Kanae'nin sinirden elleri titriyordu. ''Şu sandığın hikayesini biz de öğrensek ne kadar güzel olur. Madem bu kadar önemli bundan neden benim haberim yok? Krallığı bana devrederken her şeyi anlatmış olmanız gerekirdi.'' dedi. Sakin kalmaya çalışıyordu ama oldukça sinirlenmişti. Babam bana,Myung Soo'ya ve Dong Woo'ya bakıp ''Burada mı anlatayım?'' diye sordu. ''Gizlenecek bir tarafı kaldığını düşünmüyordum.'' dedi Kanae.
Yıkıldığım zamanları düşündüğümde...
Ve sürekli yanımda kalacaklarına inandığım insanlar...
Terk edildiğimde
Yalnız kaldım.
Sana gelen yalnızlık ve acı ile dolu ben...
Beni saramaz mısın?
Ellerimden tutamaz mısın?
Şu an sana ihtiyacım var...
"Hanımefendi! Bakar mısınız?"
Beni duymasına rağmen durmuyordu ve aksine daha da hızlanıyordu.
"Hanımefendi! Duymuyormusunuz beni?! Bir dakika bekler misiniz? Cüzdanınızı düşürdünüz."
Sonunda durduğunda arkası dönük bir şekilde bekliyordu. Sonunda ona yetişmiştim.
"Ah! Sonunda durabildiniz! Cüzdanınızı düşürdünüz."
Hiçbirşey demeyip elini uzattığında şaşırmıştım. Ne yapmaya çalıştığını anladığımda cüzdanı uzatmış olduğu eline verdim.
Hiçbirşey demeden yürümeye başlamasıyla sinirlendim. Bir teşekkür etmeliydi değil mi?
"Ah! Bari bir teşekkür etseydiniz! O kadar arkanızdan koşturdum."
Umursamayıp yoluna devam etti. Ne acaip biriydi böyle. Ne konuşmuştu ne de yüzünü göstermişti. Zaten giydiği pançoyla yüzünü gizlemişti. Acaba çirkin diye mi yüzünü gizliyordu? Belkide bir katildi?
"Saçmalama Woohyun. Ne katili. Eiyhh! Sungjong'un filmleri iyice psikolojimi bozdu."
Biraz ilerledikten sonra aniden durdu ve elindeki poştleri yere atıp ellerini başına götürdü. Bir anda benimde kalbim ağrımaya başladı. Ona baktığımda iyi görünmüyordu. Ne olduğunu merak edip zorla yanına gittim ve o elleriyle başına baskı yapıyordu.
"Bayan. İyi misiniz?"
Cevap vermedi. Vücudu gerilip havalandığında neye uğradığımı şaşırdım. Gözlerim hayretle büyümüştü. Havalanmasıyla pançosunun kapşonu kafasından çıktı ve bembeyaz saçları ortaya çıktı.
"B-bu ne b-böyle? Hayal görüyorum ben değil mi?"
Havada yatar pozizyonda öylece duruyor ve ellerini boğazına götürüp çırpınıyordu. Tam yere düşecekken son anda onu yakaladım. Kalbimin ağrısıda geçmişti. Kapalı olan gözlerini açtığında şaşkınlık ve korkudan az kalsın küçük dilimi yutacaktım. Gözleri çok farklı bir maviydi.
"Gö-gözlerin..."
Aşk, farkında olmadan geldiğinde,
Aşk dikkatsizce geldiğinde,
Aşk sağanak yağmur gibi geldiğinde,
Sanırım bu aşk..
..
Masumca aşık olurken,
Aptal gibi aşık olurken,
Çocuk gibi aşık olurken
Şu anda sana aşığım...
"Kulağına iyice yaklaşıp herkesin duyacağı şekilde konuştu :
-Asla asla seni affetmeyeceğim, dedi. Daha sonra iyice yaklaşıp ona fısıldadı: 'Çünkü senin yaptıkların onların yaptıklarından da beterdi..'
''...Myung Soo elindeki cam şişeyi masaya vurup parçaladı.
Elinden oluk oluk kan geliyordu.Kanayan eli ile yakama yapışıp beni kendine çektikten sonra bağırmaya başlamıştı.
-Yorgun musun?Kimin umurunda?Çalışmak zorundasın!Alt tarafı bir kitabı okuyup yazanları sırasıyla yapacaksın!Bunu bile yapamıyor musun?Saçmalık,deyip sertçe geri itmişti beni.Sonrada hızlı adımlarla odadan çıkmıştı...''