BERDEL
BERDEL -Düşünsene Mizgin seni Şanlıurfa kadar sevdiğimi; Çıldırırsın!- Duyduklarından sonra genç kadının dudaklarından dökülenler sonları olmuş gibiydi. -Ez qurbanete bıvım Şanlıurfa- (Kurban olurum sana Şanlıurfa!)
BERDEL -Düşünsene Mizgin seni Şanlıurfa kadar sevdiğimi; Çıldırırsın!- Duyduklarından sonra genç kadının dudaklarından dökülenler sonları olmuş gibiydi. -Ez qurbanete bıvım Şanlıurfa- (Kurban olurum sana Şanlıurfa!)
Kamuflajlı kollarının kızın sarı bukleleriyle oluşturduğu tezata gülümsedi. Sonra gözlerini aşağıya indirdi. Bedeniyle duvar arasında küçücük kalan bir kız. Beyaz dantelin örtemediği göğüslerin arasındaki muhteşem vadi. Kızın kokusuyla sarhoş olmuş burnunu o çukura gömmemek için kıvranırken mırıldandı. "Ben askerim...
Nefretin iliklere kadar ulaştığı yere, itiraz etmeden yürüyordu. "Ölmemi neden bu kadar çok istiyorsun? Ben sana hiçbir şey yapmamışken?" dedi. Gözleri buğulanmış korkudan titriyordu. "Basit." diye yanıtladı. Acımasızca bakan gözleri ona takılı kalmıştı. Genç kızın üzerine yürümeye başladığında kapattığı sandığ...
İnsanı sadece sevdiklerinin ihaneti yıkar, kalp kırılır izi derinlerde kalır. Kişiliği oturmuş olan, yaşadıklarından sıyrılıp küllerinden yeniden doğar. Daha güçlü, daha dirayetli... daha... yalnız!..
Hiç beklemediğiniz anda önünüzde açılıveren bir kapı, sizi aşkın hayatınız boyunca kaçtığınız acılar ve sevinçlerle döşeli yollarında yürümeye zorlayabilir. O gün geldiğinde yaşayacaklarınıza hazır mısınız?
Aspendos Yayınları ile anlaşılmıştır, kitap olacak. Çağla Gürpınar, stilettolarının yerleri dövdüğü bir çift uzun bacak olmanın yanı sıra dişli ve çekici bir kadındı. Yıkılmaz görüntüsü yıkılmışlığından geliyordu. 12 yaşındayken anne babasının yaşattığı travma onu duygusuz kalmak gerektiği kanısına ulaştırmıştı. ...
Kılıç ne kadar keskindi? Veya bir kurşun ne denli yakardı canı? Hangi insan ölümle dik başlı halde karşı karşıya dururdu? İnsanoğluydu işte. Ne keskin kılıçlar, ne de kavuran kurşun yarasına karşın ölümle göz göze gelmeye cesaret edemezdi. Yıkılan tabular yıllar arasında kaybolurken hatırlamazdı evlat denen mahlukat k...
" Bana vereceğin son hediyeyi istiyorum Demirhan." yutkunup, "Hediyemi verecek misin?" diye sordu. Elinde olmadan sesi titremişti. Kömür karası gözleri de titrek bakıyordu. Aslında tüm bedeni titriyordu. Adam kızın titreyen vücuduna baktıkça kalbinin acıyla sıkıştığını fark etti. İstediği neyse tabii ki yapacaktı. O...
"Annem... Annem defalarca yalvarmıştı." dediği sırada sanki o güne gitmişcesine gözleri dalmıştı. Anımsadığı hatıralar canını öylesine yakıyordu ki. Öfke ve nefret dolu bakışlarını tekrar ayakta duran genç adama yönelterek konuştu. "KONUŞ DEDİM SANA! KONUŞ! NEDEN YAPTIN! NEDEN AÇTIN O KAPIYI! NEDEN ÖLDÜRDÜN TÜM AİLEMİ...