Balık hafızalı olsam da her zaman hatırlayacaklarım (〃ω〃)
5 stories
GÜZ DANSI by Limaei
Limaei
  • WpView
    Reads 636,291
  • WpVote
    Votes 84,568
  • WpPart
    Parts 54
❝Dansımız müzikle değil, bıçaklarla olur. Dansçı ne kadar zarifse bir o kadar da ölümcüldür.❞ Karanlığın ve ışığın büyüsünün hüküm sürdüğü bir dünya... Eleta Clesquen, Güz Krallığı sarayında yetişmişti ve topraklarının en becerikli dansçılarından biriydi. Eğitim merkezinde son yılını da tamamladıktan sonra Arena'larda tozu dumana katmak en büyük hayaliydi. Eleta'nın eğitim merkezindeki son yılıyla birlikte cinayetler de başlamıştı. Eleta gittikçe hayatının belirsizliğini, geçmişindeki ve zihnindeki boşlukları fark ediyordu. Doğru bildiği her şey çökerken yaşadığı her an tehlikedeydi. Geride kan kokusu ve dehşetten başka bir şey bırakmayan iki suikastçı peşindeydi: Gölge ve Hayalet. İşin kötüsü kadim bir bağla bağlı olduğu ruh eşi gittikçe Eleta'dan uzaklaşıyordu. Ve iki krallık, Gölge ve Güz Krallığı da değişiyordu. Karanlık ve ışık krallıkların sınırında dalgalanıyor, birbirlerine üstün gelmeye çalışıyorlardı. Eleta ise iki krallık arasında bir 'kördüğüm' dü. Çözülmeyi bekleyen ve sırlarla dolu... Karanlığın ve ışığın dansına hoş geldiniz. Bizim dansımız, ölümü kulağınıza fısıldayan bir ninniden ibaret. Üç kitaplık bir seri olan Ölümün Dansı Serisinin birinci kitabıdır! -------------------------------------------------- TÜM HAKLARI SAKLIDIR! Herhangi bir çalıntı, kopyalama vb. durumlarda yasal işlem başlatılacaktır!
GECE DANSI by Limaei
Limaei
  • WpView
    Reads 551,275
  • WpVote
    Votes 86,450
  • WpPart
    Parts 71
❝Karanlık çöktüğünde parlayan tek yıldız benim. Ben, sonsuz ışığın başladığı yerim.❞ Eleta tanıdığı bütün kişiler tarafından yalanlarla kandırılmıştı. Hiçbiri bunu onun kötülüğü için yapmamıştı fakat ihanetin acısının alevi bir türlü içinde sönmüyordu. Dahası bir an önce kim olmak istediğine, ne yapmak istediğine karar vermeliydi. Günlerini küçücük odada kendini hapsederek mi geçirecekti, yoksa kapıyı açıp her gün saatlerce kapısında bekleyen Gölge ile konuşup gerçekleri mi dinleyecekti? İki krallığın da yalanları gün yüzüne çıkarken Eleta konumu artık farkındaydı. Onu iki seçenek bekliyordu: Ya sessiz kalacak, her şeye göz yumacaktı. Ya da Nora Payre'nin isyanına katılacak, kördüğüm olan hayatı çözülmeye başlarken bir koruyucuya dönüşecekti. Bundan önce yapması gereken tek şey, geçmişinde ona unutturulan anılara bir bir kavuşmaktı. Önünde çok şey vardı. Bunu biliyordu. Fakat artık içindeki gücü de biliyordu. Tükenmek bilmez bir karanlık, içinde kan gibi akan ışık, alacağı yeni rünler ve yapılacak eğitimler onu bekliyordu. Üç kitaplık bir seri olan Ölümün Dansı Serisinin ikinci kitabıdır! -------------------------------------------------- (Kitap Formatında Sayfa Sayısı: +1300.) (Kelime Sayısı: 370 BİN.) -------------------------------------------------- Başlama Tarihi: 2019 Yazı. [TAMAMLANDI.] TÜM HAKLARI SAKLIDIR! Herhangi bir çalıntı, kopyalama vb. durumlarda yasal işlem başlatılacaktır!
Düşmüş Melekler Senfonisi by profeysinil
profeysinil
  • WpView
    Reads 2,319,381
  • WpVote
    Votes 163,833
  • WpPart
    Parts 81
Watty's Gizem&Gerilim Kazananı 🏆 🏆 MysteryTR Ödülleri - Yıla Damga Vuran Gizem&Gerilim Hikayesi -*- "Normal insanların, eline anormal olma fırsatı geçmemiş kişilerden oluştuğunu görecek ilk kişi sen değilsin. Tarih, bu gerçeğin farkına varmış krallarla, filozoflarla ve din adamlarıyla dolu. Çürümek ve çürütmek için fırsat kollayan bu yığına, onlar engel oldu. Medeniyeti; toplumun gözünü yasalar, günahlar ve yalanlarla korkutan adamlar kurdu. Çünkü koyduğu kanunları kendisine tanrının yazdırdığını söyleyen Hammurabi, bunun yalan olduğunu biliyordu. Çift boynuzlu miğfer taktığı için halk arasında Zülkarneyn olduğuna inanılan Büyük İskender, bu yalana göz yumdu. Tıpkı topraklarını işgal ettiği Mısır halkının karşısına sarıkla çıkarak Müslüman olduğunu söyleyen Napolyon Bonapart gibi. Napolyon, Mısırlıların başını yalanlarla meşgul etmezse, çıkacak isyanda o başları gerçeklerle almak zorunda kalacağını biliyordu. Vahşetin bir açıklaması olmadığını görecek kadar yükseleceksin. Tıpkı senden öncekiler gibi. Yukarı tırmandıkça ışığın azaldığını fark edecek ve nihayet, karanlığın sadece karanlık olduğunu öğreneceksin. En sonunda ise, sokağa çıkıp yaklaşan kötülüğe karşı uyarmak istediğin insanların, fırsat bulduğunda seve seve o karanlığa dahil olacağı gerçeğiyle yüzleşecek; Ve sonra düşeceksin."
Savaşın Lordları by DenizMeyRa
DenizMeyRa
  • WpView
    Reads 226,392
  • WpVote
    Votes 16,527
  • WpPart
    Parts 92
Siyah Porsche'un hızı 200'ü bulmuşken 89. otoyolun batısındaki eski köprüye yöneltmişti. Sürücü koltuğundaki kadın, köprünün sonunda kendisini bekleyen tehlikenin farkındaydı ama girmekten başka seçeneği yoktu. Yaklaşık 250-300 metre arkasında, kendisini takip eden araçları aynadan kontrol ederken bir küfür savurup gaza daha da yüklendi. Onlardan çaldığı şey yüzünden baya sinirli olduklarını anlamak için dahi olmak gerekmiyordu zaten. Arabası köprüye girdiğinde son bir kez sırtındaki çantayı kontrol etti. Tam vadinin iki tarafını birbirine bağlayan köprünün ortasındaydı ki; bir tırın yolun diğer ucunu boylu boyuna kapatmaya başladığını gördü. Artık köprüden çıkış yoktu. Kapana kısılmış gibi görünüyordu. Bunu yüzündeki yarım gülümseme ile izleyen gözü kara sürücü başka çaresinin kalmadığını anladığı anda bir an bile tereddüt etmeden direksiyonu sola kırdı, köprü korkuluklarının olduğu tarafa. Eğer araçla gideceği yol kapatılırsa o zaman uçması gerekiyordu... Lordlar: Mafya değiller ama silahsız gezmezler. Yenilmezler ama çok şey kaybettiler Her şeyi bilirler ama size bildikleriniz unutturacaklar. ●Kendilerini beğenmişler ve siz onları daha çok beğeneceksiniz Öne Çıkanlar Listesinde (10.07.17-07.2018) *Myr Yayımlanma Tarihi: 11.11.16 Kapak Tasarımı: @noldungoya
İŞARETLENMİŞ by seppimac
seppimac
  • WpView
    Reads 453,587
  • WpVote
    Votes 32,482
  • WpPart
    Parts 61
Ruh eşini arayan ölümsüz bir kızın trajikomik hikayesi... Bir lanet... "Sen elimden ruh eşimi aldın. Tek aşkımı. Seni ruh eşini bulana kadar ölememekle lanetliyorum." Kazık tenimi zedelemeye başlamıştı. Ve ben bundan hiç rahatsız olmuyordum. "Ruh eşinden duyacağın ilk cümle, dövmendeki cümle olacak. Onu bul. Kendine aşık et. Büyü bozulunca huzur içinde geberebilirsin." Beni her insandan duyabileceğim bir cümleyle lanetlemişti; "Affedersiniz. Biraz konuşabilir miyiz?" Köprücük kemiğime kazınan bu cümleyi, inanın bana duydum da. Bu cümleyle her karşılaştığımda, bu sefer bulmuşumdur umuduyla doldum. Ama olmadı. Her birinin kollarımda can vermesini seyrettim. Lanet elimi kolumu bağlamış, beni çaresiz bırakmıştı. Yüz elli yıl boyunca aradım onu... Akla gelebilecek her yolu denedim, bu azaptan kurtulabilmek için. Olmadı. Her seferinde tekrar geri döndüm. Hep yalnızdım. Yüz yıllar boyunca kiminle tanışsam, ölüme çektim onları. Gözlerinden sönüp giden hayat enerjisini gördükçe tekrar tekrar öldüm. Ta ki onlarla tanışana dek...