Biz... Din tüccarlarının cennetten arazi satmak için kandırdığı müşteriler... Doktorların önce hasta edip, sonra da tedavi ettiği masum kobaylar... Medyanın "Az Sonra" ninnileriyle mışıl mışıl uyuttuğu reyting oyuncakları... ... Açalım gözümüzü ve gerçeği görelim artık! Birileri bizim masum duygularımızın üstüne imparatorluk kuruyor ve biz, "Hayırlısı olsun" diye kandırıyoruz kendimizi! Sağlıklı olmak için; dünyaca ünlü bilmem kimin söylediklerini yapmak zorunda değiliz! Cennete gitmek için; şeyh hazretlerinin abdest aldığı suyu içmemiz de gerekmiyor! Duyduğumuz ve gördüğümüz her şey doğru değil! Çağımızın en büyük hastalığı "Obezite" mi acaba? Hayır! Çağımızın en büyük hastalığı; yaratılmışların en şereflisi olduğumuzu bize unutturan; Yobazite! Bu kitap; doğru bildiğimiz tüm yanlışlara baş kaldırmamızı sağlayıp, her birimizi bu uykudan uyandıracak!

Masum bir bebek doğar... Günahsız, tertemiz bir melek gönderilir yeryüzüne. Cennetin kokusu, buram buram yayılır o bebeğin teninden. Sevgiden başka hiçbir şey yoktur özünde. ... Sonra hayat, sinsi dokunuşlarla kirletmeye başlar o bebeğin ruhunu. Ona korkuyu, nefreti ve çaresizliği öğretir. Cennetin kokusu ve masumiyetin büyüsü silinir zamanla. Hayat, kendine benzetir o günahsız meleği... ... Tıpkı bir heykeltraş gibi şekil verir ona. Bazen o günahsız bebeği bir hırsıza dönüştür, bazen de bir katile... Oysa her bebek masum doğar. Hiçbir bebek, bir katil olarak açmaz gözünü hayata... ... Mustafa Çay, henüz on yedi yaşında kaleme aldığı bu kitabında, günahsız bir bebeğin; aile ve toplumun yanlış yönlendirmesiyle, nasıl bir katile dönüşebildiğini anlatıyor. Hikayenin kahramanı Kaan, içine saplandığı bataklıktan, çıkmayı başarabilecek midir? Hepsinden önemlisi, acaba ailesi, biricik çocuklarına verdikleri zararın farkına varabilecekler midir? ... Her bebek masum doğar... Ama sonra, hayat o masumiyeti bozar! Keyifli okumalar

Bu kitap yayınlanmış bir eser olduğundan dolayı, tamamını değil, ancak ilk birkaç bölümünü burada paylaşabiliyoruz. Kitabın devamını, herhangi bir kitapçıdan temin ederek okuyabilirsiniz. *** "Olmak ya da Olmamak" diye tanımladı bu gücü Shakespeare, "Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol" dedi Mevlana. "Mutlu ol", "Başarılı ol", "Akıllı ol", "Sakin ol" diye uyardı bizi çevremizdeki insanlar. Kimse bize, "Kendin ol" demedi kolay kolay. Sır, ne bildiğimiz şeylerde gizliydi ne de yaptıklarımızda... Sır, "Olmak" demekti. Bu kitap sizi bilmekten yapmaya ve yapmaktan da olmaya götürecek. Bazen bir mum gibi olacaksınız, bazen de bir su gibi... Olan ve olmayan her şeyin bir anlamı olduğunu kavrayacak ve bir şeyin olması için, bazen bir şeylerin olmaması gerektiğini anlayacaksınız. Olmasını istediğiniz şeye dönüşerek, olmaz denen şeyleri olduracaksınız! O zaman size "Şanslı" diyecekler ve siz de onlara gülüp geçeceksiniz!