Yine sabah olmuştu ve o iğrenç kan kokusu hala burnumdaydı. Ne olduğunu ya da Ne olduğumu bilmiyordum. Tek hatırladığım Babam bana kızmıştı ve bende onları öldürmüştüm. Yine nedensiz bir şekilde gözüm yoktu. Yerdeki saati elime aldım. Evet bu saat yüzünden çıkmıştı kavga... Ama ne olmuştu. Bilmiyordum. Saati alıp gözüme taktım. Arkamda bir suliet belirdi. Yüzü yoktu. Sadece beyaz bir kafa... En az 2 metre...Ve takım elbiseliydi. Bana seslendi. " Gel Clockwork, bize katıl...'' ses nerden gelmişti? Bu adam yada herneyse o mu söylemişti? Ama ağzı yoktu. Elimi ağzıma götürdüm. Elime bişi deydi ve ne olduğunu anlamak için aynaya baktım. Ağzımda 2 büyük yara. Suliet elini uzattı.''Gel Clockwork, bize katıl.'' Başka çağrem yoktu. Ailemi öldürmüştüm beni polislerin bulması an meselesiydi. Dev suliete '' Pekala.'' dedim ve evden çıktık. Bir evin önünde durduk şehirden uzak ormanlık alanda ürkütücü bir ev ve kapıyı o açtı "Hey Hey Hey slender Hey Hey :D"...

Bu kitap da 'Anime Terimleri' bulunmaktadır. Japonların yarattığı bu büyüleyici dünyaya siz de gelmeye ne dersiniz?

Kitabımı satın almak isteyenler Kitapyurdu'ndan temin edebilirler. http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=700737 BirCe'nin Günlüğü - Oğuz GÜL Kitabı okurken, bunu bir erkeğin yazmış olabileceği hiç aklıma gelmedi. İçine daldım. Bir çocuğun yani bebeğin anlatımını yakaladım. Fakat kız bir bebek. Annesini hafif kıskanan bir kız çocuğu, ki doğrudur kızlar annelerini kıskanırlar. Bunları, erkek kaleminin yakalaması harika. Son zamanlarda çıkan kitaplar arasında en beğendiğim kitap diyebilirim, yolunuz açık olsun. Zeynep Ülker Sülün - Postacı Oğuz GÜL, gündelik hayatın içinde her şey akıp giderken farkına varamadığımız, bazen unuttuğumuz varlığımızın, çekirdeğimizin sesini bize ne güzel tanıtmış. "BirCE'NİN Günlüğü" bunu güçlü kılmak için de kullandığı sözcük her şeyi ifade etmeye yeterli aslında. Ve her şeyin ondan geldiğini, ona ait olduğumuzu da, bir kere daha "BirCE'NİN Günlüğü" ile seslenmiş. "Şifa Bir Deniz Yıldızıydı, Biz Onu Denize Fırlatacaktık." Bu sözler romanın yüreğini etkileyici kılmış. Yazarı gibi, koşuştururken, bir çırpıda okuyabileceğimiz özü sevgi dolu bir roman. Cansaran Kızıltaş - Uzağın Sesi Oğuz gerçek ile gerçek üstüyü son derece güzel harmanlayan ve bunu aynı zamanda sade bir dille, akıcı bir üslupla yapan bir yazar. Bu duygu dolu hikayenin yarattığı etki, Oğuz Gül'ün adını bundan böyle sıkça duyacağımızın en büyük alameti... Tamer Gökçel - Ayna Parçaları BirCE'NİN Günlüğü farklı konusu, akıcı, samimi ve sevimli anlatımıyla çoğu zaman yüzünüzde bir tebessümle bazen de ince bir hüzünle okuyacağınız bir kitap. Hayatla birleşik ancak daha hayatın gerçekliğiyle tanışmamış bir canın gözünden, Birce'nin gözünden hayatın sahneleri anlatılırken duygusal bir keşfe hazır olun. Hürrem Şeyhler - Ateşhan Ejder Mührü