Bebeklerim
6 historias
Kül Vakti por barkinderin
Kül Vakti
barkinderin
  • LECTURAS 204
  • Votos 31
  • Partes 3
''Hepimiz aynı olursak hayatın rengi küle dönmez mi?'' Barkın, İstanbul'da üniversite okuyan ve fotoğrafçılıkla ilgilenen genç bir adamdır. Oldukça içine kapanık ve kendi dünyasında yaşayan Barkın, bir gün bir seminer için Ankara'ya gider ve hayatındaki boşluğun farkına varır: Aşk... Derin'i görür görmez etkilenen ve aralarında kuvvetli bir çekim oluşan ikili için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Barkın ve Derin birbirlerini tanıdıkça küllerinden doğan bir aşka doğru yolculuğa mı çıkacak yoksa bir anda yanan kıvılcım küle mi dönüşecek... ''Kül Vakti'' Yayında...
İzdüşüm por siyahvedigerleri
İzdüşüm
siyahvedigerleri
  • LECTURAS 584
  • Votos 43
  • Partes 1
Elimde sıkıca tuttuğum bir kitap vardı. Her bir cümlesinde kendimi kaybettiğim, her bir cümlesinde kendimle karşılaştığım bir kitap. Tren garında, kapıları açık vagonlardan birinde oturuyordum. Ayaklarım aşağı doğru sarkıyor, gözlerim hemen karşımda duran trenin üzerine spreyle yazılmış bir duvar yazısının üzerinde dolaşıyordu. "Ölmedik ama pek yaşıyor gibi de değiliz" Sert bir rüzgarın saçlarımı önüme savurmasıyla gözlerimi yazıdan çektim. Saçlarımı geriye doğru attıktan sonra derin bir nefes alarak kitaptan rastgele bir sayfa açtım. Yüz kırk üçüncü sayfada gözüme ilk çarpan cümle "Belki de, olduğum gibi görünseydim, sonumuz böyle olmazdı." oldu. Dudaklarıma ince, alaylı bir gülüş yerleşti. Parmağımın ucunu sararmaya yüz tutmuş sayfanın üzerinde gezdirirken 'Bu sefer haksızsınız Oğuz Bey,' dedim. 'Olduğum gibi görünseydim de sonum yine böyle olurdu.' Başımı yaslayıp kitabı hafifçe kaldırarak kaldığım yerden sesli bir şekilde okumaya başladım. Nerede, ne zaman, hangi koşulda olursa olsun Oğuz Atay'ın Tehlikeli Oyunlar'ını okumak beni dinginleştiriyor, kavgamdan biraz da olsa kaçarak nefes almamı sağlıyordu. Ezberimden okuyacak kadar bilsem de gözlerimi sayfalardan ayırmadan okumaya devam ederken sesim yükseldi ve "Bütün romantik oyunlarda olduğu gibi..." diye okurken cümleyi benim dışımda söyleyen bir ses daha duydum. Onun sesiydi. Beni bulmasının şaşkınlığı ile kitap elimden kayarak yere düştü. Boğazımdan sesli bir yutkunuş geçerken fırtınayı andıran gri gözlerini bana çevirdiğini hissettim. Ona bakmaya cesaretim yoktu. "Bütün romantik oyunlarda olduğu gibi şiddeti haklı gösteren bir serüvenimiz yaşanacak: Şiddeti düşünmekle başlayacağız ve şiddetle bitireceğiz."
M'ARS ( KİTAP OLDU ) por memocko
M'ARS ( KİTAP OLDU )
memocko
  • LECTURAS 79,680
  • Votos 4,047
  • Partes 2
İnsanlar hep mi böyleydi? Yoksa kendi hatalarını örtmek için mi böyle davranmayı mı tercih ediyorlar? Bakalım M'ars da işler nasıl yürüyor?
KELEBEĞİN ÖMRÜ por RenkliDaktilo
KELEBEĞİN ÖMRÜ
RenkliDaktilo
  • LECTURAS 194,170
  • Votos 10,840
  • Partes 21
Beş yıl öncesini hatırlayan insan sayısı bir elin parmağını bile geçmemektedir. Hatırlayanlar ise konuşmak istemez bir ailenin yok oluşunu ve dağılışını. Fakat Campbell ailesinin çocukları geçmişte yaşananları hala ilk günkü gibi hatırlarlar. Bu üç gencin bir anda değişen hayatları birbirlerine daha da çok bağlanmalarına neden olacaktır. Yalnız genç Victoria için bu durum sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. Yeni hayatına alışmaya çalışan genç kız aşkı ve sevgiyi canı yansa bile öğrenecektir...
Bir Susam Deniz (Düzenleniyor) por siyahvedigerleri
Bir Susam Deniz (Düzenleniyor)
siyahvedigerleri
  • LECTURAS 499,486
  • Votos 23,415
  • Partes 46
Ben, Deniz Gürsoy. Yirmi sekiz yıllık kısacık ömrümde sadece bir kez aşık oldum. Kalbim sadece bir kişi için atıyor, bir kişinin yanında hızlanıyor ve ben kalbimle gurur duyuyorum. Aciz bedenimin umutla şekil aldığını ve hayallerle nefes aldığımı şuan anlıyorum. Güneşin hiç doğmayacağını düşündüğüm, zifiri karanlık gecelerde sevdiğim adamın hayalini kurup kendime umut vermek istemesem de aslında kendimden kaçak nasıl hayaller kurduğumu şimdi fark ediyorum. Henüz kavuşamadan ayrılığın yakıcı kollarında savrulmaya başlıyorum ve gözlerim doluyor. Titriyorum. Yüreğim sıkışıyor, sıkışıyor... Onu rahatlatmak için derin bir nefes alıyorum ve sevdiğim adamın kokusu burnuma ulaşıyor. Ah nasıl da aşk kokuyor, nasıl da hayal kokuyor... Merdivenlere adım atan adam, İlker Karali. Nam-ı diğer, kelebek adam. Toprak rengi gözlerini yaşlı gözlerime çevirdiğinde dudaklarında bir gülümseme peyda oluyor ve ben ona bir kez daha aşık oluyorum. Kalbim, göğsümü dövüyor. O kadar hızlı atıyor ki ömrüme yayılacak kalp atışlarının hepsini şuan tükettiğimi ve birazdan öleceğimi hissediyorum. Ölümün soğukluğu boynuma usulca nefesini üflediğinde korkmuyorum. Çünkü biliyorum. Eğer şimdi, şuan kelebek adamıma bakarak ölürsem dünyanın en mutlu insanı olarak öleceğim. Bunun bir rüya olmasından korkuyorum. Aynı zamanda ona dokunursam uyanacağımdan korkuyorum. Bana bir adım daha atan İlker Karali, nam-ı diğer rüya adamım 'Deniz,' diye fısıldıyor ve dalgalanmaya başlıyorum. 'Bu sefer o aptal çocuk olmayacağım. Bu sefer o kıvrımlarda yaşayan her kelebeğe bir hayat da ben vereceğim.'
Kabasakal (Düzenleniyor) por siyahvedigerleri
Kabasakal (Düzenleniyor)
siyahvedigerleri
  • LECTURAS 1,361,035
  • Votos 47,026
  • Partes 72
Yüzünü görmeyeli, kokusunu ciğerlerime doldurmayalı, bal rengi gözlerinde erimeyeli dört gün olmuştu. Dört yüz yıl gibi gelen dört gün... Bakışları kırgın, bakışları hüzünlü, bakışları özlem dolu... Hüznü silip, kırgınlığı onaracak bir cümle kurmak istedim, başaramadım. Kalbim, kalbine kavuşmak istercesine deli gibi atarken tek yapabildiğim nemli gözlerimle ona bakmaktı. Acımızı hafifletebilecek ne söyleyebilirdim ki? Başka adamın tohumları karnımda büyürken ben seni seviyorum, mu? Sevgim, acısını, acımızı silip götürebilecek miydi? Gözlerimizi aynı hizaya getirmek adına diz çöktü. Ellerini dizlerime koyup bana bakarken bende ellerimi hasret kaldığım sakallarına götürdüm. Gözlerini kapattığında derin bir nefes alarak kokusuna divane olan ciğerlerime kokusunu hapsettim. 'Sakallarım bile özledi seni...' diye mırıldandı. Elinin altında titreyen dizlerime baktı. Başını yavaşça eğip diz kapaklarıma birer öpücük kondurdu. 'Yaralısın, parçalanmışsın. Kanıyorsun. Yaralarından, acılarından, kanayan yerlerinden, tüm düşmüşlüklerinden öpüyorum.'