Çığlıklarımı sadece ben duyuyordum.Canımın acısı ruhuma yansırken, küçücük yaşımdaki çektiğim bu eziyetleri kabul edemiyordum.Bu yerde tek başıma olmaktan nefret ediyordum.Gözlerim artık ağlamaktan koca torbalar halini almıştı ama hala ağlıyordum.Yardım eden,bana bakan,beni seven kimsem yoktu.Tüm vücudum yanıyordu.Ama bu kadın hala durmuyordu.Küçük vücudum artık dayanamamış,yere yığılmıştı.Ama zihnim hala açıktı.Gözlerimi kapatıp kurtulmayı diledim.Bu lanet yerden birinin beni kurtarmasını diledim.Kurtarıcımın da benim gibi olduğunu bilmeden.
Aslında ben hayatımda en çok sevilmek değil sevmek istemiştim. Çok sevmek istemiştim. Böyle dolu dolu kocaman. Her sabah işkence gibi gelen okul sabahlarımın bir gün çekilebilir hatta halatla çekilir hale gelebileceği uçsuz bucaksız hayalimin uçurumundan bile geçmezdi.
Allah'ın sevdiği kuluymuşum ki hem çok sevmiştim hemde çok ama çok sevilmişti. Söylediğinden değildi bu dediklerim. Hissettiğimdendi. O adam bana beni kocaman sevdiğini hissettirmişti.
Bütün hayallerini , umutlarını , kırıklıklarını yıldız yapıp gözlerime koymuştu benim. Deniz gibi bakan kahve rengi gözlerine bende umutlarımı , hayallerimi ve kırıklıklarımı bırakmıştım. Nerede buluşuyordu adam ve kadın o zaman diye sordu bana. Ufuk'da bileşecektik biz. Yıldızlarım onun denizine düşeceklerdi. Ben onda boğulacaktım o bana karışacaktı.
'Denizi yıldızlarına talip güzelim. Düşecekler mi denize?'
------
''Kadın kitap gibi sevmişti ama adam kitap okumayı sevmezdi''
dedim Meriç'e bakarak. Yine lanet olası gözlerim dolmuştu. Kafasını salladı acıyla gözlerime bakarken. İkimizden canı acıyordu.
''Adam okumayı değil yaşamayı seçerdi çünkü. Kadını okumak değil yaşamak isterdi...''
------
⚠️ alert : hikayeyi 2017 yılında yazdığım için 'cringe' gelebilir size ⚠️
Bilinmeyen Numara: Sana öyle bir sarılacağım ki,
Bilinmeyen Numara: Tüm hücrelerinde hissedeceksin beni.
Bilinmeyen Numara: Kokunu ilk defa o zaman ciğerlerime çekeceğim.
Bilinmeyen Numara: Göreceksin, seni ne denli sevdiğimi.
Bilinmeyen Numara: Göreceksin.
Bir karar, bir insanın tüm hayatını değiştirebilir miydi?
Umutlarını kurutabilir miydi?
Gökkuşağının renklerini silebilir miydi gözlerinde?
Bir adam, bu kadar acımasız olabilir miydi?
Geride bıraktıklarını unutmaya çalışmak ne kadar doğruydu?
Yeni bir sayfa açılmıştı, Buke için. Ancak bu sayfa bembeyaz değil, kapkaranlıktı.