burada İrem adında bir kızın zorlukların üstesinden nasıl gelindiği anlatılıyor hadi gelin birlikte okuyalım

Neden? Neden bakıyorsun güzel gözlerinle? Belki gözlerin benimkilerden güzel... Belki bakışların sabah uyandığımdaki sıcaklığıyla beni içine çeken yatak kadar sıcak... Ama neden bana güzel bakıyorsun? Emin ol seninki kadar güzel gözlerim olsa benden güzellere bakardım. Sen çok aptal birisin yabancı. Adın ne olursa olsun. SENİN ADIN YABANCI...

Hilda'nın başına gelenlerden sonra hayata karşı bakış açısının değişmesiyle beraber gerçek aşkını bulmasıdır sizce neler yaşamıştır

Hera, Manitou Spring kasabasında yaşayan büyükannesine ziyarete gitmeye karar verir. Kalbi kolayca birini sevebiliyordu. Bu yolculuk, onu vampir olan Karl ile karşılaştırır. Karl ile yakınlaşmaya başlar. Aralarında geçen bu yakınlaşma büyük sorunlara gebedir. Karl uzak durmaya çalışsa da kendini onu korumakla hükümlü bulur. Fakat çok geçmeden, Hera kötü bir şekilde Karl'ın gerçek halini öğrenir. Hera, kalbini bu kez gerçek bir aşka adar. Ali onun dünyanın merkezi haline gelir. Ali ile birlikte evlenmeye yakınken, bu kez öğrendiği bir gerçekle Hera yıkılır. Karl, Hera'yı kaybetme korkusuyla yüzleşmek istemediği için onu kendi gibi birisi yapmaya karar verir. Bunun için, Hera'nın onayını almaz. Ölümle burun buruna gelen Hera, onun için çabalayan iki adam. Biri insan biri vampir... "Aynadaki yansımama baktığımda gözlerim altın gibi parlıyordu. Aynı yansımadan arkamda, Karl'ı gördüm. Tıpkı, benim gibi gözleri kehribar rengiydi. O kadar güzeldi ki, bakmaya doyamadım."

Sevdiğiniz insanı unutmak ister miydiniz? Onlar unuttu. Ne o insanı hatırladılar ne de önceki geçmişlerini. Bu onların istediği bir şey değildi. Bu hayattı. Bu kaderleriydi. Onlar için fırsat değildi. Her şey iyi giderken, tepetaklak olmuştu. Birbirlerine olan bağlılığı geçmişlerini geri getirebilecek miydi? Oyunlar vardı, yalanlar, mutluluk ve aşk. Onlar Kutsay ve Dolunaydı. Bu onların hikayesiydi.

O onun sadece ego yığını olduğunu düşünüyordu. Ama o playbol, yeri geldiğinde psikopat, alkolik biriydi. Ama en önemlisi de onun herşeyiydi. O onun sadece dengesiz olduğunu düşünüyordu. Ama o küfürbaz,kaba,deli dolu, sakar biriydi. En önemlisi de onun bir tanesiydi. Asıl kız olma duygusunu hiç tatmamış olan kız ve her hikâyede asıl çocuk olan adam... Magazinlerin hep onları sevgili olarak düşünürdü. Belki de geleceği görmüşlerdi. Arkadaşları onları hep yanlız bırakırlardı. Belki de geleceği görmüşlerdi. Ailesi kızı gelini sanmıştı. Belki de geleceği görmüşlerdi. İlk karşılaştıklarında kız onun bir ego yığını olduğunu anlamıştı. İlk karşılaştıklarında çocuk onun bir dengesiz olduğunu anlamıştı. HİKÂYEDEN BİR BÖLÜM: Yola çıktım ve bir arabanın önünde durdum. Koşarak kapıyı açtım ve içeri girdim. İçeride bir çocuk vardı. Fakat cidden çok yakışıklıydı. -Lütfen sür,dedim kısık sesimle. O sırada Kerem belirdi. -Seni bile tanımıyorum. Neden süreyim? -Lütfen sür şu arabayı LAN! ,dedim. Kerem kapıyı açacakken çocuk sürmeye başladı. -O kimdi? Kapıyı açmak üzere olan adam? -Seni ilgilendirmez. -Arabama bindiysen ilgilendirir. -İlgilendirmez. -İlgilendirir. -İlgilendirmez LAN! İlgilendirmez işte! Bana masum köylü görmüş uzaylı gibi baktı. -Sen nasıl bir kızsın ya! Daha deminde "Lütfen sür şu arabayı LAN!" dedin. Lütfen ile başlayıp cümlenin sonuna lan ekleyen ilk kişisin. Dengesiz! Saate baktım. Oha! Otobüsü kaçırmak üzereydim. -Bak şuan otobüsü kaçırmak üzereyim. Beni otogara bırak. -Bırakır mısın de. -Beni otogara bırakır mısın,dedim çaresizce. -Lütfen de. -Lütfen beni otogara bırakır mısın? -Heh şöyle. Aferin sana! -Sen ne egolu birisin. Ego yığını, dedim sinirle. -Bu kaslar bu zeka sende de olsa sende egolu olurdun. ### 👉Kapak @acraccar'

İnsanlar bazen çok acılar yaşarlar. Katlanamayacaklarını zannettikleri acılar... Onları intihara iten acılar... Ama hiç sabr etmezlermi... Hiç düşünmediler mi birgün hepsinin geçeceğini... Acı ne tür bir acı??Aslında bir acı yaşarsın,öldüm sanırsın,ama ölmesin bu en büyük acıdır aslında. Sonra dersin ki acı bile insanı Kandıra biliyormuş... "ACI" yazılışı ne kadar basit bir kelime, peki hissettirdikleri o kadar basit mi?...