Savrulurum ötelere , bir kış gecesi , sıcacık odamdan , sobanın yanıbaşında kıvrılıp yatan kedim , sarmanımdan uzaklaşırım , pencere pervazında inildeyen rüzgarın o davetkâr çağrısıyla baştan çıkarak , diken diken ürperir tenim , ve yaralarım kanar , görünmez ellerce bir zamanlar açılan , ten , o tenlere , saplanıp kalmış hançerler , kanlı elleriyle , yakınımızda duran Brütüsler , ruha , içe işleyen , onmaz suçlarıyla , hep öylece yaralıyken , nasıl çıkmam baştan , ve nasıl kapılıp gitmem , bir yabanıl çağrının sesine uyarak 30.03.2019 Ayhan AKDENİZ

Yürek yine atıyor , Ama üzeri çatıyla örtülü odama geçit yok gibi , duvarlar dört yandan çepeçevre kuşatmış beni , Şimdi üzerime üzerime geliyor , kapılar kapalı sıkı sıkı örtülü Pencereler... Bulsam da bir damar sayabilsem nabzımı yine kollarım olsa , bacağım , gövdem , hep yerli yerince , o eski bedenim , daha önce nasılsalar , işte öyle , Pıt pıt pıııt, Sıcacık vururdu nabız , Parmağın hemen altında , yeşil , çatallanan damarlardan gelirdi ses , O akış , kanla ilerlerdi yolunda yaşam ... Tuhaf duyumsamalar içindeyim. Odamdayım yine ve şu vakit yine yatağımda , ama ben o eski ben değilim sanki , yalnızlık , gecelerime , sinen kasvet , şu maraza halelerim, bir türlü kurtulamadığım hafakanlar , kabuslarım , aklım ... Zihnimin bana yine bir oyun oynasın isterdim , nabızda iç bunaltıcı ritmik vuruşlar olsun , hani nasıl da sesi vardı , yankılı , içten içe ateşlenen köz gibi , hep yaşama çağırıp duran , oysa ne ağustos böceği , ne korna sesi , ne bir sarhoş narası var dışarıda , sus - pus olmuş alemdeyim sanki . Kımıldamadan yerliyerinde, içine sığındığı kozasında , tek başına pupaya yatmış gibi , ve her ne olmuşsa orada , artık bir böceğe dönüşecek olan ben ... İsterim ki yine ışıl ışıl yıldızlar parlasın gecelerimde , ben yine onları sayıyor olayım , her birine duruma uygun isimler bulayım , zühre diyeyim mesela , sıcacık bedenimi zemheriye çevirdiği için birine ... Ayhan AKDENİZ 21.02.2019

Salıncak sesler vardır kimi , bir dağ yamacından diğerine ulaşır da işitirsin , yüreğine düşüyordur yankısı , sonra, zihninde çağıl çağıl bir akış , içte dur durak bilmez de ilerlerken , ürkütür seni , başka seslere karışmasından korkarsın ... Bir asmanın koparılan salkımları , meşedeki salıncak . o gölgeler , nehre düşen , pırıltılı bir gülüş , bir düş sağanağına uğrayıp kalacaksın diye. 5/04./2019 Ayhan Akdeniz