir kralın ölümüyle boşalan taht; beraberinde acıyı, kederi, korkuyu, öfkeyi ve yükselişi getirmişti. Savaş kaçınılmazdı. Artık sıradanların, özel yeteneklere sahip altı ırkın ve canavarların her birinin tek bir istediği vardı: O tahta oturmak ve efsanelerde olduğu gibi tanrı olup sonsuz yaşamı elinde tutmak. Hepsi kendi çaplarında birer liderdi, yolları birleştiğinde ise lider olabilecekleri bir yer kalmamıştı.

Alanlar Elantris'in hayatını çalmıştı, diğer bütün çocuklar gibi. Vücudunu canlı bir deneye çevirmişlerdi, onunla birlikte Alanlarda olan diğer çocuklar gibi. Geçmişini unutturup onu denilen her şeye itaat eden birine çevirmişlerdi, çocukluğunda ailelerinden koparılan Alanlardaki çocuklar gibi. Umudun ne demek olduğunu unutturmuşlardı, çıkışın olmadığına inandırmışlardı. Elentris bu zamana kadar bunlara hep boyun eğmişti Ralph adındaki çocuk karşısına çıktığında şu ana kadar kapalı olan gözleri açılmıştı sanki, onlara eşlik eden Mike gibi.

Her Şey küçük bir kopmayla başladı. Gittikçe tizleşen bir ses gibi koptuğu an etrafı sessizliğe boğdu. Öyle sesliydi ki bu sessizlik kimse bunu evrenin bir hediyesi mi yoksa hatası mı olduğunu anlayamadı. Dört küçük çocuk bilgelerin kıyamet dediği zamanda üç farklı annenin rahminde beliriverdi. Soyut hallerinden somut hale, insan bedenine, büründüler orada. Yaşam, Zaman ve ikiz kardeşler Ölüm ile Sonsuzluk. Yüz binlerce boyutta olan bu kopma yüz binlerce farklı hikayeyi başlattı. Hepsi bambaşkaydı ancak hepsinin başı aynıydı. Her Şey, koca bir kainatın hikayesi. Evrenin, dört yaramaz çocuğunu insan bedenine hapsedip cezalandırma hikayesi. Viserys, Tobias, Madrigal, Ignor..

Herkesin çift yaratıldığı dünyada Karou, Ateş Krallığının tek varisiydi. Eğitimleri sert, duyguları bilenmişti. Yedi yaşında akademiye başladığında bile ateş hakkında çoğu şeyi biliyor ve yapabiliyordu. Hem yetenekli hem de hırslıydı, çıkabilecek her hangi bir savaşta en ön safada savaşacak askerdi ve yanında onu sonsuza dek destekleyebilecek üç arkadaşı vardı; Alice, Su tahtının varisi beş prensin de ablasıydı. Krallığı tarafından sevilen ve adaletli bir liderdi. Halmes, abisinin ölümünden sonra tahtta hak kazanmış Toprak prensti. Krallığı, ondan sadece birkaç dakika önce doğmuş akli dengesi yerinde olmayan ikiz kardeşinin tahta geçmesi durumunda tehlikedeydi. Aang, Hava kralının yedi çocuğunun en büyüğü ve tek oğluydu. Annesinin erkenden ölümünden dolayı hayatı kız kardeşlerine öncülük etmek ve onları korumakla geçmişti. 'Akademinin son yılında ise babası tarafından Karou'ya verilen önemli bir görev vardı, üç varisi de öldürmek.'

"Teknoloji ilerlemiş, artık kendi yapay zekaları ile düşünebilen ve karar verebilen robotlar yapılmıştır. Ama ne yazık ki teknolojinin ileri düzeyde olmasına karşın bilim insanlarının ve yardımcıları olan yapay zekalı robotlarının dahi bulamadığı ölümsüzlük, insanları tedirgin etmiştir. İnsanların ölümüne sebep olan ve çaresi bulunamayan bir hastalık da etrafta hızla yayılmaya başladığında artık insanlığın soyu tehlikeye girmiştir." Birkaç yıl sonra dünyayı çepeçevre saran bu hastalığa yakalanmayan insan sayısı iki elin parmaklarını geçmez olmuştur. İnsanlığa yardım etmek için gece gündüz çalışan yapay zekalı robotlardan biri olan JGT-4675 adlı robotun ortaya sunduğu fikre kadar insanlığın kurtulması için çare bulunamamıştı. - Son Nesil, rüyalarında kurdukları kendi ütopyalarında yaşarken aslında insanlığın soyunu devam etirdiklerini bilmiyorlardı. Fakat bu olaylardan 46.890 yıl sonra yaşanan büyük bir teknik hatadan hem Son Nesil'in gerçek sandıkları rüyalarındaki ütopyalar parçalanır hem de JGT-4675 adlı robotun bedeni. Son Nesil'i oluşturan on üç bin çocuk bir anda ütopyalarından ayrılıp uyandıklarında sadece birinin zihninde JGT-4675'in zihni yatıyordu... Kurtuluşları, nesillerinin devamı ve robotların lideri yok olmuşken, kimdi JGT-4675'in zihnine sahip olan kişi? Ölümsüzlüğü bilen kişi...

"İnsanlığın ikinci evi olan Layka gezegeninde doğan ve her 8 yaşına gelmiş çocuk artık bir deneye ev sahipliği yapan Güneş sistemine gider ve orada Dünya'da eğitimini görürlerdi." Layka'dan beri arkadaş olan Adrew, Hillary ve Bellamy; Dünya'da geçirdikleri 8 yılın ardından. İlgi alanlarına göre Hillary ve Andrew, Jüpiter'e bilim insanı olmak için; Bellamy ise Mars'a asker olmak için gitmiş ve birbirlerinden kısmen de olsa kopmuşlardır. Ancak Andrew'in bütün deneyi kontrol eden Ay'dan çağırıldığında ve Ay'a gittikten hemen sonra esrarengiz bir şekilde kaybolması iki arkadaşını harakete geçirir ve onları büyük bir bilinmezliğe sürükler. Biri asker diğeri ise bilinmeyenleri bilmeyi görev edinen bir bilim insanı, kendilerini onların da bir deneği olduğu Dört Gezegen Deneyi'nin o bilinmeyen dördüncü gezegenini aramaya başlarlar.