MASUMİYET
Masumiyet; bir genç kadının bedeninde değil yüreğinde yeşerdiğinde anlamlı oldu. Bir erkek masumiyeti o kadının gözlerine baktığında anladı. Değişmedi. Sadece gerçek benliğini bir kadının masumiyetinde buldu...
Masumiyet; bir genç kadının bedeninde değil yüreğinde yeşerdiğinde anlamlı oldu. Bir erkek masumiyeti o kadının gözlerine baktığında anladı. Değişmedi. Sadece gerçek benliğini bir kadının masumiyetinde buldu...
Бесчувственный, жестокий, сильный и красивый. Это все слова,какими можно описать Александра,не доверяющего женщинам. Но бесчувственный- в начале списка,потому что упрятал свои чувства,до тех пор,пока не встретил Хэвен. Нуждающаяся в нем девушка перевернет всю его жизнь верх дном. Но как поступит он? Забудет все и начн...
O yürürken titreyen yol ses çıkarmazken masanın etrafındaki adamlar, ateş saçan gözlerle kendilerine bakmasını izliyordu. Yumruk olan eli masanın üzerine indiğinde hırlamayla konuştu. "Ona elini uzatanın, elini kırarım." 140916
Bedenimdeki tatlı sızının sahibi olan adamın gözleri, alev aldı. Ben de alev almıştım. Artık durmamız imkansızdı...
O acımasız bir mafya, nitelikli bir sosyopat... Şimdiyse aşık ve yapacaklarının sınırı yok! Mafyanın istekleriyle sıkışmış zavallı bir kız. Onun aksine merhametli ve iyi biri. Ondan kurtululabilecek mi ? yoksa gerçekten ondan kaçış yok mu? Kapak tasarımı: bittiruya (Dilara Candan)
GENEL KURGU #1 Asya Özkurt... Henüz yirmi yaşında, hayatın zorluklarıyla erkenden tanışmış bir genç kadın.. Genç kadın ya o gün intihar edecekti, ya da gidecekti... O gitmeyi seçti... Hayatın zorluklarıyla savaşmak istedi, kendine bir şans tanıdı. Masmavi gözleriyle denizi kıskandırabilecek bir güzelliğe sahipti, onu...
Geçmişini öğrenmek için anlaşmalı bir evlilik teklifini kabul eden Göksu'nun acı içinde olgunlaşması. Her şeyden habersiz bir kız, hayatı yalan üzerine kurulmuş. İntikam ateşine düşmüş bir genç, hayatını hiçe sayan. Üç aile. Büyük sırlar, büyük pişmanlıklar. Kendini feda edenler. İmkansız aşklar. Kaybolmuş hayatlar. ...
"Elimden gelse hâli hazırda kenetlenmiş ellerimizden güç alıp onu bu evden kaçırırdım. Denizi görebileceğimiz bir yere giderdik belki... Hiç konuşmazdık. Dudaklarımız değil, dokunuşlarımız konuşurdu bizim yerimize... Başımı onun geniş omzuna yaslayıp burnumu boynuna gömerdim. Onun o tatlı kokusunu doya doya içime çeki...