.
7 stories
BAZI İNSANLAR BÖYLE YAŞAR by filizpuluc
filizpuluc
  • WpView
    Reads 3,163,252
  • WpVote
    Votes 170,473
  • WpPart
    Parts 53
Lina Kara, babasıyla ettiği kavga sonucu babasını kendi kafasına sıktığı bir kurşunla kaybeder. Bu kayıp kendisinden de birçok şey götürür. Borçlar ve vicdan azabı arasında sıkışırken zaman pek iyi davranmaz ona. On ay kadar sonra eski halinden eser yoktur artık. Hissizleşmiş ve yaşama olan hevesini kaybetmiştir. Kendisini bazı insanlar böyle yaşar diye teselli ederek annesi ve kız kardeşi için yaşamaya devam eder. Sıradan bir gün çalıştığı çiçekçiye gelen gizemli bir adamın ricası üzerine bir çiçek teslimatına çıkar. Ölüm anlamına gelen çiçekleri teslim ettiği adamın babasının otopsisini yapan adli tıp uzmanı olduğunu ertesi gün savcılıktan gelen bir telefonla babası hakkında sarsıcı gerçekle öğrenir. Adli Tıp Uzmanı Aral Çakırca'ya götürdüğü ölüm çiçeklerinin ikisi için olduğunu anlar. Babasının peşindeki birtakım organizasyon üyeleri, Lina'nın, Kadir Kara'ya gidecek olan anahtar olduğuna eminken Lina bunun ne demek olduğuna başta anlamasa da zamanla yaşananlar anlam kazanmaya başlar. Bilmediklerinin bildiklerinden fazla olduğunu Aral Çakırca ve Savcı Yiğit Atalay'la bu olayı çözmeye çalışırken keşfeder ve ailesinin kendisinden sakladığı sırlarla bir bir yüzleşmeye başlar. Saklanırım göz önünde. Gelir geçer önümden. Ben görünmez değilim. Hiçe sayar beni gözünde... Bu bir bilmece... Söyle bana Lily... cevap ne?
AVCI by aatalantee
aatalantee
  • WpView
    Reads 9,496,154
  • WpVote
    Votes 199,775
  • WpPart
    Parts 59
Geçmiş ve geleceğin karanlığı arasında, kibrit çöpüyle aydınlanmış bir hikaye Avcı. Sırların, alınacak intikamların ve her şeye rağmen hayat bulmuş bir aşkın yaşandığı, imkansızlıklarla dolu bir hikaye. Haberdar olmadığı kirli geçmişinin bedellerini ödeyen masum kız değil bir tek acı çeken. Geçmişin intikamı için geleceği verdiği sözlerle yakan bir gencin; bu oyunda temizlenmeyi bekleyen ve ölümün istediği ruhların acı çektiği bir hikaye. Kabuslara sığınmış, özlem duyulan huzurun hikayesi. Bu hikaye, her zerresiyle can yakan Avcı'nın hikayesi. Umutların, kırgınlıkların ve vazgeçmişliklerin keskin kıymıkları benliklerinde en derin yaraları açarken, tüm olumsuzluklara rağmen savaşmayı bırakmayanların hikayesi. Ta ki kendi finallerini yazana dek. Kimi ölü kalplerde, kimi ölü bedenlerde... •●• •İlk yayım tarihi 9Ağustos2014• •●•
İS KOKAN ZEYTİN AĞACI by sulisindunyasi
sulisindunyasi
  • WpView
    Reads 2,480,134
  • WpVote
    Votes 220,219
  • WpPart
    Parts 46
"Benim topraklarımda ölmek için özel bir nedene gerek yok." Mihra Elnurova, Türkiye'nin güneyinde yer alan, ufak bir Türkmen ülkesi olan Karahan'da yaşamaktadır. Sıcacık bir ailede büyüyen Mihra, hayatın sert ve acımasız yüzüyle henüz tanışmamıştır. Ta ki ülkesinde baş gösteren iç savaşa kadar. Ülkenin çeşitli bölgelerinden ayaklanma, silahlanma haberleri gelirken hiçbir sorun olmadığına inanarak yaşayan genç kız, bir sabah bulundukları kasabaya ülkesini ve kendi topraklarını korumak için Türkiye'den askerlerin gönderildiğini öğrenir. Bu askerlerin arasında hayatının aşkının da olacağından bihaberdir. Yağmurlu bir günde şarkı söyleyip kendi kendine eğlenirken çitlerin arkasından kendini izleyen Türk askeri Yusuf Agâh Demiral'ı görünce Mihra'nın kalbi o zamana dek hiç atmadığı kadar kuvvetli atmaya başlar.
BÜLBÜL KAPANI  by Loresimaa__
Loresimaa__
  • WpView
    Reads 19,382,021
  • WpVote
    Votes 1,253,408
  • WpPart
    Parts 41
"Bela yağmur gibi gökten yağarsa Başını ona tutmaktır, adı aşk..." . . . 🪶❤️‍🔥 Kapak tasarım; @Publiisherr
Soğuk Güneş #wattys2016 by cottonlady
cottonlady
  • WpView
    Reads 423,811
  • WpVote
    Votes 17,895
  • WpPart
    Parts 57
Sana bakmak canımı acıtıyor.Neden böyle olmak zorunda Rüzgar? Papatyaların canı acımak zorunda mı hep? Hiç bir papatyanın canı acımaz İnci. Yalnızca....Senin canın acır,çünkü sen ait olduğun topraklarda değilsin.Seni kopardım ben toprağından. Sen güzel bir papatyaydın ufaklık.Bense bencil bir adam.Sen güzeldin,bense bencil.Seni topraklarından kopardım,öleceğini bile bile.Dedim ya ben bencil bir adamdım,sen ise güzel bir papatya. Beni kendi gökyüzüne dik o zaman,beni oraya göm.Ait olduğum yere. Ben bir tek senin papatyan olacağım buzul adam.Bir tek senin karanlık gecende solacağım.Olmayan ruhunu bana kiralar mısın? Gel,buyur.Yalnız kusura bakma ruhum biraz dağınık bu aralar. Oturacak yer yok,belki ayakta duracak kadar...
BAŞTANKARA by bastankara
bastankara
  • WpView
    Reads 63,351
  • WpVote
    Votes 4,610
  • WpPart
    Parts 24
Yaralı ellerine sarılı kuş kefeni. Temmuz, 2013.
SERÇEYİ ÖLDÜRMEK by bosverdilan
bosverdilan
  • WpView
    Reads 9,253,865
  • WpVote
    Votes 537,174
  • WpPart
    Parts 83
Efsun Zorlu; atandığı Urfa'da mecburi hizmetini yapan tıp fakültesinden yeni mezun, çiçeği burnunda bir hekimdir. Daha mesleğinin ilk günlerinde, henüz on sekizine yeni girmiş bir hastanın intihar vakasıyla karşı karşıya kalır. Hastasının vücuduna bırakılan izler onu adım adım kendi geçmişine götürürken, geleceğini aniden tanımadığı insanların dudakları arasında bulur. Asla geçmemiş geçmiş, verilmiş sözler, kurtarılan hayatlar, doğrultulan namlular, yalanlar, fermanlar ve aşk. Devrim gibi bir kadın, Urfa'nın göbeğinde destan gibi bir sevdanın koynunda bulur kendini. Koca düzene baş kaldırıp o düzenin minnet ettiğine yenilmekse ne aklının ne de kalbinin kabulüdür. *** "Ağlarsam ölürüm." derken sesim düz, çoktan kabullendiğim bu gerçeği ilk defa dile getirişime rağmen sakindi. Çoktan. Saatlere dökülürdü ama bana şehirler aştıracak kadar çok gelen o vakit. Vücudumun ağrısı ruhumun sancısının çok altındaydı. Onun gözleri bende olsa da ben boşluğa odaklanmıştım. Üzerimde olan bakışlarının ağırlaştığını hissettim. Fetih bana çok ağır bakıyordu. Sırtıma yüklenen çuvallar biraz daha bel bükmeme sebep oldu. "Neden," dediğinde ne dediğimi çok iyi anlamış da yersiz bir sorgulayışa bürünmüş gibiydi. "serçe misin sen?" Kaşlarım hafifçe havalandı, başımın ağrısı belirginleşti. Uzun süreden sonra ona bakan ben oldum. Söylediği şeyin altındaki anlamı yakalamaya çalışıyordum ama buna çok uzaktım. Bunu anladı ve dudakları kıvrılacak sandım. Halbuki gülümsemeye çok uzaktık. "Serçeler," yüzünü hafifçe yüzüme yaklaştırdı. "Ağlayınca ölürlermiş. Bu yüzden mi bunca zamandır gözlerinin kuruluğu?" Bu konuşmadan sonra onun serçesi olacağımı, hatta olduğumu bilemezdim. Tıpkı bu topraklarda serçeyi öldürmenin kadını ağlatmak olduğunu bilmediğim gibi.