yigitguralp
- Reads 3,973
- Votes 393
- Parts 6
Öldü. Bir hafta önce babasına gitmek istemişti. Babası "gelme" demişti. Hemen öncesinde bir iş yetiştirmişti. İşin acil olduğunu söyleyenler, işi teslim edince geri bile dönmemişti. İnsanlar son zamanlarda hassas kalbini kırmak için müthiş bir dayanışma içindeydi. Tam da o aralar öldü. Hiç ölmeyecek gibi duruyorken. Henüz çok gençken ve gençliğini pek yaşamamışken... Kalbinin kırılmasına çok da aldırmaması gerektiğini öğrenmeye başlamışken. Tüm yediği kazıkları olgunlukla karşılamayı öğrenmişken... Uyudu, bir daha uyanamadı.
Öldü kelimesinden pek hoşlanmazdı. Hayata veda etti, aramızdan ayrıldı gibi cümleleri daha insancıl buluyordu. Bu konuda pek çok tweet atmışlığı vardı. Attığı pek çok tweet gibi o tweetleri de sallayan olmamıştı. Diğerleri tarafından çok da sallanmayan biri olarak yaşamayı öğrenmişti.
Sallamıyordu çünkü nasıl olsa geçmişte pek çok büyük iş başarmıştı. Üstelik başardıklarını başkalarının sahiplenmesini sindirmeyi de öğrenmişti. İnsanlar uzun zamandır başardığı ne varsa üzerini örtmek için akıl almaz bir uyum ve ağız birliği içindeydi. Tam da bunları kafaya takmaması gerektiğini öğrenmişken aramızdan ayrıldı...
Neden sonra bu sabah uyandı ve yukarıdaki üç paragrafı yazdı. Sonra "kendimden neden üçüncü şahıs olarak bahsediyorum yahu" diye düşündü. Belli ki kağıt üstünde kendini öldürmüştü. Ölen biri olarak, ölümünü kendi ağzından anlatmak bir mantık hatası olur diye düşünmüştü. Eğer bunu mantıklı bulsaydı yukarıdaki paragrafları şöyle yazmaya başlayacaktı: "Ölmüştüm. Bir hafta önce babama gitmek istemiştim. Gelme, dedi. Hemen öncesinde bir iş yetiştirmiştim..."
"Aslında böyle yazsam, mantığa aykırı olur ama çok da enteresan olur" diye de düşünmeden edemedi... Niye halen kendisinden "yaptı, yapamadı, etti, edemedi" diye bahsediyordu ki