Hilal&Leon

Bu kez aşk tutkuya değil, tutku aşka dönüşüyor... HiLeon hikâyesidir.

Ya ortasındasındır AŞKın merkezinde; ya da dışındasındır, hasretinde..

Sezon finalinden hemen sonra, Hilal ve Leon'un ilk buluşmaları, kavuşmaları nasıl olur diye hayal ederken tw grubumda "feels" olarak yazdığım, sonra teşvik edilerek DF'te paylaştığım kısacık bir kavuşma denemesini burada da paylaşmak istedim (tek bölüm). Yazdığım ilk -Türkçe -"feels" olma özelliğini taşıyor ve biraz düzenleyerek paylaşıyoum. Ama deneme olduğu için yine de pek ayrıntılı değil. :) Sezon devam ederken ve final sonrası 2. sezon hakkında bazı tahminlerim, hayallerim vardı, daha hevesliydim. Şimdi bir bilinmezlik içinde bekliyoruz. Yani o zamanki hayallerim yine var ama beklentim yok pek. Neyse, kısacık da olsa, deneme de olsa keyifle okumanızı dilerim. Umarım beğenirsiniz.

Karaboranda Bir Nefes Gibi; Vatanım Sensin'den Hilal ve Leon'un yani nam-ı diğer HiLeon'un 25. ve sonrasındaki bölümlerdeki durumlarını ve diğer olayları alarak alternatif bir yaklaşım getirmeye çalıştığım birkaç günlük bir hikaye. Yani birbirlerini sevdiklerini biliyorlar ve bunun üstüne birbirlerine yavaş yavaş açılabilmişler. Dolayısıyla hikayemde, HiLeon daha sevgili, daha yakın. Özellikle Hilal karakteri, yavaş yavaş da olsa Leon'a karşı daha yakın ve samimi olmaya başlamış durumda, ayrıca Leon'dan alıntılar yapmayı ve onu güldürmeyi seviyor. Ama bu aşamaya gelirken de arada yaşanmışlıklar var, onlara da yeri geldiğinde atıf yapıyorum. Özet olarak; aşık olduğumuz Hilal ve Leon karakterlerinin dizide görmek isteyip göremediğimiz birçok sahnesini ve iç seslerini "kendin pişir kendin ye" babında yazmaya heveslenerek başladım. Şu an 6 günlük bir kurgum var; ama günler içinde de birbirini takip eden bölümler bulunuyor ve hikayeyi de bölüm bölüm paylaşacağım. Notlar: + Her iki karakteri de özenerek yazıyorum ama dizide Hilal'in bakış açısı, iç sesi daha az verildiğinden ona daha çok odaklanıyorum. + Dizide gördüğümüz bazı sahneleri de değiştirdiğim oluyor ve bunlar yeri geldiğinde belirtiyorum. + Hikayenin M kısmı var ve sansürsüz. Hikaye aşama aşama gittiğinden 3. gün itibari ile M seviyesi artmış olacak. Başlarda M beklemeyin :) Ayrıca karakterlere uygun olarak edebi ağırlıklı bir dil ile yazmaya çalışıyorum, pornografik değil erotik betimlemeler görebilirsiniz. Okuyanlara teşekkür ederim. Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar dilerim. Görüşlerinizi beklerim.

"Ne fark eder? Ha boynuma urgan geçmiş, ha parmağıma yüzük... ikisi de hayatımın ellerimden akıp gitmesine sebebiyet veriyor. Bu yolun bir çıkışı yok, teğmen. Her iki hususta da, ben zaten ölüyüm."

Hercai: Hiçbir şeyde kararlı olmayan, bir dalda durmayan, bir işi sonuna değin götürmeyen, aşkta bağlılığı bulunmayan kimse.

Caroline Marshall, a sweet and cute girl, who hates rich guys since her father threw her mother away to marry another woman for money. Living with a step-mother, a step-sister and a cruel father, her life was worse than hell. Aaron Woodwords, a multi-billionaire and the CEO of Woodwords corporation, has everything a person dreams of. From money to women to anything. He is egoistic, merciless and arrogant. Owners of different companies fear from him whereas women throw themselves to him. What will he do when a girl will throw money on his face for scratching his car? What will happen when Caroline meets a guy who is rich, and too much proud of his money? or that is what she thinks. What will she do when she realises she is falling deeper and deeper for that guy? Will she confess her feelings for him? Will she be able to forget her dreadful past, and give him a chance? Join Caroline in this journey, of falling in love with Mr. Billionaire. Cover by: @Anishka14 #1 in romance

Nereye uçar turnalar, nereye gider gökyüzü... Alıp kanatlarına umutlarını geçmişin? Sen yıkıldın altında göğün, yandın küçük bir pervane gibi. Ah, küçük bir pervane gibi... Bir 70'ler hikâyesi. Bu hikâyede, gençliğin ilk heyecanlarıyla tasasızca yaşayan küçük, şımarık bir kız, esasında zannettiği kadar küçük olmadığını kafa karıştırıcı tecrübelerle fark edecek. Üstüne yıkılan o göğü, bir başka güçlü elin de yardımıyla ve kalbindeki tüm o sevdasıyla kaldıracak göğsünün üstünden. Ve iki genç, imkânsızda buluşup birbirine pervane olacak. Kime söyledin derdini, kimi sevdin gizli gizli? Kimler uyandırdı içindeki kötü kırık türküleri? Ölenlerin adını unutma; türkülerin, meydanların. Ah, bırakmasın onlar seni... "Bak, bak şunlara! Bunlar yalnızca kâğıt mı? Değil... Oku! İnsan hepsi. Hepsi birer ölü. Hepsi birer ölüm. Beren! Şaka mı geliyor bunlar sana?" Hey! Bak işçi tulumu giymiş umut! https://www.youtube.com/watch?v=e9LO0LWGvX4