Okuduklarım
2 stories
PALURİ - Ar Si Ar Ma - RAFLARDA by Gercek_Masallar
Gercek_Masallar
  • WpView
    Reads 2,595,567
  • WpVote
    Votes 3,495
  • WpPart
    Parts 1
İki genç kız; Arya ve Mahru.... "Gelen ani fren sesi ile ne olduğunu anlayamadan babasının altında kalmıştı Arya. Vücuduna giren minik sızıları hissediyor, o sızıların babasının gövdesinden geçerek kendisine ulaştığının ayrımına varıyor ancak bir türlü inanamıyordu olanlara... Tekrar duyulan bir patinaj sesi ile babası yan tarafına düşmüş, elini Arya'nın yanağına koymuş ve diğer eli ile artık nefes almayan karsının elini avuçlarının içine almıştı..." "Bir yatakta uzanıyordu Mahru, karşısında da bir adam oturuyordu. Uyanmasını bekliyordu belli... "Günaydın" dedi adam haince sırıtırken... Mahru irkildi. Bulunduğu durum yüzünden korktu, bir şey diyemedi... "Benden ne istiyorsunuz?" Fısıltıyla çıkmıştı sesi. SAhi ne istiyorlardı ondan? Gerçi şu durumda ne isteyebileceklerini tahmin ediyor ve bu daha da korkmasına sebep oluyordu ama.. "Uzatmayacağım lafı..." dedi adam oturduğu sandalyeden kalkarken. Mahru da o anda yataktan kalkmaya çalışmış, en azından hemen doğrulmuştu... Adam hafifçe gülümsedi kızın bu hareketine. El değmemişti bu kıza henüz, tahmin ediyordu bakire olduğunu. Onu sarhoşlara çerez yapmayacaktı. Daha büyük işler için kullanabilirdi..." İki deli fırtına; Ateş ve Gökdeniz... "-"Ulan ben size okul önlerinde satılmayacak bu meret dedim mi?" -"Abi.." -"Abini de sikecem seni de şerefsiz.." -"Alın bu şerefsizi... öyle bir hale getirin ki, cesedini görenler bir daha okul olan yerin üst sokağında bile takılmasınlar.. " -"Abi yapma.. abi evde ekmek bekleyen var..." Kesişen hayatlar ve mizah dolu bir macera... 'Ha', diye geçirdi içinden Arya... 'Yok yok merak etme.... Bu gün hatun düzmeye yarın boncuk dizmeye götürecek o deve beni...' diyemedi...
FREZYA (raflarda) / BESTE ÖN OKUMA by lemariz
lemariz
  • WpView
    Reads 2,315,256
  • WpVote
    Votes 37,471
  • WpPart
    Parts 26
"Bir varmış bir yokmuş, diye başlardı ya masallar; işte benimki de, olsa olsa hep yokmuş hiç varmıştı. Neyin hayaliydi kurduğum? Neyin cesareti, cüreti? Hiç yokmuş bir hayatın, hüzünlü umut kırıntısıydım ben, onu da kuşlar gagalamıştı..." ... İsmini siz seçin; isterseniz Cansu, isterseniz Hacer... Yaşamda, özensizce açmış bir çiçekti o. İstismarı yaşayan ve şiddete şahitlik eden, bir kimsesizdi. Geçmişinin izlerini, ruhunun en derinlerinde saklayarak hayata tutunurken; direndiği gerçeklerle hiç ummadığı bir yerde, hiç ummadığı bir anda, yüzleşecekti. Geçmiş hesaplarını kapatılırken; kimse yaralarının kanatılıp, sarmalanmasına hazır olup olmadığını sormamıştı. Timur, mahkûm olduğu önyargılarla hayatına girdiğinde, aşkın mucize iksirini tadacağını hayal dahi etmemişti. Timur; hayatın olgunlaştırdığı ve sorumluluklarla katılaştırdığı, kalabalığın içindeki yalnızlıktı. Sistemin doğurduğu ne suçlu, ne de suçsuz bir sistemsizlikti. Hayatını, doğruları için feda edilebilecekler ve edilemeyeceklerin ayrımını yaparak geçirirken; vereceği en yanlış hüküm, onun en doğru kararı olmuştu. O, özensiz bir çiçeğin, özenle açılmış yaralarını sarıp sarmaladığında; kendi üşüyen ruhunu ısıtacağını, asla hesap etmemişti. Kesişen yollar, önyargılar ve tehlikeli planlar arasında doğan, kalbimizdeki en masum aşk; FREZYA. Nefes alıyorsak, bir çıkış muhakkak vardır... ... 'FREZYA' sizi ağlatırken aşkla sarmalayacak sımsıcak bir sokak hikayesi... ... Dip not: okuduğunu anlayamayanlar ve başlıkları okumayı es geçenler için bu sadece bir ön okumadır!