Zihnimden Kaleme Dökülenler
gözlerimi kapatınca açığa çıkan düşünceler kafamın içine sığmadığında...
gözlerimi kapatınca açığa çıkan düşünceler kafamın içine sığmadığında...
[Kader düğümünü istesen de çözemezsin.] Adam yüreğinin demirden hudutlarıyla, yalnız bir adamdı.Kadın çaresizliğin kıyılarında, hüzünlü bir kadın. Ve hasbelkader adamla kadının, kadınla adamın hayatları düğümlenecekti.
* Bir yoktu ve bir vardı o, masalların tersi gibi. Kendi yazdığı masalda, kaynağı öfke olan senfonide dans ediyordu. Gecenin karanlığı altında bir yabancı eşlik etti O'na. Kırmızının şehvetle sunulduğu dans kızıştı. Senfoni çığlıklara, kalpler taşa, Dokunuşlar aleve, kadın küle dönüştü. Orkestrayı sustur...
[Bazen doğru insanı yanlış seversin.] Hüzünlü bir güzellikti adam. Acıyla karılmış; azapla yoğrulmuştu... Ama öyle güzeldi ki, genç kadın biraz daha yaklaştı yatağa. Gözleri kapalı olduğundan göremediği şiir işli bakışlarının bergüzarına sarılıp kahverengi saçlarının alnına dokunuşunu, kaşlarının gözlerini saran kavsi...
Zaman, öyle olağanüstü bir kavramdır ki; eğer tanıtmaya çalışırsak diyebileceğimiz tek şey "zaman" sözcüğü olacaktır. Peki ya zaman, kişiye göre değişebilir mi? Zamana hükmedebilen, kendi dünyasına hükmedebilir mi? Zaman çarkları, onun elinde durabilir mi? O, bir kız, zaman, yavaşlat, hızlandır, durdur. O, bir kadın...
Ben değil, kelimelerim konuşacak bu sefer. Kelimeler birleşecek satırları oluşturacak. Ama satırlar da konuşmayacak. Siz konuşacaksınız, Siz, benim satırlarımı konuşturacaksınız. Eee, daha ne bekliyorsunuz? Konuşturun satırları... (Tüm hakları saklıdır. İhlal edilmesi halinde yasal işleme başvurulacaktır. )
Ben Piraye. Sıcacık esen meltemi kalbiyle soğutan, soğuk rüzgarları beyaz telli saçlarıyla ısıtan kadın. Ömürlü kelimelerin serzenişlerine rağmen bir an bile tereddüt etmeden onların cinayetine şahit olup, ortada kalan cesede 'Acı' diyen kadın. Bileklerindeki acının göğsündeki acının yanında hiç olduğu, Üsküp'ün gündü...
Bir ses duyuyorum, yeşil yeşil yaklaşıyor kulaklarıma. Bıraktığı izler, başka seslere yol oluyor. Yeşil rengini sevmem, tehlike taşıyor. Ses yaklaşıyor, pembe rüzgarlar doluyor her yanıma. Nefesimi tutuyorum, burnumdan kırmızılar akıyor. Sanırım ölüyorum, ölümün rengi ne hiç bilmiyorum.
Bir ceza ne kadar sürer? Bir hafta, bir ay. Belkide yıllar boyu... Normal bir okulda verilen, gereksiz bir cezanın maceralarla buluştuğu bir gizem hikâyesi. Kitaplar; insanı sadece geliştirmez, getirir, götürür, aratır belkide acıtır... Bazen acılara, bazen aşklara çarpar. Her çarptığı masum, her güzelliğiyle veya acı...
Hayatın acı gerçekleriyle yüzleşen ve çocukları için herşeye rağmen dimdik ayakta duran bir anne... Anne ve çocuklarının hikayesini dinlemeye hazır mısınız?
Bazen bir şiir alır götürür bizi ve başlar yolculuk iç dünyamızda. Huzur ve anlam buluruz dizelerde. İşte deriz, sanki yansıtıyor kalbimdekileri bir ayna misali. Kendimce yazdığım şiir ve sözlerden oluşacak " Sessizlikte Gizlidir mana ve Huzur" ...
Talebesiyiz kırık düşlerin, Hocalık etmeye çalışıyor umutlar bize. Yazılma Tarihi: 14 Mart 2016 Yayımlanan Tarih: 24 Mart 2016
Acının binlerce farklı şekli can buluyorken, sessizce siyaha bulanmaya hazır ruhlar silsilesi birbiri ardında küf kokan bedenlerde can buluyordu adeta. Her cümle, yanlış bir hareket ve sonunda acı verici bir ölüm... Derinlerde acının diriliş macerası kol geziyordu. Her bedeni yutmak için pusuya yatmış bekliyordu ade...
Haykırılamayan çığlıkların, dillere dökülemeyen kelimelerin, yanaklardan süzülemeyen biçare gözyaşlarının kadınıydı, Maria. Onun için yeni yıl, yalnızca geçmişindeki izlerin tekrar gün yüzüne çıkmasından ibaretken, o gece her şey, sanki kaderin yeni baştan yazıldığını işaret ediyormuş gibi tam tersine çevrilmişti. Nef...
Kalbimin ritmini değiştiren kadın... Lâl olmuş dilim, anlatamıyorum seni. Şiir olmuşsun yüreğime, okuyanın bir tek ben. Şarkı olmuşsun dilime, söyleyenin yok. Lâl ettin beni, ben böyle susmak görmedim. ©Tüm hakları saklıdır. | All rights reserved.
-O akşamdan önce- Hurafe bunlar, yok cinmiş, periymiş... Korkutmak için söylüyolar bunları size. Tabii siz de kanıyorsunuz. Öyleyse çıksın karşıma, nerde peki, yok değil mi? -O akşamdan sonra- Ne istiyorsun benden? Dünyadaki onca insan arasından neden ben! Ne istersen yaparım.. Git nolur, git. Eflin, hurafelere inanma...
Ellerimden rüzgar geçiyor bir gece vakti, Tutamıyorsun, çok uzaklardasın belli ki. Mathilda, biricik sevgilim... Yüreğimde aşk, Kazablanka'da yağmur var. # 2015 # ©Tüm hakları saklıdır. | All rights reserved.
Naz sadece biraz kötümser, realist, az buçuk felaket tellalcısı... Kısacası tam bir bela mıknatısı. İroni fabrikası bir adam... Ve okumak için yollara düşen sivri dilli, yetim bir kız. Naz tekeri patlak, yaşlı bir kamyonda ve kader hep yokuş aşağı sürüyor aracını. Olsun, o artık liseli değil! Üniversiteyi kazandı; huk...
Sözcüklerin ciğerini bilen ve onları sırtlarında anlam küfeleriyle ahengin ipinde cambaz eden ustaların önünde saygıyla eğilen bir çalakalemin karalamaları. Yeni milenyumun ilk on altı yılından önce yazılmış dizeler.
Kırgınlıkların kalbine battığı bir kız düşünün. Gülümsemeleri çoğu zaman burukla dolu. Bir gün, tüm acılarına rağmen, gülümsemeyi benliğinden uzak tutamayan bir çocuk giriyor hayatına. Gülümsemeyi öğreniyorlar birlikte, sonsuzluk da; sonla. ~ Her şeyin bir sonu olurdu. Lakin bu sefer son, sonsuzlukla son buldu. 25.01...
''Ne güzel şey hatırlamak seni: Ölüm ve zafer haberleri içinden, Hapiste Ve yaşım kırkı geçmiş iken...'' -Nazım Hikmet # 2015 #
Ruhlarının saflıkları kalplerinin siyahlıklarında yok olmuştu. Kapanmaya yüz tutmuş yaralar yeniden açılmıştı. Hatalıydılar. Ve kendi hatalarını bir başkalarının günahlarıyla kapatmıştılar. Prangaların birbir açıldığı, tabuların tek tek yıkıldığı bir oyuna; binlerce kez hissetmeye var mısınız? Binlerce His Sizlerl...
İmkansızlığın Öyküsü... Zamanın birinde "Tanrılar Ormanı" adlı yerde bir imkansızlığın öyküsü başlamıştı. Bir naif kelebek büyülü sesi olan bülbüle aşık olmuştu. Tüm orman bu imkansızlığın ölümü getireceğini biliyordu fakat kelebeğin kalbi sadece bülbülün o şarkıları sayesinde attığını öğrenince sustular. Suskunluk ne...
# Keşfedilmemiş Cevherler Atty'15 En İyi Romantik Hikaye # Siyah beyaz bir kadındı Müzeyyen. Arnavut kaldırımı sokakların birinde, elindeki kan kırmızı gülle yürüyordu salına salına. Üzerindeki beyaz elbise uçuşuyordu nazlı nazlı kimi zaman. Omzuna kadar salınan siyah saçları daha da narindi beyaz teninden. Ağır...