remBatc adlı kullanıcının Okuma Listesi
18 stories
Eylül by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 44,905
  • WpVote
    Votes 1,083
  • WpPart
    Parts 22
İlk defa 1900-1901 yılları arasında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edilen Eylül'ün kitap halinde ilk baskısı 1901 yılında yapılmıştır. Rauf'un en önemli eseri olan Eylül, zamanının ilk psikolojik romanı olarak kabul edilir. Romanda, Suad, Süreyya ve Necib üçlüsü arasındaki aşk-sadakat-evlilik üçgeninde, bu insanların ruhsal çözümlemesi yapılmıştır. Evli bir kadınla, kocasının yakın arkadaşı olan bir adam arasında yaşanan yasak aşk ve bunlardan habersiz kocanın ruhsal durumları, kadının ve erkeğin toplumsal rolleri, dönemi itibariyle cesur bir dille anlatılmaktadır. Sis Yayıncılık - 2012
Suç ve Ceza by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 181,961
  • WpVote
    Votes 4,269
  • WpPart
    Parts 41
Yoksulluktan öğrenimine devam edemeyen üniversite öğrencisi Raskolnikov, toplumun yararı için kuralların ve kanunların yok sayılabileceği düşüncesiyle, toplum içinde bir parazit, bir "bit" olarak saydığı tefeci kadını öldürür. Toplumu bir parazitten kurtarmak adına böyle bir olaya cesaret ettiğine kendisini inandırmaya çalışsa da vicdanının rahatsız edici sesinden bir türlü kurtulamaz. Bu cinayet ve kahramanın yaşadığı vicdan azabı çevresinde "suç" ve "ceza" kavramlarının derinlemesine tartışıldığı bu romanda; Raskolnikov'un ikilemleri ve iç çatışmalarından yola çıkarak insanoğlunun toplumsal, ahlaki ve dini değerleri de sorgulanır. Aynı sorgulamayı kendi içerisinde de farkında olmadan yapmaya başlayan okur, Raskolnikov üzerinden yaşamını, düşüncelerini ve sahip olduğu değerleri irdelemeye başlar. Suç ve Ceza Dostoyevski'nin Sibirya'daki cezaevinden döndükten sonra yazdığı, olgunluk döneminin ilk büyük romanıdır. "Suç ve Ceza'yı okuduktan sonra ilk kez yeteneğim hakkında bir kuşku duydum. Ciddi olarak bu işten vazgeçme ihtimali ölçüp tarttım." -Albert Camus- Yazar: Dostoyevski Çevirmen: Mazlum BEYHAN Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları İlk baskı yılı: 2011
Genç Werther'in Acıları by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 81,571
  • WpVote
    Votes 2,960
  • WpPart
    Parts 18
Evrensel boyutlara ulaşmış ünüyle bugün dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri sayılan Goethe, henüz yirmi beş yaşındayken yazdığı Genç Werther'in Acıları'nda, kısa bir süre önce Charlotte adlı genç bir kadınla yaşadığı mutsuz ilişkiden yola çıkmıştı. Edebiyat dünyasına, karşılıksız aşkıyla intihara sürüklenen "Romantik kahraman"ı armağan eden bu büyüleyici mektup-roman, şiirselliği ve yaşama tutkulu bakışıyla okuyucuları mıknatıs gibi kendine çekmişti. Almanya'da bütün gençliği etkisi altına alan romanın, birçok intihara neden olduğu, Werther'in giydiği mavi frak, sarı yelek ve çizmelerin döneminde moda yarattığı, Napoléon'un bile kitabı sürekli yanında taşıdığı söylenir. Son derece duyarlı ve tutkulu bir genç ressam olan Werther'in, düşsel dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplardan oluşan Genç Werther'in Acıları, edebiyatta akılcılığın yerini alan duygusallığın bir başyapıtıdır.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 51,014
  • WpVote
    Votes 2,178
  • WpPart
    Parts 10
Zweig bu novellası'nda bir kadının yaşamını bütünüyle değiştiren yirmi dört saatlik deneyimini anlatırken, insanda içkin saplantıların ve dayanılmaz arzuların sınırlarında gezinir. Özgürce ve tutkuyla içgüdülerinin peşine takılan bir kadının bu kısa ve yoğun hikâyesi, kadın kalbinin sırlarına ermiş ustanın kaleminde olağanüstü bir anlatıya dönüşür. Yapıtı için mekân olarak muhteşem atmosferiyle Fransız Riviera'sını seçen Zweig, 1920'li yılların sonlarında Avrupa'nın "kibar" tabakasının ikiyüzlü ahlak anlayışına yönelik eleştirel tavrıyla dikkat çeker.
Satranç by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 61,798
  • WpVote
    Votes 2,002
  • WpPart
    Parts 7
Satranç, Zweig'ın psikolojik birikimini bütünüyle devreye soktuğu bir öyküdür ve bu öykünün baş kişileri, tamamen yazarın biyografilerinde ele aldığı kişileri işleyiş biçimiyle sergilenmiştir. Zweig ölümünden hemen önce tamamladığı birkaç düzyazı metinden biri olan Satranç'ı kaleme aldığı sırada, karısı Lotte Zweig ile birlikte göç ettiği Brezilya'da yaşamaktaydı. Satranç'ta da, olay yeri olarak New York'dan Buenos Aires'e gitmekte olan bir yolcu gemisini seçmiştir. Bu gemide tamamen rastlantı sonucu karşılaşan üç kişi: yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan, ama hayli zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr. B., öykünün aktörleridir.
Madam Bovary by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 19,713
  • WpVote
    Votes 664
  • WpPart
    Parts 30
Madam Bovary, 19. yüzyıl Fransız kadınının kıstırılmış hayatını ve iç dünyasını oldukça şeffaf bir şekilde ele alırken, dönemin kadın erkek ilişkilerine de ayna tutan bir başyapıt. Vasat bir doktorla evlendikten sonra boğucu taşra yaşamı içinde sıkışıp kalan genç ve güzel Madam Bovary, mutsuzluğu bir kader olarak kabul etmeye razı olmaz. Büyük hayalleri, hayattan büyük beklentileri vardır; okuduğu romanlardaki tutkunun ve romantik fantezilerin özlemiyle yaşar ve aradığı ideal aşkı bulmak için çıktığı yolda hiçbir fedakârlıktan kaçınmaz. Madam Bovary'nin bu mücadelesini ve sürüklendiği çıkmazı anlatan roman, tutkulu bir hikâyenin gerisinde evlilik, cinsellik ve zenginlik kavramlarını sorguluyor. 1857'de ilk kez yayımlandığında büyük yankı uyandıran, toplumun din ve ahlak anlayışını sarstığı gerekçesiyle yasaklanmaya çalışılan Madam Bovary, 19. yüzyıl Fransası'nın ahlak anlayışına ve burjuva değerlerine karşı güçlü bir eleştiridir. "Şairler nasıl bahara şükran duyuyorsa, romancılar da Flaubert'e öyle şükran duymalıdır. Onunla her şey yeniden başlar." -James Wood- Yayınevi: İş Bankası Yayınları Çevirmen: Nurullah Ataç, Sabri Esat Siyavuşgil Yılı: 2006
Yeraltından Notlar by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 65,660
  • WpVote
    Votes 2,518
  • WpPart
    Parts 21
Yeraltından notlar gerçek dünyadan kendini soyutlamış bir kişinin iç çatışmalarını ve hezeyanlarını konu alır. Bu roman Dostoyevski'nin daha sonra yazacağı büyük romanların ipuçlarını taşımaktadır.
Küçük Prens by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 191,761
  • WpVote
    Votes 14,019
  • WpPart
    Parts 28
"Hoşça git." dedi tilki. "Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez." Küçük Prens unutmamak için tekrarladı: "Gerçeğin mayası gözle görülmez."
Milena'ya Mektuplar by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 52,739
  • WpVote
    Votes 2,242
  • WpPart
    Parts 17
"Sen benimsin, seni artık hiçbir zaman görmesem de! Korkunun o uçsuz bucaksız sahasına girmediği müddetçe biliyorum, ama senin bana olan ilgini kesinlikle bilmiyorum, senin ilgin tamamen korkuya ait. Sen de beni tanımıyorsun Milena..." Yayınevi: Say Yayınları Çeviren: Adalet Cimcoz Baskı yılı: 2016 İlk Baskı yılı: 2000
Araba Sevdası by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 51,678
  • WpVote
    Votes 1,111
  • WpPart
    Parts 50
Araba Sevdası her ne kadar yazarı Recâizâde Mahmut Ekrem tarafından "eğlenmek için" yazıldığı söylense de Tanzimat devrinde yetişen alafranga tiplerle alay etmek için yazılmıştır. İlk olarak 1895 yılında resimli olarak Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilmiş ve bu tefrika Ressam Halil Paşa tarafından resimlendirilmiştir. Bu roman, Bihruz Bey'in Periveş Hanım'a olan aşkını anlatıyor görünse de aslında o dönemin toplumu ile ilgili önemli eleştiriler yapmakta ve özellikle gençleri etkileyen Batı etkisinin olumsuz sonuçlarını ele almaktadır. Bihruz Bey'in Periveş'e yazmaya çalıştığı mektuplar ve bu yüzden düştüğü komik durumlar aslında yazarın da dediği gibi "hazin bir hikâye"dir.