okunuyor
7 stories
ZAMANIN GÖLGESİ by ebyide
ebyide
  • WpView
    Reads 3,455,292
  • WpVote
    Votes 154,707
  • WpPart
    Parts 35
Üniversiteyi bitirdikten sonra özgür olmak ve hayallerini gerçekleştirmek isteyen Sidem, Milano'da kendi halinde günlerini geçirirken iş sözleşmesinin feshedilmesi üzerine vize sorunu ile karşı karşıya kalır. En az kendisi kadar zor durumda olan bir yabancıdan hiç beklenmedik bir teklif alır. Sidem, yabancının teklifini umursamazken bir yandan da ülkesine geri dönmemenin yollarını arar. Babası, durumu öğrenip müdahale etmeye çalıştığında Sidem için yolun sonu gelmiştir. Her yanılgısı bir aksilik, her aksilik onu kat ettiği yoldan başlangıç noktasına götürürken, bu sefer başlangıç noktasının da ötesine geldiğini hisseder. Belki de her şeye yeniden başlamak gerekir. Bir yabancıyla. O gece onlara yıldızlar şahit etti, kader yeniden yazıldı artık onlar birbirlerinin çıkarları için aynı masaya oturmuş iki yabancıydı. Belki de zaman onları aynı masaya oturan iki yabancıdan daha fazlası yapacaktı.
BÜLBÜL by papatyakorusu
papatyakorusu
  • WpView
    Reads 189,444
  • WpVote
    Votes 15,769
  • WpPart
    Parts 23
*avareyim,asudeyim,yorgunum bilmiyorum,neden sana vurgunum? -bir mahalle hikâyesi- 18/05/2023 " Dökme yüzünü." dedi. Yüzüne vuran kızıl ateşlere bakarken gözlerinde kararlı bir ifade vardı. Kurşuni bulutlar, karşıdaki binaların silüetlerin üzerine yığılmışlardı ve akşamın alacasına güneşin son kızıllıkları karışıyordu. Hafif bir rüzgâr çıkmıştı. Sesi, bulanıklıktan uzak, net ve kendinden emindi. Hiç tereddütleri olmamıştı zaten. Şimdi oturduğumuz bu tenhalıkta, gözleri yerdeki ateşin kızıllığındayken düşen yüzümü, incinen kalbimi nasıl fark etmiş, nasıl sezmişti bilemiyordum. Beni şaşırtmaya devam ediyordu. Kemikli yüzündeki kararlı ifadeye baktım. Gözleri ateşten uzaklaşıp bana döndüğünde yanağında şimdi sakalların gizlediği yara izini ve sebebini düşünüyordum. Yaralar her zaman görünür değildi, olamazdı ama sanki onun yaraları gördüğümden daha derinlerde bir yerlerde gibi geliyordu bana. Gözleri, uysal bir kuştan uzak, gelip gözlerime ilişti. Bakışları karanlık bir orman gibiydi ama tekinsiz değildi. Alaz alaz bir ifade vardı. Hummalı, sert ve kendinden emindi. Kaşlarının arasındaki çukurlar inen akşamla karanlık çizgilere dönmüştü. Garip bir şekilde yanında kendimi hiç olmadığı ölçüde güvende hissettiğimi fark ediyordum. Bana bakarken gözünü bile kırpmıyor, bakışlarındaki bir şey beni gözlerimi kaçırmaya hatta buradan çıkıp ardıma bile bakmadan kaçmaya zorluyordu. Ama direniyordum. Ne gözlerimi mızrak gibi saplanan bakışlarından çekebiliyordum ne de koşup uzaklaşmaya derman bulabiliyordum. " Dökmedim." dedim inkar ederek, az önceki sözünü esasında kendime hatırlatmak için. Elindeki uzun çubukla ateşi karıştırırken tüylerimi diken diken eden ifadesini de çekip almıştı üzerimden. " Döktün. Ama sen yine de dökme yüzünü. O yüz, dökülecek yüzlerden değil."
BEYAZ LEKE by asliaarslan
asliaarslan
  • WpView
    Reads 38,150,331
  • WpVote
    Votes 2,069,604
  • WpPart
    Parts 39
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz bir savaş veriyorduk çünkü seviyorduk. Şaşırtıcıydı, sevgi bazen bir savaş meydanının ortasında size uğruyordu. O an iki yolum vardı. Ya sevecektim, ya ölecektim. Sevmeyi seçtim. Onu sevmek de ölümü daima nefes gibi ensende hissetmekti. "En büyük savaşların ortasında kurak topraklardan bile bazen çiçek açar, bombalar etki etmez, kökleri sımsıkı tutunur. Bir bakarsın renkler canlanır, güzel kokar her yer. Sen bu çiçeksin diyemem, biz bu çiçeği temsil ediyoruz diyebilirim. Özgürlüğümüze." Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.
İmrozlu by EsraCanlii
EsraCanlii
  • WpView
    Reads 891,249
  • WpVote
    Votes 83,716
  • WpPart
    Parts 67
Bir ada ve ortada duran iki kişi. Biri Türk biri Yunan. Biri isyancı biri işgalci. Birinde steteskop birinde künye. İkisi birbirine her şey olur. İkisinden birbirine hiçbir şey olmaz. . 1 Eylül 2039'da, kimine göre Gökçeada kimine göre İmroz'dayız. Kimi için acımasız distopya kimi için kaçınılmaz bir sondayız. . İlk bölüm yayın tarihi 5 Temmuz 2023. . Kitapta anlatılan tüm konu, kişi ve olaylar hayal ürünüdür.
ALTINDAĞ MAHALLESİ by cokkonusanpapatya
cokkonusanpapatya
  • WpView
    Reads 6,683,923
  • WpVote
    Votes 252,587
  • WpPart
    Parts 41
Yavuz abi, topuzumdan firar eden saçımı okşayarak kulağımın arkasına ittirdi. Ilk defa bu kadar yakındık ve ilk defa saçlarıma dokunmuştu. Bu hareketi yutkunmamı sağladığında merhem sürmeyi bitirdiğim elini bırakıp kullandığımız eşyaları tekrar kutuya koymaya başladım. "Sinan'ı gerçekten seviyor musun?" Yavuz abinin sorduğu sorudan sonra hareketlerim dondu. Afalladım. Aptalın tekiydim! Hani ben bu adama yaklaşmayacaktım. Anlamıştı işte! Ne diyecektim şimdi ben? "Yavuz abi-" "Merak etme kimseye söylemem!" Dediğinde sesi o kadar sinirli çıkmıştı ki bir anlık gafletle yüzüne bakmıştım. Aramızdaki yakınlık beni daha çok germeye başladı, bakışlarındaki donukluk üşümem için yeterliydi. Siyah sakallarının altındaki çenesi daha çok gerilmeye başladığında ela gözlerini gözlerimden çekti.
Cemre Düştü | TAMAMLANDI by virgo_v6
virgo_v6
  • WpView
    Reads 217,537
  • WpVote
    Votes 19,187
  • WpPart
    Parts 58
"Sanırım bu gece sana biraz daha fazla zarar vermezsem iyi olacak." Sıkamadığı elime bir süre bakakaldıktan sonra, çaresizlikle kendi ellerini iki yana açtı. "Toprak ben." Evreni bembeyaz bir ışık sardı. Şimşeğin geceyi inleten sesi işitilene dek saniyeler geçti. "Gök yarıldı da yere uyan diyor sanki," dedi, aniden bastıran sağanak yağmura kulak verirken. İki hece, ateş topu halinde boğazımda düğümlendi. "Öyle sayılır," dedim. Islak toprak kokusu odaya doldu, bahar gelmiş gibi. "Cemre düştü." ⁣ ?
Ederlezi by profeysinil
profeysinil
  • WpView
    Reads 1,846,620
  • WpVote
    Votes 85,371
  • WpPart
    Parts 47
"Sabaha kadar konuşmanın sabaha kadar sevişmekten daha tehlikeli olabileceğini kim tahmin ederdi ki? Her gece çiftliktekiler uyuduktan sonra Elif gizlice odama gelip yatağın diğer ucuna geçiyordu. Işıkları yakmayı hiç teklif etmemiştim, o da durumdan şikayetçi değildi. Binbir gece masallarındaki gibi karanlıkta başlayıp aydınlıkta son bulan gece buluşmalarıydı bunlar, ve nedense gizli kalmasını istemiştik. Oysa ortada gizlemeyi gerektirecek bir şey yoktu, onca gece yanımdaydı fakat elim onun eline bile değmemişti. Biz sadece konuşuyorduk... Sadece konuşuyorduk ve sanırım tüm sorun buydu. Belki konuşmak yerine sevişseydik bu kadar kök salmazdık birbirimize. Ben bile anlatacak bu kadar çok şey biriktirdiğimden habersizdim. Konu konuyu, kapı kapıyı açıyor ve konuştukça söylenecek daha fazla söz açığa çıkıyordu aramızda. Bazen attığımız kahkahalar duyulmasın diye ellerimizi ağzımıza kapatmak zorunda kalıyorduk. Bazense Elif mutfağa inip gizlice yiyecek bir şeyler getiriyordu ikimize. Biri duyar diye ekmeği bile sessizce böldüğüm, çocukluğumdan bile daha çocuk olduğum, hayatımda ilk kez bir kadının yüzünde kaybolduğum gecelerdi. Bir erkeğin neden binbir gece boyunca masal dinlemek isteyebileceğini ilk kez o gecelerde anladım. Ve tarihteki onca adamı eline kalem almaya iten, tüm bunları bana yazdıran şeyi ilk kez o gecelerde buldum. Bazen bir kahkahanın ortasında, bazen birbirine çarpan iki bakışta, bazense saçını kulağının arkasına sıkıştırmasını izlerken ansızın beliriveren o sızıyı... İçimdeki edebiyatı uyandıran bir ağrıydı bu. İnkâr edip kaçsam da, durup kapılsam da gözlerine bakarken hissettiğim gerçek hiç değişmiyordu. Elif bir Balkan ağıdı gibi göğsümde büyüyordu."