Bu hikayenin tüm telif hakları yazarın şahsına ait olup, izini dışında çoğaltılması ya da ticari bir amaç uğruna kurgunun kullanılması kesinlikle yasaktır. Böyle bir durum ile karşılaşılırsa, gerekli mercilere ulaşılacaktır. 18.10.2013 - 02.07.2014 -------------- Daha 18 yaşında öksüz, yetim bir genç kız.. İnsafsız bir üvey baba.. Üvey Babasının ünlü bir şirketi zarara uğratması sonucu, kendi hatalarının karşılığı olarak onu satmasıyla hiç bilmediği bir yolun başındaydı Lara. En saf, temiz duygularıyla bir adamın önüne fırlatılmıştı. Tek kadın, bir imza.

Bir Türk kızı, Lara Arsoy, Dünya'nın en prestijli okulları arasında gösterilen Delacourt Akademisi'nden burs kazanıyor. Ne kadar gurur verici! Maalesef madalyonun öteki yanının göründüğü kadar muhteşem olmadığını akademiye kayıt olduktan sonra anlamaya başlıyor. Her şey esrarengiz. Öğrenciler zeki ve alımlı. Öğretmenler sürekli ortalıktan kayboluyor. Adını daha önce duymadığı derslerin kitaplarına gömülmek zorunda ama bir sorun var, bu okulda tüm sınavlar iptal! Her sene esrarengiz bir biçimde bursluların öldüğü ya da akdemiden ayrıldığıyla ilgili dedikodular dolanıyor ve gidenlerin yeri çabucak dolduruluyor. Geceleri koridorlarda sessizce dolaşan birileri var fakat kimse bunları umursuyormuş gibi gözükmüyor ve Lara, gerçekleri öğrendiğinde akademinin bir okuldan çok daha fazlası olduğunu anlıyor. Akademi, başına gelecek tehlikelerin sadece ufak bir başlangıçı!

Bir kapı... Nasıl olurda bir aşkı başlatabilirdi? "Kimse göremez,kimse duyamazdı.Dünyanın dışındaydık.Bunu sadece biz biliyor,biz yaşıyorduk. 'Seni Seviyorum.' 'Seni Seviyorum.' "

Hissedememek, Dünyada cehennemi yaşamanın en kestirme yolu. Bazen iyidir, hayat kurtarır, hem sizin hem karşınızdakinin hayatını. En kötü yanı kendinizi makine gibi hissetmek insanlıktan uzaklaştığınızı fark etmektir.

Sizce sakarlık bir lanet mi yoksa bir ödül müdür?