"İkimiz de biliyoruz ki şu an, bu pozisyonda, benimle olmak için birini öldürecek kızlar var." Sırıttı, söylediği şeyin sapına kadar doğru olduğunu biliyordu. Lea Wilson ve River Parker hiçbir şekilde uyuşmuyorlardı; aynı şeylerden hoşlanmıyorlardı, hayatları çoğunlukla birbirinden farklıydı. Ama ya bu birbirinden çok farklı iki insan tüm zamanını birlikte geçirmek zorunda kalırsa? Üstelik sadece okulda da değil. Lea'nın evi böcek istilasına uğradıktan sonra, Wilsonlar eski bir aile arkadaşından evlerinde kalmak üzere davet alırlar. Ve bu eski aile arkadaşı, River'ın babasıdır.

Dünyadaki en yalnız iki insan birbirini bulursa ne olur? Charlotte Carter çilek kadar tatlı. Size yardım edebilmek, yüzünüze sadece bir gülümseme kondurabilmek için her şeyi kenara fırlatacak türde biri. Kan dolaşımına aniden geçen şeker kadar tatlı ve şekerin vücudunuzda yarattığı hareketlenme kadar heyecanlı. Bir de Benjamin Fisher var, limon kadar ekşi. Onun bu kahrolası gezegende istediği son şey Charlotte ile tanışmak. Charlotte ne kadar kibar ve ilgiliyse Benjamin o kadar kaba ve nezaketsiz. Charlotte arkadaş canlısı ve masum, onun hayatına felakat bir kasırga gibi giren Benjamin ise duygusuz ve bencil. Benjamin ne yaparsa yaptı, ne denerse denedi ancak Charlotte, yine de ondan nefret etmedi. O yüzden Benjamin de ikinci en iyi şeyi yaptı. Ona aşık oldu.

Ömre bedel bir yolculuk.