caroline ve emily nerden bilemilirlerdi üvey kardeşlerine aşık olup onun için ezeli bir rekabete gireceklerini

Bir Belieber'ın hayallerinin gerçekleşmesi...

this is a fan fiction about Benjamin Lasnier! 14 year old Juli goes to middle school in the 8th grade , Benjamin is a new student and has a crush on Juli, but she does not like him. till she gets kidnapped by him. read to find out more!

Anne'den üvey bir erkek kardeş. Sexsi bir kardeş. Ya sapık ve hedefi sizseniz. Sizi etkisi altına alabilir mi? Onun büyüsüne bırakacak mısınız kendinizi? Yoksa üvey kardeş ilişkisimi yapacaksınız? Peki Arya sapık üvey kardeşine karşılık vercek mi?

Aile durumu iyi olmayan bir genç kız, sapık bir patron. Sapık patronu ile, eğlenceli bir arkadaşlık kurmaya çalışırken, bu arkadaşlık her iki taraf için hoşlanmaya dönünce her şey gerçekten değişir. ' Patronum arkadaşım ' ilişkileri yavaş yavaş ilerler. Kız hayatının merkezini yapmış, ona kendini bırakmış durumdayken , ikilinin arasında geçen son cümle "Gitsen iyi olur." olacağını kimse tahmin etmemişti. Sarışınla kumralın hikayesi. ©Tüm Hakları Saklıdır

"Zamanımız bitiyor Ailemizin , yakınlarımızın Yalanlarını kovalıyoruz. Her gün ölümünün küçük bir parçasını yaşıyoruz. Savaşmaya isteklisin Kardeşim haklı olmak için, bize söylenen yalanları su yüzüne çıkartmak için Bizim nefretimiz mermi bizim düşüncelerimiz bir silah . Ve savaş yok , öfke hiç kazanamadı bu bizim hikayemiz , ÖFKE KAZANACAK Mira." Dedim bir çırpıda ve Mira'nın elini sıkıca tutup karşımızda duran şeref yoksunun pis suratına , nefretle baktık...." Mira söze atıldı ; 'Neden yalanı seçtin? Neden herşeyi adam akıllı anlatmadın Baba!. Sana hala baba diyorum çünkü üzerimde az da olsa hakkın var , seni burdan kovmamak için zor tutuyorum kendimi. Şimdi açıklamanı , neden gittiğini , neden yalanı seçtiğini anlat , sonrada defol git bu evden.!' diye bağırdı "baba diye adlandırdığımız adam bir adım geriledi ve "SİZ BENİM EVLA... " dedi ve nefesi kesilip , yere yığıldı....

Ardından Justin yanıma geldi ve beni kolları arasına alırken kulağıma fısıldadı; "Sana BİZİ hatırlatıcağım bebeğim." Bir "JİA" Hikayesi, Justin ve Mia...

Yıllar öncesinde yaşanan bir aşk. Yasak aşk. Bu aşk yüzünden Vampirler ve Melekler arasında çıkan bir savaş. Ama buna rağmen aşkın gücüne karşı koyamayan Angelica ve Edward bu savaşın tekrar alevlenmesine neden oldu. Angelica ve Edward bir savaş sırasında aşık oldular. Angelica bu aşkını gizleyemedi ve melekler tarafından tam öldürülecekken Edward onu kurtararak Vampirler Kabilesi'ne getirdi. Kimse bir meleğin kabileye getirilmesine bir tepki veremedi çünkü Edward bu kabilenin reisiydi ve kimse onu yargılayamazdı. Ama herkes kötü günlerin onları beklediğinin farkındaydı ve olası bir savaş için hazırlıklara başlamışlardı. Angelica bir süre sonra hamile kaldı. Tam doğum yapacağı gün Melekler Angela'yı öldürmek için kabileyi bastılar. Savaş sırasında Angela doğum yaptı ve müthiş güzellikte bir kız çocuğu Dünya'ya getirdi. O sırada Angelica'nın doğum yaptığı barakaya gelen Melekler onu öldürdüler fakat bebeği öldüremediler çünkü Angelica meleklerin onu öldürmek için geleceklerini biliyordu ve yanında doğumunda yanında olan şifacıya bebeğini vererek onu burdan uzaklaştırmasını söylemişti. Daha sonra savaş sona erdiğinde Edward koşarak barakaya döndü ve aşık olduğu meleğinin cansız bedenini yerde buldu. Aşık olduğu kadına son kez sıkı sıkı sarıldı ve ağlamaya başladı Edward. Sevdiği kadınının kokusunu son kez doya doya içine çekti. Daha sonra barakanın önüne çıkan Edward şifacının kucağında bir bebekle koşarak ona doğru geldiğini gördü. Onun bebeğiydi, şifacının kucağında ki bebek meleğinden ona kalan tek şeydi. Şifacının kucağından bebeğini aldı ve gökyüzüne bakarak bunun intikamını alıcağına yemin etti. Artık savaş daha çok kızışmıştı ve son bulucak gibi görünmüyordu.

İnsanın canını en çok ne yakar? Arkadaşla kavga? Aşk acısı? Anne baba kavgası? Ya da azıcık taze yenen azar? Herkesin canına tak eden nokta farklıdır. Buna göre çektiği acının da derinliği değişir. Fırtınalar kopar içinizde ve o acı öyle bir siner ki en derinlerinize, kimse içinizde ne fırtınalar kopardığını tam olarak kestiremez o acının. Ama bir gün öyle biri girer ki hayatınıza tam da o fırtınanın soğuk yeller estirdiği kalbinize; işte o insan anlar sizin fırtınanızı nasıl dindirmesi gerektiğini. Kader dediğimiz olgu, 'Her şerde bir hayır vardır.' sözünü yüzümüzde acı bir tebessümle bize öyle bir anlatır ki, bir yanımız buruk bir acı ile kıvranırken bir yanımız içimizdeki fırtınayı dindiren insana sıkı sıkı bağlanmak ister ve bağlanır da nitekim. O yüzden kemerlerinizi iyi bağlayın, İstanbul'un en nadide semtlerinden birinde prensesler gibi büyümüş Erva-Eylül Sözeri kardeşlerin karşısına Karadeniz'in hırçın dalgalarıyla yetişmiş Yaman-Yağız Mertoğlu kardeşler çıkarsa ne olur görelim. Ve unutmayın; Herkesin hayatı hiç ummadığı anda değişir. Bir de; Her şeyden önce 'Destek Olmaktır' AŞK. 21.08.2015-Tüm hakları saklıdır.