"Evlenirsin EyvAllah'da gelin ben olmazsam sıkıntı büyük!" aşırı çılgın ,deli dolu bir kız düşünün biraz da çatlak ! kafaya koyduğunu yapan cinsten açık sözlü ,dobra dobra bu yüzden pek arkadaş edinemeyen , hayatına yabancıları sokmayı sevmeyen . " küçükken kızlar bebekleriyle oynarken ben, erkeklerle köpek dövüşü izlemeye giderdim . mahallede kavga olunca kızlar çığlık atarak kaçarken ben , bakkala koşup çekirdek alırdım. kızlar barbi bebekle hep aynı oyunu oynarken ben , bebegimin saçlarını kesip kel yapardım sonrada bebegimi kanserden kaybederdim. hayatıma ekşın ve atraksiyon sokmayı severdim . hele hele temiz kıyafetlerim iyice kirlenmeden üzerimden çıkarmazdım Beni sinir eden kızların o tertemiz saçlarına toprak atardım. ailemin tek çocuğu bendim . Şimdi ne ailem var nede o küçük çocuk, herşey değişecek , değişiyor. ben hariç 😉" çatlak kızın ailesini kaybetmesi sonucu amcası,halası ve dayısının evlerinde oradan oraya sürgün edilme serüvenini anlatan , aynı zamanda küçüklüğünden beri kafayı taktığı Fatih adında ki genç adama olan aşkı siz değerli okurlara sunuluyor...

Elindeki yüzüğe baktı genç kız. Mahallede her zaman dalga geçtiği, adını insandan bozma koyduğu, yıllarca aşağıladığı adam ile nişanlıydı artık. Bol ve uzun pantolonu, dede kazağı ve uzun sakalları ile ilgiyi nasıl üzerine çektiğini anlamıyordu. Mahalledeki kızların dalga geçtiği içten içe hayranlık duyduğu biri olduğunu biliyordu. Feriştah ise mahallede bakanın bir daha baktığı, idealleri olan fakat bir üniversite bile tutturamayan, burnundan kıl aldırmayan bir kızdı. İkisi bir o kadar zıt, bir o kadar aynı idi. Bir o kadar yarım, bir o kadar tamdı. !!! Kesinlikle zengin acımasız güçlü erkek karakter ve masum, saf kız hikayesi değildir.!!! 2.KİTAP :KAHKÜLLÜ

Merhaba, ben Sena! Bazen, hiç bilmediğiniz Bir hayatınız olduğunu çok geç öğrenirsiniz. Her şeyle tek başınıza baş eder, aslında sizin olmayan sorunlara üzülürsünüz. Benim de öyleymiş. Bunu çok geç öğrendim. Hayatıma birileri girdi, çıktı. Bazen kahkahalar bazen de gözyaşları yanımdaydı. Şaşırtıcı ve kısmen de korkunç gerçek gün yüzüne çıkınca da sadece 4 kişi yanımdaydı. Ya aklımda yada yanımdaydılar. Ha tabi şimdi siz niye "4" dersiniz. Çünkü bu rakamı seviyorum. Hayatımı o kadar kuşatmış ki, istesem de o rakamdan kaçamıyorum. Aslına bakarsanız kaçmak da istemiyorum. Çünkü "4"ü seviyorum. *** Kısa bir bakış atıp başıyla onayladı. Ardından radyonun üstündeki CD yazısına bastı. Biraz geçmişti ki tanıdık bir melodi çalmaya başladı. -Ama bu.. Humbled (Michele McLaughlin). Yüz ifadem anında değişmişti. Gülümsemekten alamıyordum kendimi. Bu parçayı ne zaman duysam bu ruh haline bürünürdüm. -Evet. Humbled. Sever misin? -Bayılırım. Dinleyince sanki hayatım gözlerimin önünden geçer. Bir yerde şu anki zamana gelir. Sonrası da sanki geleceğimin habercisi olur. Hüzün ve mutluluk bir arada. Parçanın en sonunda da sanki tüm umutlarım, hayallerim tüm olumsuz yaşanmışlıklardan sonra gerçekleşiyormuş hissi verir. Sanki tüm çektiklerime değecekmiş gibi.. Not:Kitap bitince bu tanıtımı tekrar okursanız sevinirim. Kitaba şöyle birazcık, ucundan baksanız fena olmaz hani ;)

Ya bu defa roller ters düşerse..? Her gün başka bir erkekle olan bir kız. Aşka inancı olmayan, sorsan "Aman ne olacak? Altı üstü aşk!" diyecek bir kız. Duygulara önem vermeyen, en önemlisi de erkeklerden nefret eden bir kız. Kıza oranla daha sakin mizaçlı bir erkek. Mantık dışı hareket etmeyen, ailesi söz konusu olunca akan suları durduran bir erkek. Kızlara saygı duymayı kız kardeşi sayesinde öğrenen bir erkek. Bu defa roller ters. Başıboş kızımız ve onu dizginlemeye çalışan adamımız. Buket ve Onur'un ters düşen aşkına davetlisiniz. *** Gözlerini kısmış bana bakıyordu. "Senin için hiçbir şey ifade etmiyor mu?" dedi. Umarsızca güldüm. "Sence etmeli mi? Altı üstü aşk. 2 güne toparlar."