Hapşırık
Her şey,bir erkeğin hapşırmasıyla ve benim"Çok yaşa!"diye bağırmamla başladı...
3 kız, saf ve masum. Güneş: 20 yaşında. Üniversiteye gidiyor. Annesi ve babasıyla yaşıyor. Sidal: 22 yaşında. Tıp öğrencisi. Hayata pozitif bakan saf ve masum biri. Ailesini trafik kazasında kaybetmiş, hayatın acı gerçekleriyle küçük yaşta karşılaşmış bir kız. Eslem: 23 yaşında. İşinde oldukça başarılı bir mimar. Zek...
Onun gri kaldırımda oturup sigara içmesini bekleyen küçük kızdım ben. Bakışları bana döndüğünde 'Acaba ne için kızacak?' diye kendini korkutan Ufaklıktım ben. Gülümsediğinde ona hayran olan, onun güzelliğinden canı yanan biriydim ben. Bana sarıldığında bulutların üzerinde uçan onun Küçüğüydüm ben. Ben Su Yıldırım...
Üvey kardeş yada kuzen ilişkisi değildir. Veya öz kardeş. ********************************* "Rüya. Sana bazı sorular soracam ve sende doğru cevap vereceksin.- Parmağını çıtlattı- Tamam mı?" "Tamam." Parmağını çıtlattı. "Seninle ormanda konuşurken birini sevdiğini söylemiştin dimi?" "Evet." Parmağını çıtlattı. "O kişi...
Annesinin doğumda öldüğünü sanan Hira peşine düşen sapığından kurtulmak için rol yaptığı çocuğa aşık oldu. Hayattaki tek öncelikleri bira, uyku ve kadınlar olan Barış hayatındaki tek masum şeye aşık oldu. Yaşanmışlıklar, anılar, dostluklar, verilen sözler ve hayaller... Tüm bunların birer yalan olduğunu öğrendiğiniz...
Aslında ben hayatımda en çok sevilmek değil sevmek istemiştim. Çok sevmek istemiştim. Böyle dolu dolu kocaman. Her sabah işkence gibi gelen okul sabahlarımın bir gün çekilebilir hatta halatla çekilir hale gelebileceği uçsuz bucaksız hayalimin uçurumundan bile geçmezdi. Allah'ın sevdiği kuluymuşum ki hem çok sevmiştim...
Hikayeyi okurken ve okuduktan sonra hiçbir erkeği ve ilişkiyi beğenmemeniz, bu durum sonucunda da ebediyen yalnız kalmanız durumundan yazar kesinlikle sorumlu değildir. Ve önemli not; Mıçmıç, sulu bir aşk okumak istiyorsan, sevgili okuyucu; Lise hoşlantılarını veya dizilerde aşk olarak anlatılan saçma duygular var ya...
/Kitap Oldu!/ Yalım, Çiçek ve annesi gidince kendini tekrardan koltuğa attı. Bir ara cebine tıktığı telefonunu çıkararak bakmadığı WhatsApp mesajlarına girdi. Başında bela varken telefonunu son bir kaç gündür ilk defa eline alıyordu. Kimden ; Yeliz "Allah seni kahretmesin! Erkek yokluğunda mı bana geliyordun!" Kimde...
Annem ve babam, bana karşı hiçbir zaman, o sevgi dolu ve ilgili anne babalar gibi olmadılar.O yüzden ben de küçüklüğümden beri kendimi, rengârenk hayaller kurarak mutlu etmeyi öğrendim.En sevdiğim hayalin rengi ise beyazdı.Beyaz bir gelinlik... Beyaz, mutluluğun, aşkın ve bir gün kendi yuvamı kurabileceğimin müjdecisi...