thenunu's Reading List
3 stories
İKİ DAĞ BİR DENİZ ~ NAZENDE (+18) by Senabookss
Senabookss
  • WpView
    Reads 27,587
  • WpVote
    Votes 1,546
  • WpPart
    Parts 9
Geçtiğin yolları iyi tanı derler. Ben geçtiğim her yolu iyi bilirdim ta ki onun yoluyla benim yolum çakışana kadar. Geçmişten gelen düşmanlık değildi, köklerinden saldıkları zehrin bize verdiği ölüm değildi onu bana getiren. Benim hatamdı onun tüm doğrularını götürüp geriye yanlışlarını bırakan. Nazenin Akel, her erkeğin arzulayacağı ama hayatının ortasına koymaktan çekineceği o kadındı ve ben o kadının hayatının ortasına tıpkı onun benim yoluma çıkması gibi aniden düşmüştüm. Şimdi ise bir karar verecekti ya ben onun hayatına kan olup akacaktım ya da o benim hayatımı varlığıyla dolduracaktı. Nazenin Akel... Naz... Nazenin.... Şımarık, nazlı yetiştirilmiş olan. Ben nazlı yetiştirilmiş olan değil nazla kendini kuytuda gizlemiş, o siste boğmuş olandım. Ve şimdi bir karar vermem gerekiyordu. Tüm Karadeniz'e Alpar lakabıyla kan kusturmuş bu adamın yanında mı olacaktım yoksa karşısında durup beni yıkmasına izin mi verecektim?
Maça Kızı 8 | Devam*  by dpamuk
dpamuk
  • WpView
    Reads 4,016,645
  • WpVote
    Votes 179,991
  • WpPart
    Parts 19
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
SERÇEYİ ÖLDÜRMEK by bosverdilan
bosverdilan
  • WpView
    Reads 9,514,756
  • WpVote
    Votes 546,039
  • WpPart
    Parts 83
Efsun Zorlu; atandığı Urfa'da mecburi hizmetini yapan tıp fakültesinden yeni mezun, çiçeği burnunda bir hekimdir. Daha mesleğinin ilk günlerinde, henüz on sekizine yeni girmiş bir hastanın intihar vakasıyla karşı karşıya kalır. Hastasının vücuduna bırakılan izler onu adım adım kendi geçmişine götürürken, geleceğini aniden tanımadığı insanların dudakları arasında bulur. Asla geçmemiş geçmiş, verilmiş sözler, kurtarılan hayatlar, doğrultulan namlular, yalanlar, fermanlar ve aşk. Devrim gibi bir kadın, Urfa'nın göbeğinde destan gibi bir sevdanın koynunda bulur kendini. Koca düzene baş kaldırıp o düzenin minnet ettiğine yenilmekse ne aklının ne de kalbinin kabulüdür. *** "Ağlarsam ölürüm." derken sesim düz, çoktan kabullendiğim bu gerçeği ilk defa dile getirişime rağmen sakindi. Çoktan. Saatlere dökülürdü ama bana şehirler aştıracak kadar çok gelen o vakit. Vücudumun ağrısı ruhumun sancısının çok altındaydı. Onun gözleri bende olsa da ben boşluğa odaklanmıştım. Üzerimde olan bakışlarının ağırlaştığını hissettim. Fetih bana çok ağır bakıyordu. Sırtıma yüklenen çuvallar biraz daha bel bükmeme sebep oldu. "Neden," dediğinde ne dediğimi çok iyi anlamış da yersiz bir sorgulayışa bürünmüş gibiydi. "serçe misin sen?" Kaşlarım hafifçe havalandı, başımın ağrısı belirginleşti. Uzun süreden sonra ona bakan ben oldum. Söylediği şeyin altındaki anlamı yakalamaya çalışıyordum ama buna çok uzaktım. Bunu anladı ve dudakları kıvrılacak sandım. Halbuki gülümsemeye çok uzaktık. "Serçeler," yüzünü hafifçe yüzüme yaklaştırdı. "Ağlayınca ölürlermiş. Bu yüzden mi bunca zamandır gözlerinin kuruluğu?" Bu konuşmadan sonra onun serçesi olacağımı, hatta olduğumu bilemezdim. Tıpkı bu topraklarda serçeyi öldürmenin kadını ağlatmak olduğunu bilmediğim gibi.