Beğendiğim kitaplar
102 stories
PATRONİÇEM by _dilruba
_dilruba
  • WpView
    Reads 80,177
  • WpVote
    Votes 3,730
  • WpPart
    Parts 26
İkinci kez serüvene hazır mısınız? Güzeller güzeli üstelik güçlü bir kızdır Carmine Eldon! Onun karşısına iddia ile çıkan bir boksör Alonzo Hadwin'le ilklerini yaşayacak, nefreti ve öfkesiyle tanışacak. Ün'ün ve rekabetin sınırı olmadığı bir serüvene hazır mısınız? Kitap olacaktı fakat ben vazgeçtim yeniden okuru ile buluşacak PATRONİÇEM. :)
Saklı Bahçe by _dilruba
_dilruba
  • WpView
    Reads 84,262
  • WpVote
    Votes 3,523
  • WpPart
    Parts 25
saklı bahç
DİLSİZ CADI Yazan Sunan Dilruba Çetinkaya by _dilruba
_dilruba
  • WpView
    Reads 82,977
  • WpVote
    Votes 4,171
  • WpPart
    Parts 26
Ederlezi by profeysinil
profeysinil
  • WpView
    Reads 1,846,410
  • WpVote
    Votes 85,371
  • WpPart
    Parts 47
"Sabaha kadar konuşmanın sabaha kadar sevişmekten daha tehlikeli olabileceğini kim tahmin ederdi ki? Her gece çiftliktekiler uyuduktan sonra Elif gizlice odama gelip yatağın diğer ucuna geçiyordu. Işıkları yakmayı hiç teklif etmemiştim, o da durumdan şikayetçi değildi. Binbir gece masallarındaki gibi karanlıkta başlayıp aydınlıkta son bulan gece buluşmalarıydı bunlar, ve nedense gizli kalmasını istemiştik. Oysa ortada gizlemeyi gerektirecek bir şey yoktu, onca gece yanımdaydı fakat elim onun eline bile değmemişti. Biz sadece konuşuyorduk... Sadece konuşuyorduk ve sanırım tüm sorun buydu. Belki konuşmak yerine sevişseydik bu kadar kök salmazdık birbirimize. Ben bile anlatacak bu kadar çok şey biriktirdiğimden habersizdim. Konu konuyu, kapı kapıyı açıyor ve konuştukça söylenecek daha fazla söz açığa çıkıyordu aramızda. Bazen attığımız kahkahalar duyulmasın diye ellerimizi ağzımıza kapatmak zorunda kalıyorduk. Bazense Elif mutfağa inip gizlice yiyecek bir şeyler getiriyordu ikimize. Biri duyar diye ekmeği bile sessizce böldüğüm, çocukluğumdan bile daha çocuk olduğum, hayatımda ilk kez bir kadının yüzünde kaybolduğum gecelerdi. Bir erkeğin neden binbir gece boyunca masal dinlemek isteyebileceğini ilk kez o gecelerde anladım. Ve tarihteki onca adamı eline kalem almaya iten, tüm bunları bana yazdıran şeyi ilk kez o gecelerde buldum. Bazen bir kahkahanın ortasında, bazen birbirine çarpan iki bakışta, bazense saçını kulağının arkasına sıkıştırmasını izlerken ansızın beliriveren o sızıyı... İçimdeki edebiyatı uyandıran bir ağrıydı bu. İnkâr edip kaçsam da, durup kapılsam da gözlerine bakarken hissettiğim gerçek hiç değişmiyordu. Elif bir Balkan ağıdı gibi göğsümde büyüyordu."
Unutulan Eş +18 by ilknurBirdal
ilknurBirdal
  • WpView
    Reads 2,905
  • WpVote
    Votes 139
  • WpPart
    Parts 3
Satenler, danteller, loş bir ışık... Odayı aydınlatan tek şey pencereden içeri vuran ay ışığıydı. Gecenin ilerleyen bir saatiydi. Sessizlik, geceye perde gibi inmişti adeta. Yatakta uzanan genç kız, gözlerini bacaklarında gezinen sıcak elin temasıyla araladığında ne olduğundan çok da emin değildi. Saten çarşafın üzerinde kıvrılan bedeninde ince dantel çamaşırlarından başka hiçbir şey yoktu. Adam, hiç acele etmeden önce gerdanına, sonra göğsüne eğilip sıcak nefesinin tenine yayılmasına neden olduğunda beklenti ve hazla içini çekti. Dudakları dantellerin üzerinden göğsüyle buluşurken elleri de bacaklarının arasına kaydığında zevkle titredi. Adama karşılık vermek için hiçbir harekette bulunmuyor ama bu dokunuşlardan da asla rahatsız olmuyordu. Nefesi sıklaşırken onun kendisine daha çok dokunmasını, öpmesini hatta sarılmasını istiyor, arzudan titreyen bedenine söz geçiremiyordu. Göğsünün tekini çamaşırının üzerinden yalayan adam, kabaran göğüs ucunu dudaklarının arasına alıp sıkıştırırken "Akasya," diye fısıldadı. Kız karşılık olarak sonunda ellerini adamın saçlarına götürüp "Toprak," diye inledi. Hemen sonra odayı dolduran gürültülü müzik sesinin etkisiyle neredeyse sıçrayarak kendine geldi. Çalan telefonuna anlamsız bakışlar atarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Rüya görmüştü. Fazlasıyla canlı, erotik olan bu rüyada Toprak'la sevişiyordu. Nikahlı olduğu ama nikah haricinde bir kez bile bir araya gelmediği kocasıyla hem de... Daha önce hiç kimse ile öpüşmemiş, el ele bile tutuşmamış biriydi. Zaman değişse de böyle şeyler hala buralarda hoş karşılanmazdı. Evlendikten sonra da değişen bir şey olmamıştı. Çünkü kocası nikah kıyılır kıyılmaz yüzüne bile bakmadan İstanbul'daki şaşalı hayatına geri dönmüştü. O dağ başında unutulmaya bırakılmış bir eşti. Akasya kocasıyla ilgi
Mucize Bebek. by odorviolas
odorviolas
  • WpView
    Reads 4,391,364
  • WpVote
    Votes 139,191
  • WpPart
    Parts 34
Hayat ne garip,lanet ..ve boktan bir dönemeçten ibaret!' diye düşündü genç kız..Onun için hiçbir şey normal değildi artık.. Hiçbir şey olması gerektiği gibi değildi..Her şey hem de her şey istemediği gibiydi artık. Barda tanıştığı adamla tanımadığı ve gördükleri ilk otele girerken yaptıklarını umursamıyordu artık.. Onun mutlu bir geleceği olmayacaktı ki artık. Şuan genç kız kendisi değildi. Tanımadığı bu iri cüsseli adamla ne haltlar yediği umurunda bile değildi...O artık hep yalnız olacak bir kızdı zaten..En başından beri yalızlığa mahkum olacağı belli sefil biriydi... Otelin kapısından içeri girerken bedenini bir ürperti sardı Janessa nın.. "Üşüdün mü tatlım?" dedi adam ona kendisi olmadığını gösteren sıcak bakışlarla. Bara ilk geldiğinde gözlerinde gördüğü tek şey nefretti. Bu adam kimseyi sevmiyordu ve Janessa ya lazım olanda buydu. Geri dönüp onun yüzüne bile bakmayacak tek gecelik bir ilişki.. Hayatının unutulacak olan sonu ve İLKİ!.. ***************************************** Başlangıç:10 Ekim 2013♡ Bitiş:29 Ocak 2014♡ Not: Hikaye bana ait değildir.
İKİLİ DELİLİK by sezgisalman
sezgisalman
  • WpView
    Reads 54,526
  • WpVote
    Votes 6,457
  • WpPart
    Parts 31
Yıllardan 2008, Mayıs ayının sonu Fethiye'de Sımsıcak bir yaz gelmek üzere! Merih ve Venüs ikiz kardeşler, doğma büyüme Fethiyeliler. Büyüdükleri yere aşıklar. Küçük yerin; malum en eski ve en popüler tek yumurta ikizidirler. Bütün Fethiye onları bilir ve sever. Venüs kendi gezegenin temsil ettiği her şeyi temsil eden tarafken, Merih'in kendi gezegenini ne kadar temsil ettiği tartışmalıdır. Venüs, her ne kadar Merih'in dayanıklılığın, sabrın ve mücadelenin gezegeni olan marsın tüm özelliklerini taşıdığına inansa da, Merih bu konuda kendinden emin değildir. Ama o kardeşinin venüs gezegenin tüm özelliklerini taşıdığında yüzde yüz kalıbını basar. İkili ilişkilerdeki muhteşemliği, dış görünüşte en ufak detaylarına kadar birbirlerine benzemelerine rağmen güzellik ve zarafeti temsil edişi ve aşk konusundaki başarıları... Venüs her şeyiyle adının hakkını veriyordur. Tüm bu dengelere rağmen, Venüs'ün hayatı Merih'in başına belalar açarak geçmiştir. Ne zaman her klasik kardeş gibi başlarına bir talihsizlik gelecek olsa, bu talihsizliğin anahtarı hep Venüs'ün elindedir. Bu muhteşem 2008'in Mayıs ayında, yine başlarına bir talihsizlik kuşu konuyordur. Hem de bu kez kuş çok büyüktür. Venüs yaptığı bir davranıştan ötürü mahkeme kararıyla bir kamu cezası almıştır ve iki ay huzurevinde çalışması gerekiyordur. Deli doluluğun tek adresi Venüs, uyuşuk yaşlıların olduğu ortamda çalışarak güzelim yaz mevsimini harcamayı hiç istemiyordur. Bu cezayı çekmemek için yapmayacağı hiçbir şey yoktur. Hukuku, hatta daha fazlasını bile kandırmayı göze almıştır. Bu yüzden kardeşine bu cezada kendi yerine geçmesi için bir teklifle gider. Fakat Merih asla böyle bir şeyi karşılıksız yapmayı kabul etmeyecektir, değil mi? O yüzden Venüs'ün, onu ikna edecek iyi bir 'geri iyiliğe' ihtiyacı vardır.
RESMEN AŞIĞIM by sezgisalman
sezgisalman
  • WpView
    Reads 53,091
  • WpVote
    Votes 6,698
  • WpPart
    Parts 34
"Şaka yapıyorsun, değil mi? Hayal görüyorum?" dedi en nihayetinde Uraz. Bu soruları direkt olarak arabasının bagajındaki kıza mı, yoksa genel olarak evrene mi yönelttiği şüpheliydi. Zaten Asu da tam anlamamıştı. "Sen buraya nasıl girdin?! Ne zamandır buradasın? Ya... sen... sen kimsin ya? Kimsin sen?" Asu korkmaya başladığını ve tir tir titrediğini hissediyordu. Sevdiceğinden, biricik Uraz'ından korkması çok anlamsızdı ama şu an karanlığın içinde bağırırken bir tık ürkütücü olduğunu da inkâr edemezdi. Ürkek hareketlerle kıvrıldığı yerden doğrulmaya çalışırken her yerinin nasıl tutulduğunu ve ağrıdığını anca fark etti. Eee az buz değildi! Muhtemelen üç saattir bu bagajda iki büklüm ses çıkarmadan yatıyordu. Ah o İstanbul trafiği onu bitirmişti. Yani tabii Uraz'ın niyeti yalnız gelmekti ama Asu da eşantiyon gibi olmuştu işte. Ahlaya uhlaya doğrulup ayaklarını sarkıtmak suretiyle bagajda oturmaya devam etti. Boynunu açtı. Kollarını esnetti. Sırtını kütletti. Uraz şaşkınlıkla onun her hareketini izlerken en nihayetinde delirerek "Artık konuşacak mısın?! Kimsin kızım sen?" diye bağırdı. Sonra bağırtısı evin içinde kendisini beklemekte olan arkadaşlarına ulaşacak diye korkarak hızlıca eve bir bakış attı. Asu da omuzları düşerek olduğu yerde küçülmüştü. Korkudan resmen titriyordu. "Anlatacağım. Ne olur kızmayın bana, anlatacağım."
AŞİYAN by sezgisalman
sezgisalman
  • WpView
    Reads 101,486
  • WpVote
    Votes 9,107
  • WpPart
    Parts 32
Pınar sakin olmaya çalışarak "Merhaba," diye fısıldadı. Bundan daha fazla muhabbet etmek istemiyordu lakin bunun kaçınılmaz olduğunu da biliyordu. "Merhaba." Selçuk'un yüzünde şaşkın bir gülümseme ağır ağır peyda oldu. Sanki yüzünden hızlı hızlı hisler ve ifadeler geçiyormuş gibi yüzü dalgalanıyordu. Pınar'a doğru bir adım yaklaşmak istedi ama hemen durdu. "Ne zaman geldin?" Selçuk'un gözleri Pınar'ın hatırladığından da güzeldi. Ya da belki de daha güzeldi artık. Yaş almak yaramış olmalıydı. Bu yüzün her bir zerresine bakarken nasıl kalbinin aşkla çarptığını dün gibi hatırlıyordu. Hala aynı güzel yüzdü işte! Daha sakallı, bir iki ufak çizgisi vardı ama onlar da ona ayrı bir hava katmıştı. Deniz yeşili gözlerinin etrafındaki çizgiler mesela... olgunluk katmıştı. Siyah, sık sakallarına rağmen onların arasında görünen gamzelerinin etrafındaki çizgiler... nasıl da güzellerdi. Muntazam bir yüzü vardı. "Dün," derken sesi çatallaştı Pınar'ın. Hemen genzini temizledi. Bunu yaparken de gözünü kaçırma fırsatını değerlendirdi. "Sen ne zaman geldin? Burada olmadığını sanıyordum?" dedi bunu ümit eder gibi. Sesindeki bu temenniyi saklayamadı. Selçuk da fark etmişti o ses tonunu. Yine de aklına gelen ilk şeyi hemen uzaklaştırdı. Kendini tek parça halinde tutmaya gayret etti. "Ben ne zaman gittim ki?"
FIRLAMA PRENS (1) by sezgisalman
sezgisalman
  • WpView
    Reads 236,113
  • WpVote
    Votes 16,110
  • WpPart
    Parts 28
Çiğdem iki ev arkadaşıyla mutlu mesut yaşıyordu. Ta ki bir gün sahaftan aldığı eski bir kitap hayatını sonsuza dek değiştirene kadar... Kitap çok güzeldi, sürükleyici başlamıştı. Fakat daha kitabı bitiremeden kitap ortadan kaybolmuştu ve kaybolmadan evvel de yerine içindeki ana karakteri bırakmıştı. İşin en kötü yanı kitaptan çıkıp gelen ultra yakışıklı bir adamın varlığı değildi; kitaptan çıkan adamın sıradan biri olmamasıydı. Gelen adam; genç-fazlaca-yakışıklı, 1700'lü yılların sonunda yaşamış bir Birleşik Krallık prensiydi ve kesinlikle geçmişten geliyordu. Adamın kurmaca olan hiçbir yanı yoktu. Varlığı tamamen tarihi delilere dayanıyordu. Ama ne yazık ki Birleşik Krallık Prensi, Sussex Dükü Alexander Frederick'in o delilere dayanan varlığı, tarihte kalamamıştı! 1802 yılının o güpgüzel baharını bırakıp, 2013'ün tuhaf baharına ışınlanıvermişti... Kendi isteği dışında! Tek iletişim aracının mektuplar olduğu bir devirden gelen adamı dokunmatik telefonların olduğu dünyaya uydurmak hiç de kolay olmayacaktı Çiğdem için. Alex'in öğreneceği çok şey vardı. Hem de çok şey... Ama her zaman geri gitme ihtimali de vardı tabi. Ne kadar başlarda iki taraf da bu beklentide olsa da, zamanla işler değişecekti. Çünkü aşk çaktırmadan onların hayatına girecek kadar sinsi bir yılandı.