-İSTANBUL'U GEZİYORUM-

"Hepimiz heyacanla yeni öğretmeni bekliyorduz.Ben resim defterimi açtım,önüne boyalarımı dizdim,hatta dayanamayıp güneşimi de sayfanın sol üst köşesine çizdim .Ben güneşimi boyarken sınıfın kapısı aniden açıldı.İçeri küçücük biri girdi.Eleri koları dolu..... Kolunun altında yığınla kağıt var.Elinde birde teyp....Bize hiç selam vermeden masaya yerleştirip kağıtlarını ve teybini bıraktı, sonra teybi çalıştırmak için piriz aramaya başladı.Bizde şaşırdık.En azından ben şaşırdım .....,"

"Ağaç, tombul tombul ve pırıl pırıl kara dutlarla doluydu. Neşeyle zıplamaya başladık. Ancak ne kadar zordu. Lokum eve gidip üstüne çıkabileceğimiz bir şeyler getirmemizi söyleyince aklıma tabure geldi. Kırık da olsa destekle işimizi görürdü. Beraberce tabureyi almak için bizim bahçeye geri döndük. Biraz önce bıraktığımız yerde tabure yoktu ama işimize daha çok yarayacak bir şey vardı. Ufak ve pek rahat görünen bir koltuk." Başıboş ve yapayalnız görünen bir koltuk Şirin ve arkadaşlarının başına olmadık işler açıyor! Neyse ki bayram geliyor, güzellikler getiriyor!

iş dünyasını nasıl karıştırdım?