Kıyısızlar'dan Alıntılar
Gitmeye cesaretsiz, kalmaya yorgun...
Londra'dan çok uzun bir zaman uzaklaşmış bir genç kız. Bir zamanlar şehir efsanesi olan bu genç kızı, en sevdiği şehirden ne uzaklaştırır? Aklınıza direk bu soru geldiyse eğer dostlarım, üzgünüm doğru soru bu değildi. Bir zamanlar şehir efsanesi olan bu genç kız onca yaradan sonra bu şehre neden geri döner? İşte asıl...
Her şey ne kadar zordu, herkes bir o kadar aptal! Keremse tam bir zorba, acımasız ve iflah olmaz derece de seksi. Bense onun oyuncağıydım. Kırardı, sonra tekrar sarar tekrar kırardı. Ama artık saramayacak kadar kırmıştı. Benimle oynamıştı, beni kullanmıştı ve bunu en sevdiğim insanla yapmıştı. Ablamla... Bir ZeyKer...
Onun gri kaldırımda oturup sigara içmesini bekleyen küçük kızdım ben. Bakışları bana döndüğünde 'Acaba ne için kızacak?' diye kendini korkutan Ufaklıktım ben. Gülümsediğinde ona hayran olan, onun güzelliğinden canı yanan biriydim ben. Bana sarıldığında bulutların üzerinde uçan onun Küçüğüydüm ben. Ben Su Yıldırım...
Üç kişi hayal edin. Üç birbirinden farklı karakter. O üçünün de kendine ait farklı fikirleri var ve sizin birinin yolundan gitmeniz gerekiyor. 1) "Bazı anlarda kalbinde olan kişinin, hayatında olamayacağını anlarsın." 2)"Gelmeyeceğini bile bile beklemek saflık değil, aşktır güzelim." 3)"Sevmediğim bir...
Aşk...1 kelime 3 harf. 'Ee bunu zaten biliyoruz'diyenleri duyar gibiyim. Evet kesinlikle haklısınız.Aşk'ın bir kelimeden ve üç harften oluştuğunu biliyorsunuz.Ama kesinlikle bilmediğiniz birşey var; SİZ AŞK'I BİLMİYORSUNUZ..! Bildiğinizi sanıyorsunuz.Bunu Toprak'ın Yağmur'a olan aşkını okudukça anlayacak,anladıkça da...
(SATIŞTA) O an, bana döndü ama yüzü yoktu. Şaşkınlıkla ona baktığımda gözlerimi kıstım, korkudan nefes alamıyordum. Başında bir pelerin olduğunu ve o yüzden yüzünü sakladığını anladığımda derin bir nefes alabildim ama korkum hâlâ geçmemişti. Ve sonra konuştu. "Gelmişsin," dedi korkunç bir sesle. "Seni arı...
On altı yaşımda öldüm ben.Yaşarken adeta bir ölüye döndüm , hayallerim düştü yanaklarımdan.Düşünemedim hiç bir şeyi.Daha doğrusu düşünmeye gerek duymadım.Ve bir gece sabaha devrolurken öğrenmiştim ; Ben bir vampirdim. Kirli sayfalarım silinecekti ve temiz bir sayfaya yol açacaktım .İstemiyordum.Normal bir yaşantım var...
Herkesten farklıydım ve herkes de bunu biliyordu. Bilmekle kalmıyor benden korkuyor, benim yok olmamı istiyor, tiksiniyor ama bana şaşırmaktan da kendilerini alamıyorlardı. Avcılar denen illet bir kuruluş beni ve benim gibi olan 9 kişiyi bulup insanları güvende tutmaya and içmişlerdi. İnsanların koruyucu melekleriydil...
Mitolojide kelebek ateşi simgeler, ateşe koşan pervane böceğinin yanıp ateşle bağdaşmasıdır. Eski Yunan'da ise ruhun beden üzerindeki etkisini ve bu etkinin yarattığı büyük değişimleri simgeler. Mavi kelebek, saf ruhu simgeler. Bu, monoton hayatını sürdüren sıradan bir insanın hikayesi. Bu, o sıradan insanın hayatının...
Annem ve babam, bana karşı hiçbir zaman, o sevgi dolu ve ilgili anne babalar gibi olmadılar.O yüzden ben de küçüklüğümden beri kendimi, rengârenk hayaller kurarak mutlu etmeyi öğrendim.En sevdiğim hayalin rengi ise beyazdı.Beyaz bir gelinlik... Beyaz, mutluluğun, aşkın ve bir gün kendi yuvamı kurabileceğimin müjdecisi...