Usulca bana yaklaştı ve başımı avuçlarının içine aldı. Avucunun içi sıcacıktı. Belki de havaların sıcaklığındandı bilemiyorum. Gözlerimden damlayan yaşları başparmaklarıyla usul usul kuruladı. Ben ise onun gözlerine gözlerimi kilitlemiş onun karşısında aciz küçük bir kız çocuğu olduğum için kendime kızıyordum için için. Bana dokunduğu ilk andı. Ona ilk defa bu kadar yakındım ve kalbime akan ilk aşk sızıntısının sahibi olduğunu ve o an içime ılık ılık onun aşkının aktığının farkında değildi üstelik... Bu satırların arasında bir kadının ilk aşkına ve hayata tutunma çabasına şahit olacaksınız. Bazen onun adına üzülürken bazende ona için için kızacaksınız... NOT: Hikayedeki kurumlar ve kişiler hayal ürünüdür. Gerçek kurum ve kişilerle alakası yoktur.

İki büyük aşiret ve bu aşiretlere mensup olan iki genç arasındaki zorlu bir aşk hikayesi. İki büyük aile arasındaki kan davasını sonlandırmak için iki kurbana ihtiyaç vardı. Biri iyi aile kızı olan ve birazcık da özgürlüğüne düşkün olan güzeller güzeli Gül. Diğeri ise amacı hiç ağalık olmazken aşiretin kararı ile yeni ağa olmuş ve bu durumdan hiç de memnun olmayan asi oğlan Selim. Bu iki insanı bir barış uğruna bir araya getirilecek ve kendilerinin sebep olmadığı bu savaşı durdurmak barışı sağlamak için bir araya getirileceklerdi. Kaçırılan ve zorla evlenmek zorunda kalan Gül bu evliliği asla onaylamayacaktır ve yeni hayatına , evliliğine hiç de alışacak gibi durmuyordur. Ama kalbi onu dinleyecek mi ki? Zorla olan evliliğinde zorla aşk olur mu ki. Ya o gönül'e daha ilk bakışta Aşk girmişse?... Bir kadının aşka ve hayata direnişi...