Bir varmış, bir yokmuş... 1'i kız 3 çocuk kader dediğimiz senaryo yüzünden şu günlerde olabilecek en kötü şekilde birleşmiş hayatları. Aradan geçen 4 yıl, görünmez bir aşk üçgeni çizmiş aralarına. Bu çizgileri acılar yalanlar ve hırslarla ince ince işlemiş. Ya üçgen kırılırsa?? Ya hikaye prenses masallarına dönüşmeye başladıysa??Ya prenses masalı olmaması gerekiyorsa?? "Kızım, aşk işleri böyle işte... Hani şu bi program vardı ya 'Blind Tango' onun gibi düşün. Gözlerin bağlı ve eşini bulabilmek için tek şansın doğru adımı atmak. Adımı atıyorsun; puf aşk! yanlış adm mı?? doğrusunu bulana kadar devam. Dimi??"

Bozuk, bir yüzleşme hikayesidir. İki insan kendilerini hiç bilmedikleri ve tanımadıkları garip bir evde bulurlar. Onları buraya koyan kişi başaramadıkları takdirde ölecekleri bir oyun oynamaktadır onlarla. Garip bilmeceleri seven bu kişinin kim olduğunu bulmaları yine bu evden çıkabilme olasılıklarına bağlıdır.

Eski dünyanın hatırlanmadığı bir gelecekte artık sadece iki statü vardır. Bu dünyada ya avcısınızdır ya da av. Hayatta kalmak için içgüdülerin, vicdanın önüne geçtiği bir dünyadır artık burası. Yapay koruma duygusu yerini hayatta kalma azmine bırakmıştır. Karanlık geçmişe sahip iki adam, karşılacakları anı beklediklerini bilmeden yaşamaya devam etmektedirler. Ve karşılaştıklarında "çarpışma" kaçınılmaz olacaktır.